hole-hand-corner

136 11 5
                                    

Mel'in beni susturması ile bir ton şey düşünmeye başladım. Acaba Hina ile kavga mı etmişti, birisi ona bir şey mi yapmıştı, ya da yanlış bir şeye mi şahit olmuştu? Şimdi soramazdım hemen yemeği yemeli ve Mel ile konuşmalıydım. Hina da masaya geldiğinde bir kaç şey daha sipariş verdikten sonra yemeğimize başladık. Bir yandan yemek yiyor bir yandan Chan'ı süzüyordum. Aaa pardon Chan'ın sevgilisini süzüşünü süzüyordum. Chan ona cidden değer veriyordu ama Hina için aynı şeyi söyleyemiyorum. Belki de yanlarında biz olduğumuz için Hina böyleydi, bilemem. Normal zamanda ne yaptıklarını da bilmek istemiyorum zaten.

Yemeği yedikten sonra Chan tuvalete gitti, üçümüz baş başa kaldığımızda masada berbat bi hava vardı. Bunu bozmak için Hina'ya "Chan ile ne zamandan beri birliktesiniz?" dedim. "Biz yaklaşık bir yıldır birlikteyiz ama uzak mesafe ilişkisi olduğu için sıkıntılı dönemlerimiz oldu tabi."  dedi. Mel de "Tabii tabiiii çok sıkıntılar olmuştur yaa." dedi bir şey belli etmek istercesine. Hina sorgulayıcı bakışlar atarken Mel'in bacağına vurdum. Gülümseyip "siz aşmışsınızdır sorunları baksana bir yıldır birlikteymişsiniz." dedim durumu toparlamaya çalışarak. Chan'ın gelmesiyle derin bir nefes aldım çocuk resmen ışık saçıyordu etrafına "hadi hesabımızı ödeyelim." dedim. Chan'ın "ben hallettim onu sıkıntı yok." demesiyle Mel ile ona kızmaya başladık. Ne kadar centilmendi. Yapma böyle çocuk iyice kapılacağım yoksa sana. Mel ile bakıştıktan sonra "madem öyle biz de sana içki ısmarlayalım." dedim.

"Bara mı gitsek acaba ya." dediğimde Mel'in gözleri parladı :D Kimseden karşıt bir fikir gelmeyince yola koyulduk. İçeri girdiğimiz anda keskin içki kokusu ciğerlerime doldu. İçerideki insanlara bakıp sonra da kendime bir göz attım. Şu an bara hiç uygun gözükmüyorduk. Chan köşede bir yer seçip oraya ilerlemeye başlayınca peşinden gittik, yemeğin hesabını o ödediği için Mel ile önceden anlaşmıştık içkileri de biz ödeyecektik. Uzun boylu bir barmenin bize doğru yaklaştığını gördüğümde "tekila alalım biz." dediğim anda Chan şaşkın şaşkın bakıyordu. "İçebilecek misin ki?" dediğinde sırıttım, sanırım kızlar da içebileceğimi düşünmüyordu. Aslında haklıydılar kim çıtı pıtı bir kızın bir sürü tekila içeceğini düşünürdü -yalan ne çıtı pıtısı- ama tekila sadece başlangıçtı :))

Mel ve Hina bira istemişti, Chan da bana katılıp tekila içmeye karar vermişti. Tekila tepsimiz geldiğinde "iki tane de mojito lütfen." dedim ve heyecanla elimi uzatıp bir shot bardağını aldım. Bardağın kenarındaki tuz dilimi yakınca hiç durmadan hızlıca kafama diktim. Chan da hızlıca içtikten sonra limon dilimi uzattı, limonu yedikten sonra "eee devam o zaman." deyip göz kırptım Chan da "tabiki devam daha yeni başlıyoruz değil mi?"dedi. Hepimiz gevşeyip salak salak gülmeye başlamıştık. Muhabbet akıyordu ayrıca Chan'a iyice bağlanıyordum ki bu hiç iyi değildi. Alttan alttan birbirimize iltifatlar ediyorduk ama Hina hiç oralı değildi. Salak mıydı bu kız?

Hina aniden midesinin bulandığını söyleyerek tuvalete gitmek için kalktı. Chan da endişeyle onun peşinden gitti "biz hemen döneriz." dedi. Hemen Mel'e dönüp "neler oldu restoranda Mel." dedim.
Bu fırsat kaçamazdı. Mel "yurtta konuşuruz diye düşünmüştüm ama şimdi hızlıca anlatayım."dediğinde acele etmesi için kolunu patpatladım.

"Jenna aslında sizi baş başa bırakabilmek için tuvalete gitmiştim ama içeri girdiğim anda Hina'nın birisiyle konuştuğunu duydum ve ses kaydına aldım." dedi Mel. "İyi de neden ses kaydına aldın ki ne var biriyle konuşmasında." dediğimde kaşlarına çatarak baktı. 'Bu gün işim çok uzar aşkım annemin çok yardıma ihtiyacı var çarşamba günü telafi ederiz ne dersin?' 'Ama aşkım tatil planımız için de zor ayarladım annemi lütfen böyle yapma.' işte böyle konuşuyordu birisiyle telefonda" dedi Mel.

Bir anda yüzüm kasıldı, aşkım diye bir arkadaşına da hitap ediyor olabilirdi ya da olmasını hem istediğim hem de istemediğim sebepten ötürü birine aşkım diyor olabilirdi. Cidden Chan'ı aldatıyor mudur diye düşündüm. Sonuçta uzak mesafe ilişkisiydi ve eğer Hina onu aldatsa Chan'ın ruhu duymazdı. Ne acı.

