-26-

5.5K 387 108
                                    

Seok Jin ve Taehyung
WhatsApp konuşması.

3

2

1

Hadi!

Koş!

Taehyung hızla odasından çıkmış Jeongguk ve Jin'in kaldığı odaya doğru koşmaya başlamıştı. Ortada Jin'le buluşunca hızlı bir şekilde onla tokalaşmış tekrar koşmaya devam etmişti. Odaya girdiği gibi ardından hızla kapıyı kapatmış, 2 kez kilidini çevirmişti. Sırtını ise kapıya yaslayıp Jeongguk'a baktığında büyüttüğü gözleri ile elinde telefon şokla ona baktığını gördü. Taehyung şirin olduğunu sandığı bir gülümsemeyi yüzüne yerleştirmiş, kapıdan ayrılmıştı.

"Taehyung?" dedi küçük olan sorar gibi. Taehyung kısaca bir odaya göz gezdirmişti. Onların odanın aksine daha geniş bir odaydı Jeongguk ve Jin'in odası. Her odada olduğu gibi bir tane ama kocaman olan bir yatak vardı. Sağ tarafta kocaman bir dolap, yatağın iki tarafında komodinler vardı.

"Taehyung, ne işin ver burda?" diye tekrar konuştu Jeongguk. Telefonu bırakmış, ayağa kalkmıştı. Genç adam minik sevgilisine yaklaşmış, belinden tutduğu gibi kendine çekmişti. Jeongguk ise minik ellerini sevgilisinin kocaman göğsüne yaslamış, şirince gülümsemişti.

"Ne? Sevgilimi özleyemez miyim?" dedi büyük olan yalancı bir sinirle. Taehyung'un dediği şeyle çocuk kıkırdamış, kollarını sevgilisinin boynuna dolamıştı.

"Hmmm özledin mi sen beni?" dedi nazlı-nazlı cilveli bir tonda, kendini Taehyung'a daha da yaslayarak. Taehyung ise belinden destek vererek bebeğinin yüzünü kendi yüzü ile aynı hizaya getirmiş, kendi burnunu Jeongguk'un minik burnuna sürtmüştü.

"Hmm özledim. Ama sevgilim galiba özlemedi beni" dedi Taehyung Jeongguk'un bel boşluğunu okşayarak. Jeongguk ellerini Taehyung'un saçlarına çıkarmış, kırmızı dudaklarını yalamıştı. Taehyung'un bakışları istemsizce kırmızı, dolgun dudaklara kaymış, sertçe yutkunmuştu.

"Özledim de ya birisi görseydi Taehyung?" dedi küçük olan Taehyun'un saç diplerini okşayarak. Gerçekten birisinin görme ihtimali çok fazlaydı. Çünki otel gibi değildi de büyük bir ahşap eve benziyordu kaldıkları yer. Odalar yan yan yanaydı ve o anda koridordan birisi geçse görebilirdi.

"Ama görmedi dimi. Gece senden ayrı mı kalacaktım?" dedi Taehyung yüzünü sevgilsinin yüzüne daha da yaklaştırarak. Taehyung yaklaştığı için burunları bir birine değmiş, nerdeyse dudakları sürtünüyordu ikilinin. Sevgilisinin yaptığı şeyle Jeongguk'un nefesleri sıklaşmış, bedeni kasılmıştı. Bu zamana kadar hiç bu kadar yakınlık kurmamıştılar. Ne Taehyung ona ne de o Taehyung'a dokunmuş hatta öpüşmemiştiler bile.

"Görmedi" diye fısıldadı Jeongguk Taehyung'un dudaklarına doğru. Ama bu kadarı da fazlaydı dimi. "Ben de insanım!" diye geçirdi Taehyung içinden.

