Lalisa Manoban:
"Oppayahh hadiii !"
"Geliyorum Lisa geliyorum da bu ne ?"
"Ne ne oppa ?"
"Bu kadar şey fazla değil mi ?"
"Oppa burada 1 hafta kalıyoruz ." Diyerek gülmüş ve Namjoon ve Jisoo'nun toplanmamızı istediği alana gelmiştik.
Jungkookla yaşadığımız anın etkisini her ne kadar atlatmış gibi gözüksem de atlatamamıştım ve tuhaf hissediyorum. Yakınlık genelde alışık olduğum bir şeydir. Sarılmayı severdim. Yardım etmeyi insanları severdim ama Jungkookla yaşadığımız şey bundan farklı gibiydi. Benden haz etmemesine rağmen yaşadığımız anlar bana iyi gelmemişti. Jisoo'nun sesini duymamla kendime gelmiştim.
"İlk önce yerleşmemiz gerekiyor. Erkekler Namjoon ile beraber çadırları ve ateşi hallediyor. Namjoon sizi çadırlarınızla yerleşim alanında bekliyor. Görüşürüz Beylerrrr." Diyerek el sallanmıştı giden oğlanlara.
"Kızlar biz ise kamp eşimiz ve kendimiz için verilen çantaları alıyoruz. İçerisinde temiz su, ilk yardım kiti, sargı, kibrit ve ihtiyacınız olan diğer şeyler var. Kahvaltı hazırlamamız gerek.Bunun için çantaları kamp çadırınız neredeyse oraya bırakabilirsiniz."
"Yemekler konusunda ise masalar için uygun bir yer seçip erkeklerden masaları oraya taşımalarını istiyoruz ki onlar çadırları kurarken bizde yemekleri hazırlayabilelim ve kahvaltı yapalım."
"Ayrıca konserve ve donmuş yiycekler için de lütfen ayrılmış yerlerden başka yerleri tercih etmeyin."
"Sorusu ya da şikayeti olan ?"
"Unn-" Irene gözleri parlamış şekilde konuşmaya çalışırken Jisoo unnie sözünü kesmiş,
"Sakın yine başlama İrene ! Sen 3 haftalık kıyafetle gelmişsin senin kıyafetlerini hariç hepimizin kıyafetlerini alabilecek büyüklükte çadırlar lütfen şikayet edip durma." Deyip derin bir nefes almış ve,
"Ve eveettt herkes iş başına görev listelerinizi Namjoondan ve Benden alabilirsiniz. Sorun olursa da yanımıza gelmeye çekinmeyin." Demişti. Herkes görev listesini aldığında Jisoo unnie bizim yanımıza gelmiş,
"Lalisa sen Rose ve Jennie ile benimle birlikte erkeklere çadır konusunda yerleştirme işine geliyorsunuz."
"Ama önce şu çantaları alalım." Diyerek yolu göstermişti. Çantaları alıp Tae ve Jungkook'un yanına geldiğimizde Tae bize dönmüş,
"Hoşgeldiniz kızlar bir şey mi oldu ?" Diyerek gülmüştü. Ona kafamı hayır anlamında sallamış ve önüme dönmüştüm.
"Hoşgeldiniz Noonalarım, Rose ve Lalalalisa"
"Ben duyuyorum yanlış ne öyle mi ?"
"Jennie'nin beyin devreleri yandı herhalde !" Diyen Roseden sonra konuşmuş,
"Jennie unnie ne diyorsun iyi misin ?" diyerek omzuna dokunmuştum aniden Jungkook'un üzerine atlamış,
"Sen kimsin ve Jungkook'a ne yaptın ha söyle nerede o ? O asla Lalisayı sevmez bile takmaz ya da laf sokar."
"Son 3 gündür bir tuhafsın zaten -sen sürekli iyi gibisin. Sen onun, Jeon Jungkook'un taklidisin değil mi kimsin sen ?!" Derken bağırıyor ve Jungkook'un saçını çekiyordu.
Cidden Jungkook beni bu kadar sevmiyor muydu ? İçimde kırılan minik parçalar sanki yavaş yavaş canımı acıtıyor ben hareket ettikçe daha da derine iniyordu neden bu kadar acıtmıştı bu gerçek canımı. Hızla kafamı toparlayıp Jisoo unnienin yanına gitmiş ve kulağına eğilerek fısıldamıştım.
