50.Bölüm

4.6K 179 2
                                    

Feyzayı yeni bulduğum evlere götürdüm. Annemlere yakın olanı beğendi.

Yeni eşyalar alarak içine yerleştik daha güvenli daha huzurluyduk.
Şirkete gidip geliyor hem stajını tamamlıyor hem kafa dağatıyordu. 1 aydan fazla zaman olmuşdu ama ne Okan nede Tolga dan hala haber yoktu. Mesaj attığı telefon geçici bir hattı.

Eski evimi satışa çıkarttım orası artık çok fazla mutsuz hatırayla doluydu. Günler geçiyor Feyza işe kanalize oluyor çabuk öğreniyordu. Aldığım bir davada beraber çalışıyorduk....

Feyza.....

Demirkan beni korumak ve mutlu etmek için çırpınıyordu.

Ben ise evlendiğimizden beri onu mutlu etmek için çok birşey yapamıyordum, bu durum beni kahrediyordu.

Ailesine karşı bile bir eziklik içindeydim, oğullarının hayatına bomba gibi düşmüş ona bir gün gün yüzü göstermemişdim, benle tanıştığından beri başına olmadık işler gelmiş genede sesini çıkarmadan kabullenmişdi.

Bu düşüncelerinden ruhumu sıyırmak için işe kendimi vermiştim.
Bari orda başarılı olup, hem kendimin hemde Demirkan'nın göğsünü kabartmak.
Başarısına başarı eklenmesini sağlamak istiyordum.

Benim yüzümden evini satmış başka bir eve taşınmışdık orda bile senin sevdiğin ev olsun, içinde sen ol bana yeter diyordu, bir erkek daha nasıl mutlu ederdi eşini bilmiyorum bildiğim tek şey kocam bana, bende ona çok aşıktım.

Onun bana yaptığı fedakarlıkları ben ona yapamıyor ola bilirdim ama sevebildiğim en iyi şekilde seviyor, mutlu ede bildiğim kadar ediyor, küçük sürprizlerle onu şaşırtıyor güldürüyordum.

Ofiste hareketli bir çalışma vardı herkez duruşmaları için ordan oraya koşduruyordu. Demirkan'a birşey sormak için odasının kapısını aralamışdım elinde ki davadan iyice bunalmış ceketi kravatı çıkartmış gömleğinin kollarını sıvamış odasında döneniyordu. Aklıma bir rahatlama tekniği geldi,ve sabah iyi ki bunları giydim dedim.
Sessizce odasından geri çıktım sekreterle göz göze geldik çok meşkul rahatsız etmiyim dedim. Tebessüm etti bende masama döndüm sonra elime bir dosya alıp Asiyeye arşive inicem birşey araşdırmam lazım dedim el edip aşa kata indim.
Demirkan'a mesaj atıp.

Kimseye birşey söyleme hemen arşife gel çok acil dedim.

Arşiv masasına çıkmadan üzerimde ki gömleğin düğmelerini çatalıma kadar açtım eteğimi baldırıma kadar çektim masanın üzerine oturdum bacak bacak üzerine atıp onu beklemeye başladım.

Demirkan nefes nefese hızla arşivin kapısını açtı beni masanın üzerinde o şekilde görünce Feyza aklımı aldın korktum dedi.

Kapıyı kitle gel, kilidi çevirdi bacaklarımı araladım arasına girdi bacaklarımı bedenine sardım.
Sevgilim hayırdır ateş mi bastı ne bu hal demesinle dudaklarımız buluştu dili ağzımın içini talan ederken bende gömleğinin düğmelerini çözüp taş gibi bedeninde ellerimi gezdiriyordum, pantalonunun düğmesini ve fermuarını açıp elimi aşağı kaydırdım erkekliğini okşamaya başladığımda inlemesi ağzımın içindeydi.
Tabi onunda Elleri boş durmuyordu
gömleğimi çıkartıp sütyenimin kopçasını açmıştı.
Göğüslerim dudaklarınla ellerinin arasında ezilirken masada kendimi arkaya doğru verdim.
Demirkan dayanamayıp elini eteğimin altından sokarak kilotumu bacağımdan çıkardı kendi boxerınıda yarıya kadar indirip beni kendine doğru masada çekti ve içine olabildiğince yüklendi.
İçime girmesiyle tiz bir çığlık attım. Sessiz ol herkesi başımıza toplayacaksın dedi.
Gülerek elimin işaret parmağını yan yapıtım ve ağzıma sokup ısırmaya başladım.
Demirkan her girip çıktığında masanın üzerinde kayıyorumdum. Ellerini belimden tutup kendine doğru çekiyordu bir kaç dakikaya kalmadı zaten içime bir volkan gibi patladı. Nefes nefese kadın sen bana ne yapıyorsun resmen beni azgın tekeye çevirdin seninle her yerde sürekli sevişmek istiyorum derken dudaklarımı hem yalıyor hem emiyor hem dili ağzımda geziyordu.
Üzerimizi düzeltip el ele arşiv odasından çıktık böyle çalışamayız öğlen duş alıp tekrar işe gelelim dedi.
Öğle yemeği molasında eve gelip duş alıp üzerimizi değişdirdik hızlıca birşeyler atıştırıp işe döndük.

