Kirazlı değil miydi ?

1K 111 161
                                    

Jeon Jungkook:

"Kook hadi gel seni eve atıyorum." Demişti. Her zamanki Lisa işt- NE !?

"Ne ? Ya Lalisa Tanrı için lütfen bunu sana kim öğretti ?"

"Jimin oppa çok iyi biri deme öyle."

"Anlamını biliyor musun ki ?"

"İşte eve gitme, öyle değil mi ?"

"Aish peki Jennie noona ne dedi ?"

"Ha benim kampta sürdüğüm ruju istiyor. Sonra da birlikte Jin oppalara geçmemizi istedi. Onlar oradaymış."

"Anladım da ruj ne alaka ya ? Neyse siz kızları özellikle Jennieyi anlamak çok zor." Deyip önden gitmiştim.

"Hey evi biliyor musun ?"

"Chaeyi 3 yıldır tanıyorum tabiki biliyorum."

"Peki neyle gidiyoruz ?" İşte bunu hiç düşünmemiştim. Bugün okula Jimin bırakmıştı. Ve arabayı getirmemiştim.

"Umm ben arabayla gelmedim. Yürüyemeyiz de birilerini mi çağırsak ?"

"Otobüsle gidelim. Saat 8.16 ama olsun acele edersek durağa 14 dakikada varırız koş Kook koş." Deyip koşmaya başlamıştı.

"Bak ya bu çantalar haksızlık ! Ben böyle nasıl koşayım ?" Lalisa birden koşmayı bırakmış yanıma hızlıca gelerek çantasını almıştı.

"Doğru söylüyorsun üzgünüm. Yorgunsan koşmak zorunda bile deği-" diyerek yürümeye başladığında kolundan tutmuştum.

Lalisa koşarken eteği açılmıştı ve çantalar sadece bahaneydi. Dışarıda da koşarken açılmasını istemezdik. Çantamı yere koymuş, Lisa'nın sırtındaki çantayı da yere bıraktırmış. Kot gömleğimi çıkararak Lisa'nın beline bağlamıştım.

Kulağına yaklaşıp,
"Başkalarının görmesini istemeyiz Lali." Demiş çantaları sırtıma alarak, elinden tutmuş bu sefer koşmaya ben başlamıştım.

Lisa biraz duraksama yaşamış ardından toparlanmış bana yetişmişti.

Okulun çıkış kapısına geldiğimizde ikimiz de nefes nefese kalmıştık. Ellerimiz hala birleşik duruyordu ve Lisa ellerimize bakıyordu.

"Arkada kalmanı istemedim şey yani ben-"

"Ellerim elinin arasında çok küçük kalmış ona bakıyordum." Diyerek gülmüş ardından o benim elimi tutarak

"Hadi ıslanalım Kookie." Diyerek koşuşturmaya başlamıştı. Bu sefer o beni çekiştiriyordu.

Lalisa arada su birikintilerine basıyor üstünün ıslanmasını sorun etmiyordu.

Okulun alt sokağındaki otobüs duraklarına gelmiştik. Durduğumuzda onun yüzünü daha detaylı görebiliyordum.

Islak saçları yüzüne yapışmış, ıslanmış elbiselerine rağmen yüzünde hala kocaman bir gülümseme vardı. O koştuktan sonra bile çok güzel gözüküyordu.

"Otobüs geliyor bak." Diyerek sevinmiş ardından hızlıca bana sarılmıştı.

"Yetiştik." Diyerek geri çekilmiş sanki hiçbir şey olmamış gibi otobüsü bekliyordu. Oysa kalbim o sarıldığında yerinden çıkacak gibi oluyordu.

Otobüs önümüze durduğunda yavaşça içeri geçmiştik. Otobüsün sıcak havası yüzümüze vuruyordu. Ter ve yağmur kokusu birleşmiş mayhoş bir hava oluşturuyordu ve otobüste boş kalan yerler en arkadaki yerlerdi.

𝘗𝘰𝘴𝘪𝘵𝘪𝘷𝘦 𝘓𝘰𝘷𝘦 / liskookWhere stories live. Discover now