-24-

5.8K 414 51
                                    

"Ne zaman gelecek bu otobüs?" dedim Namjoon'a dönerek. Evet. Sabah saat altıda diğer öğrencilerle birlikte ve bana yapışmış bir Jeonggukla otobüsün gelmesini bekliyordum.

"Gelir şimdi" dedi Namjoon bize yaklaşan Jin'e bakarak. Oflayıp Jeongguk'a döndüm. İki koluyla da sağ kolumu sarmalamış, kafasını koluma yaslamıştı.

"Lan bir dakika. Hani sen gelmeyecektin?" dedi Jin bana doğru. İkisi de Jeonggukla 2 haftadır sevgili olduğumu biliyordu. O yüzden rahatlıkla konuştum.

"Şu koluma yapışan koala var ya..." dedim ve Jeongguk'a döndüm. Kafasını eğmiş, bana yaslanıp uyukluyordu.

"Hah bak o koala yüzünden. 2 gündür konuşmuyordu benle. Neymiş sınıf öğretmeni Namjoon'un düzenlediği geziye gelmese olmazmış" dediklerimle Namjoon ufak bir kahkaha atmış eliyle Jeongguk'un düşen beresini düzeltmişti.

"Vay be! Bir bardak su istediğimde bile bana saydıran Taehyung şimdi bir çocuğun lafıyla tâ nerelere geliyor. Hayat gerçekten garip" dedi Jin bilmiş-bilmiş. Uzanıp Jin'in kafasına vurduğumda haraket ettiğim için Jeongguk uyanmıştı. Kısık gözleri, büzdüğü dudaklarıyla ilk bana bakmış sonra da Jin'e dönmüştü. Kaşlarını çatıp tekrar kafasını kaldırarak bana bakmış, eliyle eğilmemi işaret etmişti. Kafamı eğip ona baktığımda kulağıma yaklaşmış yavaşça fısıldamıştı.

"Bu kim Teyung?" tatlı konuşmasıyla ufak bir kıkırtı sunmuş tekrar doğrulup elimi Jin'e uzatmıştım.

"Bebeğim-" sağ tarafımdan yediğim yumrukla lafım yarım kalmış, Jeongguk'a dönmüştüm. Şaşkın ve aynı anda kızgın bir ifadeyle suratıma bakıyor, kaşlarını oynatıyordu.

"Biliyoruz hayatım, merak etme" demişti Jin Namjoon'un koluna girerek. Jeongguk küçük dilini yutmuş gibi Jin'e bakıyor bir tarafdan da kolumu sıkıyordu.

"Neyi biliyoruz?" dedi Jeongguk sesi titreyerek. Korkmuş muydu o?

"İşte sevgili olduğunuzu" dedi Jin.

"Kimin sevgili olduğunuzu?" kurduğu cümleyle Jeongguk'a dönmüş, cümleyi anlamaya çalışmıştım.

"Devreler yandı çocukta" dedi Namjoon gülerek. Elimle Jeongguk'un kafasını kendime çevirmiş konuşmuştum.

"Jin Namjoon'un s-" bakışlarımı Namjoon'a çevirmiş, izin alır gibi bakmıştım. Kafasını usulca sallamıştı.

"Sevgilisi" Jeongguk gözlerini bereltip Namjoon ve Jin'e dönmüş, 'hah?' tarzı bir ses çıkarmıştı. Şaşkınlığına gülmeden edememiştim. Kolumu tutup arkaya çekiştirmiş, parmak uçlarına yükselerek yüzüme yaklaşmıştı.

"Bay Kim eşcinsel mi?" dedi şaşkınlıka. Kafamı sallayıp onu onayladım.

"Peki sevgili olduğumuzu nerden biliyorlar?" dedi tekrar fısıltıyla. İlk günden beridir.

"Namjoon ve Jin benim arkadaşlarım bebeğim. İlk günden beridir biliyorlar" üst dişlerini dudağına geçirmiş tekrar ikisine dönmüştü.

"Neden bana söylemedin dediğini?"

"Sen Jimin'e söylediğinde bana dedin mi?"

"Hayır" kısa bir süre yine ikiliye bakmış sonra koşarak Namjoon'un yanına gitmişti. Arkasından ben de onların yanına gittim.

"Bay Kim babamlara söylemezsiniz dimi?" Duyduğum şeyle Jeongguk'a dönmüştüm. Ne yani? Bilmiyorlar mıydı? Namjoon gülerek kafasını sallamış arkadan yaklaşan otobüse bakmıştı. Jeongguk ise yanıma gelmiş, valizini almıştı. Önden giderek eliyle bana gel işareti yapmış ve Namjoon'un arkasından gitmişti. 

"Jeongguk, Jimin gelmeyecek mi?" dedi Namjoon valizleri otobüsün arkasına yerleştirerek.

"Hayır bay Kim. O Busana gitti. Hoseok da evde keyif yapacağım diyerek gelmedi" dedi Jeongguk.

