28. CEHENNEMİN ATEŞİ VE RÜZGARIN UĞULTUSU

21.3K 913 1.6K
                                    

09.08.21



🕯


yıldıza basarak oyunu vermeyi, satıra aralarına da düşüncelerini bol bol yorum atarak belirtmeyi unutma.

keyifli okumalar (:


sezen aksu- onursuz olmasın aşk

kaldık böyle- yarına kalır mı aşk

yedinci ev- sarhoşum

femrez- kumdan kale

the weekend- the hills


Bir gün hatırlıyorum, on altı yılın zindan gibi geçtiği evin penceresinden karın yağışını izlediğim günü. Kış ayı. Daha önce hiçbir soğuk bu kadar üşütmemiş ülkeyi. Elimde yapmayı beceremediğim kahve, ağzıma kahvenin kuru topçukları geliyor ama o pencereden sanki marifetmiş gibi karı izliyorum.

Karlar bir şehre düşmek üzere görevlendirilmiş melekler gibi, süslüyor binaların dolu olduğu cehennemi.

Günahlara, Tanrı'nın verdiği iyilikten daha yakın olan insanoğlu şeytanın fısıltıları ile dünyanın zevkinin peşine düşüyor. Evimizin bulunduğu sakakta haraç kesenleri izliyorum. Soğuk havada yaşlılara yan kesicilik yapan insan müsveddeleri paranın tatlı kokusuyla yaşlı bir kadına müdahale ediyorlar.

Donuk gözlerle izliyorum. Hiçbir şeyi beceremeyeceğimin kodlandığı beynimle öylece soğuk kahvemi içiyorum.

Yalnızlıktan çürüyorum o gün orada.

Kaç yaşındayım?

Sanıyorum ki on üç.

On üçüm. Ne istedi benden bilmiyorum ama birkaç gün önce yine intihar etmek için elime aldığım meyve bıçağıyla beni yakalayan kadın karşıma oturdu. Kendime zarar vermedim, sadece yapmak istedim. Kesmek istedim kendimi, onu görünce vazgeçtim. Onun ölümüme şahit olmasını istemiyordum.

Geçti karşıma. "Yazık," dedi. "Kimsen yok ve hâlâ kendini öldürmüyorsun. Ölmeyi bile beceremiyorsun, acaba bir gün başarılı olur musun?"

Karın soğuğu içime işlemişti o gün de. Buz gibi gözlerimle ona döndüm. Dudağındaki kırmızı ruju, sürmeyi beceremediği rimeli, bakımlı tırnakları ve sosyete pazarından emin olduğum kıyafetleri, köşedeki bir milyoncudan aldığı takıları... Ucuz parfümü burnuma dolduğunda gözlerimdeki duygu değişmemişti ama içimden titremiştim. Nefretten tir tir titremiştim.

"Bir gün kalabalık olursam, bir gün beni gerçekten sevecek birileri olursa seni hatırlayıp sana lanetler okuyacağım. Senin sevmediğin her gün için daha çok sevileceğim. Seni anacağım, o gün sadece ölmeni dileyeceğim."

Aşağılar gibi süzdü beni. Kendi kızı değilim gibi. Beni doğuran o değilmiş gibi. Belki de o an vazgeçmeye başlayan kalbime son acılardan birisini ekiyordu, ondan canımı acıtmıştı bana yolda gördüğü çöpmüş gibi bakması.

"Seni kimse sevmez," demişti. "Seni annen sevmedi, kim sevsin?"

Şimdi, buradan geriye dönüp bakınca o gün bahsettiği anne kendisi gibi gelmiyordu. Başkasından bahsediyordu, başka bir anneden. Şimdi onun benim sahip olduğum veya olacağım öz anne olmaması ihtimali uzak değildi.

SEDNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin