22.Bölüm

6.9K 228 4
                                    

Feyza...

Anneciğim nasılsın,,,, diye başladığım konuşma sonrası anneme.
Cumartesi günü tanışmak için yakın bir arkadaşımı getirmek istediğimi söyledim.
Annem sevinçten ahiret soruları soruyordu...
  Akşam üzeri abim aradı ve, cehennemin sıcağı yüzüme vurdu.
Genel orak durum iyi gibiydi.

Demirkan'nı aradım,  konuşduk ama sesi hiç iyi gelmiyordu.

Neyin var diye sorduğumda birşeyim yok birtanem dedi, ama sesi hiç iyi gelmiyordu.

Akşam evde görüşürüz dedim ve kapattım.
Okuldan çıkıp eve gittim yiyecek bir şeyler hazırladım ve Demirkan'ın gelmesini beklemeye başladım.

Zilin çalmasıyla koşarak kapıyı açtığımda, Demirkan karşımda duruyordu ama yüzü bembeyazdı.

Hoşgeldin diye boynuna sarıldım Ama gerçekten hiç iyi bir iyi gözükmüyordu.

Hastamısın neyin var diye sorduğumda, dedim ya hayatım sadece yorgunum bir şeyim yok biraz uzansam geçer dedi.
Bende ona geç uzan sen  ben yiyecek bir şeyler hazırlayayım dedim.

Mutfağa gidip bir şeyler hazırladım odaya döndüğümde, Demirkan yatağın üstünde yatmış uyuyordu, ya yanına sokulup saçlarını okşadım biraz daha ona doğru sokuldum.

Uyuyakalmışım akşam on  gibi gözümü açtığımda, Demirkan'ın hala ölü gibi uyuduğunu gördüm.
Ateşi yoktu, sadece soluk alış verişinde bir gariplik vardı.

Demirkan uyan artık dedim, öptüm, sarstım bir türlü gözlerini açmıyordu.
Panik yapmaya başladım.

Demirkan diye  bağırdığımda derin bir soluk alıp uyandı.
  Ne oldu aşkım dedi...
Korkuttun beni sesleniyorum öpüyorum, sarsıyorum.
Bir türlü uyunmıyorsun korkuttun Demirkan beni dedim.
O da hayatım çok yorgundum, bir ilaç almıştım, herhalde uyumamı sağladı iyiyim merak etme...

Sıkıca sarıldım ona gerçekten korkmuştum.

Birşeyler  yedik öpüşerek uyuduk sabah uyandığımda, yatak boşdu.
Demirkan gitmişti saat 10 civarıydı.

Telefonuma baktım, Demirkan'dan mesaj varmı diye mesaj yoktu.
Not da yazmamışdı, evde de yoktu. Gerçekten artık neler olduğunu anlamaya çalışıyordum, iki gündür Demirkan da bir gariplik vardı.
Daha önce hiç yapmadığı, bu hareketler tuhafıma gitmeye başlamıştı.

Kafamda benden sıkıldımı, beni artık istemiyomu acaba diye deli  sorular dönerek duruyordu.
Onu aradım telefonu çaldı çaldı cevap vermedi, ofisini aradım daha gelmediğini söylediler.
İçim gerçekten çok sıkılıyordu.

Okula gitmek için çıktığımda karşımda, Okan'ı görmeyi beklemiyordum.

Selam dedi...
Selam dedim.

Uzun zamandır ortalarda yoktun nerelerdeydin gözüküyordu dediğimde.
Okan da bana annem rahatsızlanmışdı, onun yanındaydım nasılsın diye sordu.
Havadan sudan konuştuktan sonra....

Okan sana sormak istediğim bir şey var.
Tabi sor dedi birkaç hafta önce erkek arkadaşım.
Burda beni beklerken, ona Sarıyer'e ailesinin yanına götürdüm demişsin, bunu nereden çıkardığını çok merak ediyorum.
Ayrıca benim erkek arkadaşımın bile ailemin yanına gittiğimden, haberi yokken.
Senin Sarıyer'de ailemin yanında olduğunu söylemen gerçekten çok tuhaf.
Bir açıklaman vardır umarım dedim.
O da hangi erkek arkadaşın ne zaman ne söylemişim benim böyle bir şeyden haberim yok.
Ben seni neredeyse bir aydır görmüyorum dedi.
Gözlerimi kocaman açarak ona baktım.
Demirkan durduk yere bu konusunda neden bana yalan söylesin diye düşünmeye başladım.
Okan'a kuşgulu gözlerle bakıyordum...