Taehyung yumuşakça dudaklarını miniğinin dudaklarıyla buluşturmuştu. Jeongguk hafifçe mırıldanmış, parmak uçlarına kalkmıştı. Elleriyle esmer olanın saçlarını çekiştirmiş kendini ona daha da yaslamıştı tekrardan. Bu sırada Taehyung Jeongguk'un alt dudağını dudakları arasına almış, hafifçe emmişti. Küçüğünün dudakları resmen şeker gibi ağzında eriyor, yumuşaklığı Taehyung'un kafayı yemesine sebep oluyordu. Jeongguk acemice ona yetişmeye çalışıyor, sevgilisinin üst dudağını ısırıyordu. Bir kaç dakika sonra ikili ayrılmıştı. Taehyung küçüğün dağılan ifadesine bakmış, güzelliğine iç geçirmişti.

Sevgilisi kırmızı ve az önce olanlar yüzünden şişmiş, ıslak dudakları, buraya geldiği gibi duş aldığı için yumuşak ve hafif kabarık saçları, allanmış yanakları ve kapalı gözleriyle o kadar güzeldi ki Taehyung bu güzelliğe ağlamak istemişti.

"Olamaz" dedi Taehyung. Jeongguk gözlerini açmış anlamamış gibi ona bakıyordu. Taehyung bir elini yumuşak yanaklara çıkarmış, elinin altındaki teni okşamıştı.

"Bu insanoğlunu, bu kainatı.." diye başladı söze Taehyung.

"..bizi yaratanla seni yaratan aynı olamaz" diye devam etti cümlesine.

"Söyle," Jeongguk'un gözlerine baktı.

"Söyle ma lumière de vie (hayat ışığım) hangi çiçek bahçesinden aldın bu güzelliğini?" Dedi Taehyung elini sevgilsinin yanağında gezdirerek.

"24 yıllık hayatımda Tanrının varlığını sorgulatıyorsun bana. Tanrı bile seni yarattıktan sonra oturup ağlamıştır. Bu nasıl güzel bir varlık diye oturup ağlamıştır güzelliğine" dedi Taehyung oğlanın kokusunu içine çekerek.

"Güneş seni görse utancından bulutların arkasına saklanır bir daha çıkmaz Jeon. Nasıl inanayım seni ucuz bir Tanrının yarattığına?" dedi Taehyung fısıltıyla. Jeongguk ne yapacağını bilmez şekilde baktı sevgilsine. Ellerinin altındaki kumaşı sıkmış, gözlerini kırpıştırmıştı.

Taehyung bilmezdi öyle süslü cümleler. Ne kadar kimseyi incitmese de kaba-saba biriydi o. Kimseye güzel cümleler sarf etmez, sevgisini sık sık dile getirmezdi. Öyle afilli cümlelere de hiç gerek duymazdı. Anlamsız bulurdu. Şimdi söylediklerini de ne bir yerden duymuş ne de okumuştu. Gelivermişti birden diline işte.

"Taehyung, bunlar ço-" dudaklarına kapanan dudaklar yüzünden lafını tamamlayamadan susmak zorunda kalmıştı Jeongguk. Taehyung minik bedeni tek hamlede kucağına almış, yatağa doğru gitmişti. Onu yatağa uzandırıp kendisi de üstüne çıkmıştı. Hayır, hayır. Taehyung'un bir şey yapma fikri yoktu. Sadece uyuyacaklardı. Fakat kucağında kendisine sürtünen beden Taehyung'a hiç yardımcı olmuyordu.

"Bebeğim," dedi Taehyung yapıştığı dudakları zorla bırakarak.

"Durmalıyız" dedi tekrar fısıltıyla. Evet durmalıydılar fakat karşısında ıslak ve kıpkırmızı dudaklarıyla, saçları yastığa dağılmış Jeongguk varken bu pek de mümkün değildi. Taehyung son kez kırmızı dudaklara öpücük kondurmuş yana yatarak Jeongguk'u göğsüne çekmişti. Jeongguk elini Taehyungun beline sarmış, kafasını daha da gömmüştü boynuna. Zaten tüm günün yorgunluğuyla Jeongguk sevgilisinin kalp atışlarını dinleyerek, Taehyung ise miniğinin güzel kokusuyla kısa sürede derin bir uykuya dalmıştılar.

30 da bitirmeyi düşünüyordum....

run away | taekookWhere stories live. Discover now