Bombe

19 3 35
                                    

Berk

Çalan kapı ziliyle ikimizde dona kaldık. Yoksa koku dedektifi bizi mi bulmuştu. Üst üste zile basmaya devam ediyordu. Kendimi toparlayıp kapısı yerinde olmayan kapıya ilerledim. Gördüğüm manzara karşısında biraz rahatlamıştım. Çünkü gelen kişi dedektif değildi. Gelen kişi babamdı.

"Burada ne işin var baba?"

Babam alevli bir şort giymişti. Kafasında bir şapka vardı ve ters takmıştı. Gözünde güneş gözlüğü vardı ve parmak arası bir terlik giymişti. Üstünde bol siyah bir tişört ve elinde limonata vardı.

"Numaramı engellemişsin evlat. Engeli kaldırman için ziyarete geleyim dedim."

Derin bir nefes aldım. Huzurevinden kaçmayı nasıl başarmıştı ki?

"Gelmene nasıl izin verdiler baba?"

Babam kahkaha attı daha sonra elindeki limonatasından bir yudum alıp konuşmaya başladı.

"Ah saf genç. İzin vermediler. Kapıdaki güvenliğe rüşvet verdim. Bu gece burada yatıcam yani."

Elimi alnıma götürüp sıvazladım. Babam neden bu kadar hayat doluydu ve başıma iş açıp duruyordu.

"Evlat. Bu evin neden kapısı yok?"

"Sinirlenip kırdım."

Babam başını anladım dermişcesine salladı.

"Peki tanrı korusun birisi bu eve girse sana dansöz elbisesi giydirip oynatsa ve daha sonra senin organlarını çalıp kaçsa ve kimsenin umurunda olmadığın için cesetin çürüse ve ormandaki bütün kurtlar senin kokunu alıp şehre musallat olsa daha iyi mi olacak."

Gülümsedim. Bu adam daha oğlunu tanımıyordu.

"Öyle bir aslan parçası daha dünyaya gelmedi baba."

Babam kahkaha attı.

"Herneyse ufaklık. İçeri geçiyorum daha yapılacak çok işimiz var hemen başlayalım."

İki elimi belime koyup tek kaşımı kaldırarak babama baktım.

"Ne işinden bahsediyorsun?"

Babam eliyle "bir dk" işareti yapıp ortalıktan kayboldu. Tekrar kapıda belirdiğinde elinde bir sürü poşet vardı. Poşetleri yere koyup güneş gözlüğünü gözünden çıkarıp konuşmaya başladı.

"Bu gece burayı yıkıyoruz dostum! Karaoke partisi hazırlıkları başlasın."

***

Olga Naz

Berk birisiyle konuşuyor gibiydi. Yerimden kalkıp dış kapıya doğru ilerledim. Yaşlı bir adam elinde mikrofon varmış gibi şarkı söyleyip dans ediyordu. Berk ise duvarı yumrukluyordu. Aklım karışmıştı. Bi adım öne gidip konuşmaya başladım.

"Berk ne oluyor burada?"

Berk ve yaşlı adam dönüp bana baktılar. Yaşlı adam gözünü kısıp dikkatli dikkatli bana bakıyordu. Rahatsız olmuştum. Daha sonra Berk'e dönüp konuşmaya başladı.

"Berk kim bu yakışıklı?"

Gözlerim yaşlarla doldu. Beni erkek sanmıştı. Dolu dolu gözlerimle Berk'e baktım. Gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. Babasına dönüp konuşmaya başladı.

"Liseden bir arkadaşım baba."

Berk'in cevabı karşısında donup kaldım. Erkek olmadığımı kız olduğumu söylemesini bekliyordum. Berk'e doğru dönüp şaşkınlar gözlerle baktım. Bana fısıldayarak sus dedi daha sonra parmağını boğazına götürüp kesme hareketi yaptı. Beni tehdit ediyordu.

Babası parmağını şıklatıp beni işaret ederek konuşmaya başladı.

"Tarzını sevdim delikanlı. Bana gençliğimi hatırlatıyorsun."

Berk elini tekrar duvara vurdu.

"Kimse sen olamaz baba hiç kimse!"

Babası Berk'in sözlerine gözlerini devirip güneş gözlüğünü tekrar taktı.

"Hey delikanlı gel de poşetleri taşımama yardım et."

Söylediğini yapıp gidip yardım ettim. Poşetlerin hepsini içeriye taşıdım. Berk'in babası başımı okşayıp gülümsedi. Böyle yapınca babamı hatırladım ve gözlerim yaşlarla doldu. Babamı özlemiştim. Koşarak odadan çıkıp lavaboya koştum.

Lavaboda elimi yüzümü yıkayıp aynadan kendime baktım. Erkek gibi görünüyordum artık. Babam beni böyle görse tanır mıydı ki? Peki ya annem? Düşüncelere boğulmuşken birisinin kapıyı tıklattığını duydum.

"Ne var?" dedim

"Lavabodan çık artık orası senin tapulu malın mı? Sabaha kadar seni mi beklicez gurbetçi gülü."

Konuşan kişi Leylaydı. Bu kız sinirlerimi bozuyordu.

"Çıkmıyorum altına sıç istiyorsan umrumda değil."

Leyla herhangi bir cevap vermedi. Bir süre daha aynada kendime baktım. Kapının altından bir ses geldiğini duyunca yere baktım. Küçük bir şey kapının ardından yuvarlanıp tuvalete ayağımın dibine gelmişti. Daha ne olduğunu anlayamadan küçük şey patladı. Bu bir biber gazı bombesiydi.

Gözlerimden yaşlar akıyordu nefes alamıyordum. Kapının ardından Leyla'nın kahkahasını duyuyordum. Daha sonra bi kükreme sesi duydum ve lavabo kapısının kırıldığını gördüm. Kapıyı kıran kişi Berkti. Hızlıca yanıma gelip beni kucağına alıp lavabodan çıkardı. Gözlerimi yavaşça açmaya çalıştım ama çok ağrıyordu. Birazcık açmayı başardığımda Hacker Emir'in Leyla'nın eline kelepçe takıp bodruma doğru götürdüğünü gördüm. Daha sonra Berk'e baktığımda gözleri yaşlarla dolmuştu. Yavaşça gözlerimi kapattım.

SEN BENİMSİNDonde viven las historias. Descúbrelo ahora