0.1

24.8K 1.1K 1.9K
                                    

"I light the match to taste the heat
I've always liked to play with fire
Play with fire"

"I light the match to taste the heatI've always liked to play with firePlay with fire"

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

Insane, inside... The danger gets me high

Elini boğazına götürmüş, karşısında durduğu aynaya karşı kendini iki kere nefessiz bırakarak seri bir hareketlerle bileklerini birbirine kenetledi. Siyah saçları her iki yanında duruyor, üstündeki düzgün kıyafet yaptığı her harekette sallanıyordu.

Vücudunu geri eğip etraftında yarım tur dönerek kendini eski hale getirdiğinde odasında aynadaki haline bir bakış atmış ve bir anda pelerinini çıkarıp atmıştı.

Ben bir prens değilim, dedi kendi kendine. Ben yalnızca Hwang Hyunjin'im.

Hareketlenen müziğe karşı aynadan kendine baktıktan sonra ilk önce uzun parmakları ile gömleğinin bilek kısımlarını ardından da yavaşça düğmelerini açmaya başladı Hyunjin.

En aşağılara doğru indiğinde ise siyah pantolonun içinde kalan kısım onu sinirlendirmişti, hızla o kısmı tutup çekiştirdikten sonra az önceye inat dağınık kıyafetlerine baktı. Bakışlarını ayaklarından yüzüne kadar getirmiş, her iki yanında kalan düz saçları ile eksikliği bulmuştu.

Bileğindeki siyah tokasını çıkararak ilk önce kafasını iki yana sallayıp iyice saçlarının dağılmasını sağladı ve ardından da sadece üst kısmını toplayıp alt tarafını salık bıraktı.

Şimdi tüm parçaları tamdı.

Beton harabede karşısındaki eşyaya, aynaya doğru usulca ilerlerken eline tam aynaya yaslanmış beyzbol sopasını aldı ve hiç düşünmeden karşısındaki parlak şeye sertçe geçirdi.

Müziğin sesi ile patlayan parçalar etrafa dağılırken bu sefer durmadan ilerleyerek duvarda babasına ait kocaman aile tablosuna geçirdi sopayı. Her bir darbede daha çok kendine geldiğini hissediyordu, her parçayla daha çok canlandığını.

Kafasını kaldırıp koridorun sonunda duran büyük bibloyu görünce ilerlediği gibi sertçe ona da vurup parçalanmasını sağladı. Sopayı biblonun yanındaki şemsiyeliğe de geçirmiş, gürültüyle yere düşen demirle daha çok sırıtmıştı.

Her şeyi yıkmak ve parçalamak istiyordu. Şu anda burada gördüğü ve yok ettiği her şey ona kalbinin yaşadığını hissettiriyor, ileriyi düşününce babasının yüzü aklında canlandığı için zarar vermeyi eğlenceli buluyordu.

Dev malikanenin koridorundan salonuna geçtiğinde dilini yanağına yasladı ve etrafa bıkkın bir bakış attığı gibi tek eliyle sopayı hiç düşünmeden umursamaz bir şekilde yanındaki televizyona geçirdi. Gazını alamayıp duvarlardaki bibloları da kırıp hepsinin yere düşmesini sağladığında sesi git gide de kısılmaya başlayan müziği fark etti.

"Hadi ama!" dediği olduğu yerde bağırarak. "Ben tam moda girmişken oldu mu bu?"

Bundan hoşlanmamıştı.

red lights, hyunchan ✓Où les histoires vivent. Découvrez maintenant