Mel pis pis sırıtmaya başladı. "Hey Jenna nasıl olsa bende ses kaydı da var niye bitirmiyoruz bu işi?" dedi. "Sence Chan bize inanır mı Mel, ayrıca Hina arkadaşım deyip yalan söyleyebilir." dediğim sırada Mel derince bir of çekti. Sinirle soluyup arka arkaya iki shot bardağını birden içtiğimde arkadan biri "hey hey yavaş olun küçük hanım." dedi. Kafamı çevirip kim olduğunu anlamaya çalışırken takım elbiseli bir adamın dediğini fark ettim. Yalandan gülümseyip "merak etmeyin beyefendi bünyem alışıktır." dedim, beni iyice süzüp "bünyenizin başka nelere alışık olduğunu öğrenmek isterim isterseniz suitime geçelim." dedi. Aleni bir şekilde taciz ediliyordum. Sakin olmaya çalışıyordum ama piçin bakışları beni iyice sinirlendiriyordu. "Cevabımı alamadımmm." demesiyle patlayıp tekila tepsisini bir anda kafasına geçirdim. Ne bok yiyordum lan ben.

Adam aniden ayağa kalktı. "SENİ MAHVEDECEĞİM SÜRTÜK GEL BURAYA!" dediği anda üstüme yürümeye başladı. "Ne yapabilirsin ki bay tacizci ?" dediğimde Mel susmam için yalvarıyordu. Adam bana doğru hamle yapmaya çalıştığı sırada kollarından yakalayıp bir ne waza (judo tekniklerinden birisidir bu arada )hareketi ile yüz üste yere yatırdım. Herkes şok olmuş bir şekilde bize bakıyordu. "Ne oldu bay tacizci sesin soluğun kesildi." dediğim anda küfürler yağdırmaya başladı. "Seni hapislerde çürüteceğim lanet orospu, geberip gidecek-" derken yüzüne gelen bir tekme ile sözü yarım kaldı. Şok olmuştum. Chan adamı bir anda yerden kaldırıp yumruklamaya başlamıştı "bir kadınla nasıl konuşulur öğreteceğim sana piç kurusu." dedikten sonra yumruk atmayı kesmişti.

Gecemize benim yüzümden sıçılmıştı moralim cidden yerle bir olmuştu. Karakola gelmiştik ve Chan ifade veriyordu. Burada suçlu olan bendim neden illa onunla konuşuyorlardı ki? Koridorda durmuş ritimle ayağımı yere vururken Chan odadan çıkıp sonunda yanımıza gelmişti, dudağı patlaktı "Hey Chan dudağına ne oldu?" dedim korkuyla. "O şerefsiz ifade verirken bir anda yumruk attı." dedi. Gidip o adamın ağzına sıçmamak için zor duruyordum. Ben sinirle avuçlarımı tırnaklarken Chan bir anda durup kahkaha attı. Şaşkın gözlerle ona bakarken "Jenna rahatla biraz." dedi. Ve devam etti "ilk günde nasıl bu kadar olay yaşadık inanamıyorum heyecanlı bir giriş yapmış olduk." dedi.
Mel de bir anda gülmeye başladı. Sarhoşluğun verdiği saflıkla mal mal bakışıyorduk. O sırada Chan "Hina nerede kızlar?" dedi. Sahiden Hina neredeydi?

Mel göz devirerek "yine kapıya çıktı durmadan biriyle telefonlaşıyor." dedi. Chan saf saf bakarken gülümseyerek Mel'i dürttüm. "Merak etme gelir birazdan sonra da yurda döneriz." dediğimde onaylayıcı sesler çıkarttılar.

Hina çok gergin görünüyordu ama gülümsüyordu. Yalandan gülümsediğini çok aleniydi. Chan'ın koluna sarılarak "işin bittiyse eve dönelim mi aşkım?" dedi. "Gidebiliriz aşkım sen iyisin değil mi?" dedi Chan endişeyle. Ah yavrum umarım bu kız seni aldatmak gibi salaklık yapmıyordur diye içimden geçirdim.

Yoldan bir taksi çevirip hemen atlamıştık önce Hina'yı evine bırakıyorduk. Salak kız daha taksiden bile düzgünce inemiyordu. Ya da her hareketi bana batıyordu. Bilmiyorum... Chan'ın ona öpücük atıp ara beni işareti yapması ile taksi ilerlemeye başlamıştı. Yolda sessiz sessiz giderken birden koltuktan bir titreşim sesi geldi. Elimle koltuğun üstünü yokladıktan sonra bir telefon buldum. Hina telefonunu koltuğa düşürmüştü :D Ön koltukta oturan Chan'a bir bakış attıktan sonra Mel'e telefonu gösterdim. Mel gözlerini öyle bir açmıştı ki karanlıkta bile koca gözlerini görebiliyordum. Mel  aniden birisine mesaj atmaya başladı. Bana bildirim gelmesi ile telefona baktım.
Mel: Telefonun şifresini biliyorum 👁👄👁
                                                  sen manyaksın🧚🏻‍♀️ :Jenna
Mel: Bu gece hallediyoruz💁🏻‍♀️
                                                evet hallediyoruz... :Jenna

1128 kelime yazmışım giderek uzuyor bölümler tutamıyorum kendimi.
Yorum yaparsınız aşırı sevinirim fikirlerinizi merak ediyorum 💞💞

Can't you see me -BangChan-Where stories live. Discover now