"Biz de keyif yapabilirdik şuan" dedim mırıldanarak. Jeongguk bana dönmüş, kaşlarınl çatmıştı.

"Yapıyoruz işte" diye huysuzlanmıştı bebek gibi. Yalandan gülümseyip 'ya, ya' diye tepki verdiğimde gözlerini devirmişti. Daha sonra gözlerini berelterek bana dönmüş ve çığlık atmıştı.

"Ne oluuor be?" diye Jin de bağırınca ortalık birbirine girmişti. Ne olduğunu soran Namjoon, hızlı-hızlı konuşan Jin, ortada deli dana gibi koşan Jeongguk ve bize bağıran otobüs şöförü.

"Pofuduk patiklerimi almamışım" diye bağıran Jeonggukla üçümüz de aynı tepkiyi vermiştik.

"Ne?" Jeongguk bize garip-garip bakmış ve konuşmuştu.

"Yah! Ayaklarım üşür benim. Pofuduk patiklerimi istiyorum" ağlamaklı bir sesle konuşunca kucağıma alıp sevmemek için zor tutuyordum kendimi. Jin ona yaklaşmış ve sakince konuşmuştu.

"Bebeğim, yoldan alırız sana pofuduk patik. Dönemezsin şimdi eve. Aynısından alacağım ben kendim sana" dedi Jin. Jeongguk dudaklarını büzmüş, konuşmuştu.

"Söz mü?" dedi Jin'in koluna tutunarak. Jin gülümsemiş ve Jeongguk'un kafasını okşamıştı. Jeongguk'um minik bir cüssesi olduğu için çoğumuzun yanında minicik kalıyordu. Aynı şuan Jin'in yanında durduğu gibi. Ve ben buna bayılıyordum.

"Söz" dedi ve onu otobüse çekiştirdi. Sonunda herkes otobüse bindiğinde Namjoon Jinle önde oturmuştu. Ben de Jeonggukla oturacakken Namjoon bana bakmış, kaş-göz işaresiyle oturmamamı işaret etmişti. Kaşlarımı çatarak 'neden? anlamında kafamı sallamıştım.

"Otursana" diyen Jeongguk'a bakmış bekle diyerek Namjoon'un yanına gitmiştim.

"Ulan mal herif! Öğrenciler var burada. Demeyecekler mi neden gidip Jeonggukla oturdun? Geç yakın bir yerde otur" dedi Namjoon fısıltıyla. Doğru söylüyordu. Jeongguk'a baktığımda meraklı gözlerle bana bakıyor, gelmemi bekliyordu.

Özür dilerim bebeğim. Yanına oturamam.

Gidip en yakın yerde oturmuştum. Burdan hem yüzü, hem de yanındakı koltuk gözüküyordu. Kaşlarını çatıp bana baktığında telefonumu çıkarmış, kısa bir mesaj çekmiştim. O da mesajı okumuş, dudaklarını büzerek kafasını sallamıştı.

Bu sırada Jeongguk'un yalnız kaldığını farkeden Jin Namjoon'un kulağına bir şeyler fısıldamış ve hızla onun yanına geçmişti. Namjoon da benim yanıma gelince elini omzuma atıp konuşmuştu.

"Eh eh! Sen de bizdensin ha?" demişti. Gülerek tekrar Jeongguk'a baktığımda Jin'e heyecanlı-heyecanlı bir şeyler anlattığını gördüm. Ben de arkama yaslanarak kulaklıklarımı takmış, ona bakmaya devam etmiştim.

Güzel bir çocuktu Jeongguk. Bembeyaz teni, ufak cüssesi, kırmızı yanakları, kirazı andıran dudakları, uzun saçlarıyla minik bir bebeğe benziyordu.

Bana açıldığı ilk gün aklım o kadar karışmıştı ki bir şey demeden çekip gitmiş, onu orda öylece bırakmıştım. Sonradan pişman olup döndüğümde orda olmadığını görmüştüm. Aslında onunla sevgili olmak gibi bir şey asla düşünmemiştim. Çünki hassas olduğunu biliyordum. Nefret dolu gözleri, iğrenç lafları kaldıramazdı o.

Şimdi ise 2 haftadır sevgiliyiz. Jeongguk'u o kadar çok seviyorum ki hiç kimse, hiç bir şey onu benden alamaz. Onu kaburgalarımım arasına sokup, asırlarca orada saklayabilirim. Siyah-beyaz hayatıma gökkuşakları açtırıyor, bataklıklarıma ufak elleriyle renkli güller dikiyor sanki.

Öğretmenlik hayatımda asla böyle bir şeye müsade etmedim. Etmeyeceğimi de sanarken minik bir çocuk bütün kurallarımı yıkmayı başardı. Aslına bakarsak pek bir şey değişmedi. Hâlâ böyle bir şeye asla izin vermem.

Çünki Jeon Jeongguk Kim Taehyung'un tek istisnasıydı.

run away | taekookWhere stories live. Discover now