Öğlen olmuştu ve hala Demirkan'dan ses yoktu.
Mesaj attım, aradım ama yok cevap yoktu.
Akşam olup eve geldim, pijamalarımı giydim. Salonda oturdum kendi kendimi yemeye başladım,saat 10 olmuştu,
Telefonum çalıyordu heyecanla baktım.
Annemdi alo dememle annem, Feyza yarın için ne yaptırsam et'mi sever,  hamur işimi, sebzemi kızım sen neden bugün gelmedim eve  en azından fikir verirdin dediğinde. Sicim gibi göz yaşlarım dökülüyordu bakarız yarın sabah söylerim anne uyuyordum uyandırdın kafam çalışmıyor dedim ve kapattım.

Hıçkırıklarla ağlamaya başladım, kendime hakim olamıyordum.
 
Kalkıp elimi yüzümü yıkadım, genede ağlamam dinmiyordu yatağıma girip yorganı kafama kadar çektim.
Ne olmuştu terkmi edilmiştim, artık beni istenmiyormuydu, değersizmiydim düşüncelerle boğuşurken telefonumun sesinle uyandım. Salonda çalıyordu yataktan kalktım komidinimin üstünde duran saatime baktım daha sabahın dördüydü.
Koşup salona gittim. Arayanın Başak olduğunu gördüm hemen açtım.
Başak dememle ağlayan sesini duymam bir oldu. Ne oldu dememe kalmadan abim  demesiyle neredesiniz demem bir oldu.

Fatih Sultan Mehmet hastanesindeyiz. Demesiyle üzerimi değiştirip arabamı atlayıp gitmem bir oldu hastanede, Demirkan'ın annesi babası kız kardeşi ve birkaç akrabası yoğunbakım ünitesinin önünde bekliyordu.

Allah'ım neden yine aynı şeyleri yaşıyordum neden sürekli bir hastane ile imtihan oluyordum.

Başak beni görünce kalkıp yanıma geldi birbirimize sarıldık.
Neler olduğunu sorduğumda.

Abim fırından çıkıp karşıdan karşıya geçerken, bir araç  çarpıp kaçmış, durmamış bile ve plakası yokmuş, çevreden görenler ambulansı aramış bu hastaneye kaldırmışlar.
Görgü tanıklarının söylediği buymuş iç kanama ve  kafa travması geçirme olasılığı çok yüksek ,bilinci kapalı yoğun bakıma aldık kontrol altında geceyi atlatırsa. Sabah bilgi vereceğiz dediler.
Bizimde 3 saat önce haberimiz oldu eşofmanda kimlik yokmuş. Anca bulmuşlar.
Levent kaza yerine gitti bakalım ne bulacak.

Göz yaşlarım  damla damla akıyordu, Kim ne için böyle birşey  yapmış olabilir dedim...
Filiz teyze Mücahit amcanın elini tutmuş ağlıyordu. Dayanamadım yanına gittim. Elini tutdum.
İyi olacak dedim, elinle yanağımı okşayıp bana sarıldı. İnşallah güzel kızım inşallah dedi.
Mücahit amcada sırtımı sıvazlayıp tebessüm etti.

Sabah 8 olduğunda doktor gelip bilgi verdi.
Daha önce geçirdiği bir kazadan dolayı. Akciğer de oluşan ödem tekrarlamış, onun için tedaviye başladık.
Çarpmadan kaynaklı vücudunun belirli yerlerinde küçük iç kanamaları vardı durdurduk , kafa travması şuan için yok.  Bilincinin yerine gelmesi için uyutmayı bıraktık. 2 saate normal odaya alacaklar dedi.
Çok şükür diyip birbirimize bakıp güldük.

Odaya alıp bize haber verdiler kapıda beklemeye başladık.
Doktor çıkıp hastınız İyi kendine geldi sadece 1 yada 2 kişi şimdilik görsün fazla yormayın dedi.
Anne ve babası hızla içeri girdiler. Bende kapı önünde ki koltuğa çöküp ellerimi yüzüme kapatıp şükrettim.
Başak bizde  akşama görürüz annemin içi rahat etsin dedi. O sırada Levent geldi ve  nasıl oldu iyimi diye sordu....

Bizde Levent'e kaza ile ilgili bilgileri sorduk.
Beyaz bir hundai plaka yok adam gözlük  şapka takıyor mobese yok ama sokaktaki kuyumcunun kamerasına yakalanmış yüzü gözükmüyor.

Peki kim neden böyle birşey yapmış olsun ki dedim.
Levent bilmiyorum bizim öyle kaçak göçek davalara baktığımızda yokki müvekkil yapsın desek...
Polis araştırıyor. Bulacak bakalım dedi........

SAPLANTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin