27. Bölüm ~ Son ~

360 52 85
                                    

" Hayır, hayır! Burası doğru çıkış değil sana. Söylemiştim, bir kat üste çıkmamız gerekiyordu."

Saatlerce tozlu borularda tırmanıp sürünmekten fena halde sıkılan Levi dişlerini gıcırdattı. Eğer zombileri öldürerek giriş katına inseydi çoktan dışarı çıkmış olacaklarından emindi.
" Geri dönemeyiz, yukarı atla. Eskisi gibi hafif değilsin."

Dik bir borunun ağzında duruyorlardı. Levi iki kolunu ve bacağını yana açarak yer çekimine karşı gelmeye çalışıyordu. Omuzlarında oturan Hange ayağıyla göğsünde tekme attı.

" Sana kendim tırmanabileceğimi söylemiştim. Beni taşımak için yalvaran sensin." dedi Hange huysuzca.

" Kayıp düşebilirdin." somurttu Levi. Kaslarındaki ağrı ona işkence ediyordu. Biraz daha bu şekilde durursa kendisinin aşağı düşeceğinden emindi.

" Bebeği düşünen tek kişi gibi davranmayı keser misin Levi?" dedi Hange, sinirli sesi boruda yankılandı.
" Ben annesiyim. Elbette onu nasıl koruyacağımı biliyorum."

" Evet, tabii." dedi Levi. " Eğer sana engel olmasaydım lanet şarabı içecektin."

" Sadece küçük bir yudum!" diye inledi Hange. " Şimdi şarap zehirli çıktı diye haklılık payını büyütmeye çalışma. Sen de Pieck ten diğer şarabı aldın."

" Hamile olan ben değilim."

" Ama almak zorunda değildin." diye diretti Hange. " Laboratuvarda sana birlikte şarap içmeyi teklif ettiğinde karşı da çıkmadın."

Levi yüzünü buruşturdu. Kendini biraz daha yukarı itmeye çalışırken
" Ağzımı bile açmama izin vermeden beni kolumdan tutup apar topar sürüklediğin için olabilir mi dört göz?" diye inledi.

" Hayal kırıklığına uğradın, öyle değil mi? Lanet olası bir zombiye dönüşmene izin vermediğim için bana teşekkür edeceğin yerde şişko olduğumu söyleyip bir de bağırıyorsun!"

Levi konunun ne ara bu noktaya geldiğini anlamakta zorlandı. Şuan giderek terleyen elleri metal zeminde kaymak üzereyken azar çekmesi gereken kişi kendisiydi. Hange olmadığından emindi. " Lanet kıçını kaldır ve yukarı çık boktan gözlük."

Hange ayağa kalktı, omuzlarına basıp kapağı ittirmeye çalıştı. Uzun uğraşlar sonucu Hange nin ardından nihayet Levi da düz bir zemine ayak basabildi. Boruları teklif eden dilini koparmak istedi. Ağrıyan sırtını germeye çalıştı. Hange nin hala kızgın ve her an ağlayabilirmiş gibi görünen yüzünün kızardığını fark etti. Ne demişti ki şimdi? Kilosu, boyu ya da herhangi bir konuda her zaman birbirleriyle dalga geçerlerdi. Yaptıkları küçük tartışmaları Hange hiçbir zaman ciddiye almazdı.

Yorgunca iç çekti, yanına yürüdü. Kollarını beline doladı. Hange kendini geriye itse de uzaklaşma konusunda başarılı olamadı.

" Kilon konusunda yorumda bulunmamalıydım. Ağır falan değilsin. Sadece, yerçekimi yüzündendi." dedi Levi, yutmasını umdu. Bu doğaldı, o hamileydi. Elbette kilosunun artması normaldi.
" Ve diğer konularda da - ne olduğunu kendisi de bilmiyordu - sen haklısın. Üzerine gitmemeliydim. Üzgünüm."

Hange başını iki yana salladı, ellerini yüzüne kapattı. " Hayır, hayır... haklı olan sensin. Ben berbat bir anneyim. Çocuğumuzun ölümüne sebep olacağım. Buradan asla sağ salim dışarı çıka-"

" Hayır, sen harikasın. Ayrıca iyi bir anne olacaksın Hange." dedi Levi ciddiyetle. " Sadece... sadece bu..."

" Sadece?" Hange ellerini yüzünden indirdi. Merakla gözlerini ona dikti.

Love & Zombies [Levihan]Where stories live. Discover now