Akşam üzeri iş yerine gelen telefonla dünyamız gene allak bullak oldu. Ormanda bir ceset bulunmuş teşhis için amcam çağrılmıştı.
Babam amcama destek olmak için yanında gitmiş biz ise diken üstünde ofiste dört dönerek haber bekliyorduk.
Ofiste Asiye'nin yanında otururken Demirkan odaya girdi suratı resmen mordu, ayağa kalkıp ne oldu dememle aşkım sakin ol ama, Tolga galiba öldürülmüş ceset ona ait gibi gözüküyor dedi. Olduğum koltuğa resmen yığıldım. Ne ağlıya biliyorumdum, nede düşüne biliyordum...
Nasıl, ne zaman, kim gibi sorular sıralarken.
Demirkan tanınması zormuş amcadan DNA örneği almışlar bakacaklar.
Ama saati kartlar cüzdan üzerindeymiş, saç rengi de uyumluymuş.
Bir kaç güne kesin bilgi gelir.
Tolgayı kim öldürdü Okanı sence dediğimde. Bunların cevabını yakalandığı zaman Okan dan ve delillerden başkası söyleyemez canım...

Günler sonra DNA testi ve otopsi sonucu sonrası amcamı aradılar. Tolga kafasına aldığı ağır darbe sonucu beğin kanamasından ölmüşdü kafa tasında 3 yerde kırık vardı. Öleli de 4 ay olmuştu hemen hemen benim kaçırılmamla aynı zamanlarda gibi gözüküyordu......

Bir kaç ay sonra.....

Hayat normale dönmüş gibiydi, Demirkanla işe gidip geliyordum.

Okandan hiç bir haber yoktu. Tolgayı öldürmüş olacağı düşünülüyordu ama itiraf etmeden aksi kanıtlanamazdı.

Güvenlik şirketlerini bırakmış. Abimin ısrarınla şöför ve koruma olarak Osman abiyi kabul etmiştim. Ordudan emekli bir asker ve koruma bu işlerde aranılan biriydi. Abime bir arkadaşı tavsiye etmişti.
Sabahları işe götürüyor Demirkan yoksa alışverişten market her yerde yanımdaydı.
Evde ki hizmetli Nevin ablada kayın validemin emaktar yardımcısının kardeşiydi.
Demirkan hiç bir konuda işini riske atmıyordu.
O yakalanana kadar tedbiri bırakmazdı ama yaşardık......

Odamda dava üzerine dosya okurken, Asiye hu hu napıyosun dedi ve bana bir davetiye uzattı davetiyeyi açtım.
Hukuk Adamları'nın Beyaz Bir Sayfa Yardım Gecesinin davetiyesiydi.
Demirkan'a Cumartesi gecesi katılacakmıyız diye sordum istersen evet istemezsen hayır dedi. Bende değişiklik olur gidelim dedim.
Anlaşdık ama alış veriş şarttı. Geceye sadece beyaz kıyafetle katılına biliyordu.
Osman abi ile alış verişe çıkmak yerine senle çıksam fikir versen dedim.
Sabah işe gelmeden bir abiye giyim firmasına uğradık ben denedikçe Demirkan o çok açık, bu çok süslü, şu çok yakışdı, bunda gözler sende olur diye beni delirtti.
Beyaz bir elbise aldım.
Beni kıskanması hoşuma gidiyordu ama bazen abartıyordu.
Davet günü geldi çattı. Evden çıktık davete Osman abi bizi götürüp tüm gece bekliyecekti kendimi daha güvende hissediyordum.
Gecede toplanan yardımla anne babasını kaybetmiş çocuklara yardım ediliyordu.
Çok güzel bir geceydi Osman abi kapı önünde Demirkan'da yanımdaydı uzun zamandır huzurlu bir gece gezmesi yapmamıştık
Onada banada iyi gelmişti.

Demirkan bir arkadaşınla sohbet ederken, lavobaya gideceğimi söyledim kalkıp benimle gelecekti, sen sohbetinden geri kalma hayatım şuraya kadar gidip geri geleceğim zaten dediğimde.
Emin misin dedi, ben de elbette lavaboya kadar gidip geleceğim lütfen merak etme o kadar da değil dedim.

Masadan ayrılarak lavaboya doğru ilerledim, lavaboda iki kişilik kuyruk vardı.
İçerde biri vardı, 5 dakika kadar dışarıda sabırla bekledim kadın dışarı çıktığında.
Ben de içeri girdim lavodaki işimi bitirmiş dışarı çıkmış, tam salona doğru dönerken birden ağzıma kapanan bir elle kendimi sürüklenirken buldum..........

SAPLANTI Where stories live. Discover now