11. Bölüm ~ Paylaşmak ~

643 65 121
                                    

" Neden hiçbir şey söylemedin?"

Hange, neredeyse laboratuvarın kapısını tekmeleyerek içeri dalan Levi yüzünden daldığı tatlı uykusundan hiç hoş olmayan şekilde uyandırıldı.

" Ha- ne?"

" Erwin den söz ediyorum!"  dedi Levi hararetle. " Virüs kaptığını bana nasıl söylemezsin?"

Hange biraz daha ayık göründü. Şaşkınlığına engel olmadı. " Ama sen nasıl-"

" Kendi gözlerimle gördüm, koridorda yolunu kaybetmişti. Lanet olsun, çoktan ikinci aşamaya ulaşmış... Berbat haldeydi." dedi Levi, ellerini sıkıntıyla saçlarından geçirdi.
" Sakladığınız sır bu muydu?"

Hange nin gözleri doldu. Başını olumlu anlamda salladı.

Levi kendini daha kötü hissetti.
" Neden bana hiçbir şey söylemediniz?" daha sakin bir tonla konuştu. " Öğrenir öğrenmez yapacağım ilk şey tüm karargaha yaymak olmazdı."

Hange nin omuzları çöktü. " Erwin e söyledim ancak o kimsenin hastalığını bilmesini istemedi. Bana söz verdirtti. Hem görevden alınırdı, hem de... insanların ona acımasını istemedi. Özellikle senin bilmemen gerekiyordu."

" Neden?"

" Çünkü onu öldürürdün." dedi Hange. " Ancak Erwin ölmek istemiyor, hastalığının son aşamasına kadar tedavi için üzerinde deneyler yapmamı istedi. Böylece ölmeden önce insanlara bir faydasının dokunmasını istiyor."

Levi, Erwin e bir kez daha saygı duydu. Haklıydı, virüs kaptığını öğrenseydi hiç düşünmeden acılarına son verirdi. Muhtemelen onu kurtardığı gün yaralanmıştı. Levi fark edemediği için kendine daha çok kızdı.

" Bunca zaman birlikte yaptığınız şey bu muydu?" dedi Levi. " Onu tedavi ediyordun."

" Hayır, tedavi ettiğim söylenemez. Daha çok can çekişmesini izliyorum diyelim." dedi Hange, acı acı güldü.
Alnını ovuştururken " Onu kurtarmak için elimden hiçbir şey gelmiyor..." dedi. " Insanlık için tedavi bulmaya çalışmak farklı şey Levi, bir arkadaşını kurtarmaya çalışmak daha farklı... B-bu daha güç."

Levi masasının yanına yürüdü. Kendini ahmak gibi hissetti. Bu günlerdir Hange nin bozuk olan moralini açıklıyordu. " Kendini topla dört göz. Erwin nin sana her zamankinden daha fazla ihtiyacı var."

Hange burnunu çekti. " Peki ya ben ne olacağım? Erwin hafızasını tamamen yitirdikten sonra bütün yetkileri bana devredeceğini söyledi. Bütün bu sorumlulukla nasıl başa çıkacağım Levi? Erwin olmadan hiçbir şey yapamam."

Levi elini kadının omzuna koydu. Bunu nasıl yapabildiğine kendi de şaşırdı. " Yalnız değilsin. Yanında ben varım. Birlikte hallederiz."

Hange kızarmış gözlerini şaşkınca ona çevirdi. Çikolata kahvesi parlak gözleri şimdi Levi ya minnetle bakıyordu. " Gerçekten mi?"

" O şaşkınlık tonu neyin nesi?"

Hange " Çünkü bana kızgın olduğunu sanıyordum."

" Sana her zaman kızgın olacağım boktan gözlük." dedi Levi.

Hange gülümsedi, parmaklarını gözlüğünün altına sokup yaşları silmeye çalışınca Levi ani bir hareketle bileğini yakaladı. " Hey. O mikroplu ellerle hiçbir yere dokunma."

Hange bir şeyler söylemek için ağzını açtı fakat bundan vazgeçti. Bu hallerine çoktan alışmıştı. Levi kendi masasına yürüdü. Çekmeceden çıkardığı dezenfektanlı mendilleri görünce gözlerini devirdi. " Sana virüs ün kan yoluyla bulaştığını söylemekten  dilimde tüy bitti Levi."

Levi yanına geri döndüğünde siyah eldivenlerini elinden çıkardı.
" Merak etme, virüsün uzak duracağı ilk insan sen olursun." Hange nin itirazlarına rağmen ellerini zorla yakalayıp ıslak beyaz mendillerle sildi.

Hange kıkırdamadan edemedi.

" O kadar komik olan ne?"

" Sadece eğer bir baba olsaydın nasıl olurdu, diye düşünüyordum. Cocukların şanslı mı yoksa tam tersi mi olurdu emin değilim." dedi Hange.

Levi hemen yanıt vermedi.
" Bu annelerinin kim olduğuna bağlı." dedi." Sen olsaydın şanssız oldukları konusunda hem fikir olurduk."

Levi, dikkati Hange nin ellerinde olduğu için gözlüklü kadının ona attığı bakışı göremedi. Hange şaşkınlıktan az daha küçük dilini yutuyordu. Az önce o şey mi demişti-

Levi mendilleri kenara bırakmak için Hange nin ellerini bıraktı fakat Hange adamın bileğini tuttu. Bununla birlikte Levi ın dikkatini çekmeyi başardı. " Levi?"

Fakat Levi cevap vermek yerine kadının yüzüne eğildi. Dudaklarını yakaladı.

Levi dudakları değer değmez bunu yaptığına pişman oldu ancak kendini tutamamıştı. Söylediklerine başka nasıl mantıklı bir açıklama getireceğini bilemedi. Aralarında garip bir bağ vardı ve bu hoşuna gidiyordu. Tek başına kaldığı zamanlarda düşünmek için epey fırsatı olmuştu. Hange ilk başta dudaklarına karşılık vermedi. Eğer istemediğini söylerse sonsuza kadar bu konuyu kapatmaya hazırdı.

Ancak Hange geri çekilmedi, dudaklarını onun için aralarken kollarını boynuna doladı. Levi günlerdir göğsünde duran boşluğun o zaman dolduğunu hissetti, sanki ihtiyaç duyduğu oksijen havada değil de Hange nin iki dudağının arasındaydı. Kendini hiç bu kadar capcanlı hissetmemişti.

Bu güne kadar kimseyle arasında uzun süreli bir bağın oluşmasına izin vermemişti. Belki de kendini akışa bırakmanın zamanı gelmişti.

Kolunu Hange nin beline dolayıp sandalyeden kaldırdı. Öpüşmeye devam ederken kadını masanın üzerine oturttu. Nefes almak için dudakları ayrılınca bir an için göz göze geldiler.

" Beni her gün daha fazla şaşırtıyorsun Ackerman."

Levi yeniden dudaklarını yakalamadan önce " Çenen değil, dudakların çalışsın dört göz." dedi.

Hange, Levi ın dudaklarını boynunda hissedince gözlerini kapattı. Tanrım, nereyi öpmesi gerektiğini gayet iyi biliyordu. Ellerini adamın saçlarının içinden geçirdi.

" Itiraf et, sırf bunun için mendilleri kullandın değil mi?"

" Belki."

Hange sırıttı. Derin bir öpücük paylaştılar.

......................................................................

Devam Edecek...

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤

Yerim sizi.

Umarım beğenmişsinizdir.

Kalplerinizi adayın ve güvende kalın!

Love & Zombies [Levihan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin