-32-

5.1K 351 188
                                    

Jeongguk bir haftadır adımını atmadığı okulun önünde durup kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu. Okula girmeye cesareti yoktu. Çünki emindi, Taehyung'u gördüğü yerde hıçkıra-hıçkıra ağlamaya başlardı.

O olaydan sonra hiç konuşmamıştılar. Taehyung okula gidip gelmeye devam etmiş, Jeongguk ise evde yalnız başına nerdeyse kafayı yemek derecesine gelmişti.

Jeongguk sonunda cesaretini toplayıp okuldan içeriye adımını attı. Üzerindeki mont'a biraz daha sarılıp, kafasındaki kapişonu düzeltti. Başını yere eğip yürümeye başladı. Tek amacı kimseye görünmeden lanet sınıfına gitmekti.

Aniden biriyle çarpışınca kafasını dahil kaldırmadan kısaca 'özür dilerim' diyerek geçmek istiyordu ki biri kolundan tuttu.

"Jeongguk?" çocuk duyduğu sesle kafasını kaldırdı. Jongin'in ona meraklı gözlerle baktığını görünce zoraki şekilde gülümsedi.

''İyi misin? Kaç gündür yoksun ortada" dedi uzun olan çocuğun kolunu bırakarak. Gözleri Jeongguk'un yüzünde turluyor, çökmüş suratına bakıyordu.

"İyiyim. Sadece hastalanmıştım." diye geçiştirdi Jeongguk.

"Tamam o zamam sınıfa beraber gidelim" Jongin'in teklifine hayır demedi. Beraber ikinci kata çıktıklarında Jeongguk'un gözü öğretmenler odasına sataştı. Kafasını hızla çevirmek istese de görmüştü işte. Taehyung ona bakıyordu.

Taehyung ise 1 hafta sonra gördüğü sevgilisiyle donakalmıştı. 1 haftada nasıl da zayıflamış diye düşündü. Jeongguk sınıfına girene kadar arkasından bakmıştı.

Jeongguk sınıfına girip kendi masasına doğru adımladı. Arka taraflarda, pencere köşesinde oturuyordu. Jimin hâlâ gelmemişti. Bu iyiydi. Çünki Jimin Jeongguk'u gördüğü yerde kafasını koparacaktı.

Edebiyat öğretmeni bay Kang içeri girdiğinde Jeongguk şaşırmıştı. Oysa bugün ilk dersleri coğrafya değilmiydi? Telefonunu çıkarıp baktığında bugünün pazartesi olduğunu gördü. İçinden kendine lanet okudu. O bugünü salı sanmıştı. Taehyung'a yakalanmamak için onun dersi olmadığı gün gelmek istemişti. Ama günleri karıştırıp ingilizcenin 2 ders arka-arkaya olduğu gün gelmişti.

Öğretmenin hemen ardından Jimin hızla içeriye girmiş direkt olarak sırasına bakmıştı. Jeongguk'u gördüğünde sevinse de bir o kadar sinirlenmişti. 1 haftadır nerdeydi bu çocuk? Koşarak sırasına gittiğinde Jeongguk'un çökmüş gözaltları, kuru dudakları, zayıflamış bedenini görünce ağzı şokla aralanmıştı.

"Nerdesin 1 haftadır? Ne aramalarıma döndün, ne mesajlarıma. Kaç kere evine geldim biliyor musun lan? Kafayı yiyorum 1 haftadır. Anneni bile aradım. Busanda olduklarını söyledi. Bu ne hal? N'oldu sana?" diye soruları artarda sıraladı Jimin.

"Sakin ol hyung. İyiyim" dedi Jeongguk minik tebessümle.

"Nasıl sakin olayım? Tanrım! Şu haline bak. Ne oldu anlat bana bebeğim" Jeongguk öğretmene kısa bir bakış atmış her şeyi baştan sona anlatmıştı.

"Kookie," diye kısık sesle fısıldadı Jimin. Ne diyeceğini bilmiyordu ki.

"Tualete gidelim mi?" dedi Jimin arkadaşının kolunu ovalayarak. Jeongguk kafasını sallayınca Jimin öğretmenden kısa bir revire gitme bahanesiyle izin almıştı.

Jeongguk'u sınıftan çıkarıp tualete doğru yönlendirmeye başladı. Bu sırada diğer sınıfta olan arkadaşı Hoseok'a kısa bir mesaj çekmişti hızla. Arkadaşını ilk defadır böyle görüyordu. O kadar çökmüştü ki, resmen erimişti Jeongguk.

Jimin onu lavaboya sokup hızla elini-yüzünü yıkadı. Jeongguk doğrulup Jimin'e bakınca daha fazla kendini tutamayıp arkadaşına sarıldı. Jimin neye uğradığını şaşırmıştı resmen. Ani sarılmayı beklemiyordu. Kollarını onun bedenine dolayıp daha da sıktı.

run away | taekookWhere stories live. Discover now