6. Bölüm

455 38 17
                                    

Carmen ile geçirdiğim ve kahvaltıdan sonra hemen annemin gelmem için aradığı güzel günümün üzerinden bir hafta geçmişti ve bir haftadır onu hiç görmemiştim.

Yazlık evimin önündeki sıcak kumların üzerinde uzanmış denizi izlerken Charlie yanımdaydı. Bu sabah erkenden gelmişti ve biz tüm günü odamda oturup bir şeyler konuşarak geçirdikten sonra buraya gelmiştik.

Şimdi Charlie giydiği siyah bikinisiyle denizde tek başına yüzerken ben onu izliyordum. Dalgaların birbirlerine çarptığı ve kuşların habire öttüğü seslere sanırım çabuk adapte olmuştum ve bu yazlık tam bana göre bir yerdi. Artık kendimi buraya daha fazla alışmış hissediyordum.

Charlie, ıslak bir şekilde denizden çıkıp yanıma geldiğinde benim gibi kumların üzerine uzandı ve ellerini arkasına koydu. Aklıma Carmen'la ıslanıp sonrasında kumlara battığımız gün gelmişti.

"Burası anlattığın kadar güzelmiş, pek fazla insan da yok. Keşfedilmemiş gibi."

Gülümseyerek ona döndüm. "Burası mı keşfedilmemiş? Baksana, birbirlerine çok yakın olmasalar da bir sürü yazlık ev var. Benim buralarda bir yerlerde gerçekten keşfedilmediğinden emin olduğum bir yer var." Carmen'la tanıştığımız sahil buradan daha güzel ve yalnızdı. Sanki o keşfetmiş ve sahili benle paylaşmayı kabul etmiş gibi.

"Neresi? Uzak mı buraya?" diye sordu Charlie.

"Şey..." dudaklarımı açar açmaz kapadım çünkü orayı onun bilmesini istemediğimi fark ettim. Biz Carmen'la özel şeyler yaşamamıştık, bunu biliyordum ama orası nedense bize özelmiş ve sadece bize özel kalması gerekiyormuş gibi hissediyordum. "Aslında, pek yakın sayılmaz. Belki bir gün seni götürürüm." Bu bir yalandı. Aklıma o sahil geldiğinde gördüğüm tek manzara Carmen'dı ve onun yanında da bir tek ben vardım.

"Her neyse," dedim konuyu değiştirmek için. "Sürprizin nerede? Daha fazla inat yapmana dayanamıyorum ve merakımdan öleceğim."

"Ah, şu an yanımda değil ama yakın zamanda olacak."

"Hey, kargo mu geliyor? Bari bunu söyle. Gerçekten çok sinir bozucusun." dedim. Charlie, eliyle ağzına görünmez bir zincir çekti ve onu denize atıyormuş gibi yaptı.

"Yürüyelim mi biraz? Caddeye çıkalım, belki alışveriş yaparız biraz." Kafamı eve doğru çevirdim annemi ya da babamı görebilmek için. "Merak etme," dedi Charlie. "Benim annemlerin haberi var, seninkilerini söylerler."

"Güzel." dedim üzerimdeki kumları ellerimi vurarak kıyafetimden ayırırken. "Gezelim o zaman."

🌸⛓

Çıktığımız minik ve tatlı dükkandan üç tane elbise almıştık. Üçü de Charlie'ye aitti. Ben başka şeyler almak istiyordum ve yanıma çok fazla para almadığım için pek göz gezdirmiyordum etrafta.

İlerlediğimizde Charlie rastgele dükkanlara bakıyordu tekrar girmek için ve bir yandan da "Şimdiden yoruldum." diye söyleniyordu. Bense etrafımı inceliyordum çünkü burası bizim sahilimizden ilerleyince ortaya çıkan caddeydi. Carmen'ın buralarda bir yerlerde olup olmadığını merak ediyordum. Belki de evindedir diye düşünüp derin bir nefes verdim. Birbirimizi görmediğimiz hafta boyunca kaç kez sahile gitmiştir? Beni beklemiş midir? Beklemese de belki gelmemi istemiştir. Derin bir nefes daha verdim.

"Hey, sana diyorum!"

"Ha?" dedim dalgınlıkla.

"Ne oluyor sana?" diye sordu.

"Ne olmuş bana?"

"Bu durgunluğunun bir sebebi nedir?"

"Biraz hasta hissediyorum ve vücudum yorgun gibi. Belki ondandır. Bir sorun yok." Gerçekten bir sorun yoktu. Dalgınlığım ve Carmen'ı bu kadar çok düşünmem ve merak etmem dışında.

pinky promise (gxg)Where stories live. Discover now