Zilli

24 5 29
                                    

Berk

Gözümü açtığımda bir odanın içinde olduğumu anladım. Bu oda hiç de yabancı gelmiyordu. Bu oda arkadaşım Hacker Emir'in odasıydı. Üniversitede tanışmıştık. Daha sonrasında beraber ev tutup birlikte yaşamaya başladık. Çok iyi anlaşıyorduk ve her şey çok iyi gidiyordu ta ki bir gün sinirden bütün odaların kapısını kırana kadar. O gün çok büyük kavga ettik ve arkadaşlığımız bozuldu.

Odaya bakınca içim nostalji ile doldu. Bu odada her gece beraber noodle yiyorduk. Paramız yoktu ama mutluyduk. O günler aklıma gelince gözlerim doldu ama ağlamadım. Çünkü erkek adam ağlamazdı...

Yataktan kalkıp etrafa bakınmaya başladım. Doğru düzgün hiçbir değişiklik yoktu. Emir kursa gidip çok büyük bir hacker olmuştu. İnsanlar Emir'e İsrail sitelerini hackleyip sitelerde ezan okutması için para veriyorlardı. İşte Emir geçimini böyle sağlıyordu. Olga Naz'ı bulmama da o yardım etmişti. Kavgamızdan sonra ondan çok büyük bir intikam almıştım ama o henüz bunu bilmiyordu.

Kapının açılma sesiyle kafamı kapıya doğru çevirdim gelen kişi Hacker Emir'di. İfadesiz bir şekilde bana bakıyordu. Elindeki tepsiyi masaya bırakıp bir şey demeden odadan çıktı. Emir beni ölümden kurtarmıştı. Karnım gurulduyordu. Olga Naz'ın yaptığı mantarlar yüzünden zehirlenmiştik. Bir gecede hem topuğumdan vurulmuştum, hem Burak Han beni boğmaya çalışmıştı hem de zehirlenmiştim. Ölmeme ramak kalmıştı.

Masadaki yemeğe doğru yöneldim. Bir kase sebzeli adi noodle ve bir kutu kola vardı. Yüzümü ekşittim. Artık bu fakir şeyleri ağzıma dahi koymuyordum. Çok aç olduğum için yemeye çalıştım.

2 dakika içinde yemeğimi bitirip masadan kalktım. Hacker Emir yaptığım şeyi öğrenirse beni öldürebilirdi. Odanın kapısını açıp odadan çıktım. Diğerleri ne durumda merak ediyordum.

Salona geçtiğimde gördüğüm sahne karşısında şoka uğradım. Hacker Emir, Burak Han ve Olga Naz sohbet ede ede kebap yiyorlardı. Bana ise adi noodledan vermişlerdi. Hacker Emir benim geldiğimi görünce yüzünü düşürdü. Demek kebap yiyip bana vermiyorlardı. Şimdi Hacker Emir'i kudurtma vaktiydi.

"Bizi sen mi kurtardın Hacker Emir Adam"

"Evet. Normalde kılımı dahi kıpırdatmazdım ama yaralanan tek sen olmayınca yardım etmek istedim."

Sinsi bir şekilde gülümsedim.

"Kurtarman gereken birisi daha yok mu sence de?"

Hacker Emir kebap yemeyi bırakıp bana doğru baktı. Kapıya yaslanmış bir şekilde sinsice gülerek Hacker Emir'e bakıyordum.

"Ne saçmalıyorsun?"

Aptal.

"Hiç."

Hala sinsice gülümsüyordum. Konuşmama devam ettim.

"Bu arada senin şu portakal kedin nerde? Neydi adı? Ha hatırladım! Zilli:)"

Olga Naz ve Burak Han yemek yemeyi bırakıp bana doğru baktılar. Hacker Emir üçümüze doğru bakıp olayı anladı. Masadan kalkıp üstüme atladı.

"Zilliyi sen mi kaçırdın!"

İki yakamdan da tutmuştu. Hala gülerek yüzüne bakıyordum.

"Bana zarar vermek istemezsin değil mi? Bir daha tatlı kediciğinin yüzünü göremezsin yoksa."

Hacker Emir sinirden deliye dönmüştü. Benim istediğim de buydu. Planım tıkır tıkır işliyordu.

"Benden ne istiyorsun söyle!"

İşaret parmağımı ağzıma götürüp "hmm" yaptım.

"Pek büyük bir şey değil aslında. Sadece benim yanımda yaşamanı ve bana çalışmanı istiyorum."

"Zilli iyi mi? Ona bi zarar verdiysen eğer seni öldürürüm!"

Kahkaha attım.

"Merak etme oldukça iyi. Burak Han'ın minnak köpeğiyle beraber oyunlar oynuyorlar. Fakat sen teklifi kabul etmezsen bir daha zillinin yüzünü göremezsin."

"Kabul ediyorum!"

Gülümsedim. İşte bu kadar kolaydı.

"Peki o zaman. Şimdi bana kebap ısmarla sonra seni yeni evine götüreyim. Zilli seni bekliyor."

Olga Naz'ın bakışlarını yakalayınca kalbim acıdı. İğrenir bir şekilde bana bakıyordu.

Eve gidince Olga Naz'a unutamayacağı bir ceza verecektim. Beni zehirlemesinin ve bana dokunmasının bedelini ödeyecekti. Ağzı da çok terbiyesizleşmişti. Çok yüz vermiştim.

Telefonumu çıkarıp Derya'yı aradım. İki çalmadan sonra telefon açıldı. Arkadan şarkı sesleri geliyordu.

"Derya temizlik mi yapıyorsun? Zilli ve Ponçiği besledin mi?"

"Evet patron siz gelene kadar evi pırıl pırıl yapıcam. Evet besledim bahçede oyun oynuyorlar."

"Güzel, dikkat et bi yere kaçmasınlar."

"Dikkat ederim patron. Neden bu kadar geç kaldınız?"

"Düğünde topuğuma sıktılar. Sonra yolda giderken Burak Han'a sinirlenip kafasına sopayla vurdum. Kaza yaptık. Olga Naz ayağımı ameliyat etti ve sonra Burak Han beni boğmaya çalıştı. Olga Naz gelip durdurdu. Sonra Olga Naz'ın topladığı mantarlardan yedik ve zehirlendik. Eski bir dostum beni kurtardı. Ona da bi oda hazırla."

"Anladım patron hazırlarım görüşürüz"

Telefonu kapattım. Sipariş ettiğim kebap gelmişti. Oturup afiyetle yemeye başladım. Televizyonu açtım. En sevdiğim arkası yarın dizim başlamıştı. Her şey tam istediğim gibi ilerliyordu. Necati Can Şaşmaz'dan intikamımı alacaktım.

Oyun daha yeni başlıyordu.

SEN BENİMSİNWhere stories live. Discover now