Baba Yüreği

18 4 40
                                    

Berk

Akşam yemeğini hep beraber yemiştik. Şimdi herkes kendi odasına çekilmişti. Uykum yoktu aklımda Olga Naz vardı. Yemek yerken sürekli onu izledim ama Olga Naz bana bakmamıştı. Hepsinin bedelini çok ağır ödeyecekti.

Düşüncelere dalmışken çalan telefonun sesiyle yataktan düştüm, yuvarlandım ve kafamı masaya çarptım. Çok acımıştı. Hemen kalkıp telefonu elime aldım. Kız kardeşim (Angel) arıyordu. Bu saatte niye beni arıyordu bu? Sinirli bir şekilde telefonu açtım.

"Ne var niye bu saatte beni arıyorsun?!"

"Berk acil gelmelisin. Babam!"

Babam demesi yetmişti. Hemen telefonu kapatıp ceketimi alıp odadan çıktım. Eğer babama bir şey olduysa kız kardeşimi saçından tutup yerlerde dolaştırırdım. Babamı ona emanet etmiştim.

Tam kapıdan çıkacakken Leyla'nın bana seslenmesiyle durdum. Dönüp arkama baktım. Elinde düzleştirici vardı. Saçını düzleştiriyordu.

"Bi dakika konuşabilir miyiz?"

"İşim var Leyla eve gelince konuşuruz."

Dedim ve tam kapıdan çıkacakken Leyla tekrar konuştu.

"İş hakkında. Önemli!"

Sinirle solumaya başladım ve Leyla'nın üstüne yürümeye başladım.

"Yani sen bana işimizin babamdan daha önemli olduğunu mu söylüyorsun!"

"Babanın yanına gideceğini söylemedin işim var dedin!"

"Leyla sus bana sesini yükseltme! Eve gelince konuşuruz dediysem konuşuruz bu evde tek bir patron var o da benim! Bir daha bana EMİR verme!"

Lafı koyduktan sonra kapıyı hızlı bir şekilde çarpıp çıktım. Usain Bolt gibi koşarak arabama bindim. Dayan baba geliyorum.

***

Arabadan indim. Babamın kaldığı hastanenin önünde durup nefes alış verişimi düzelttim. Hızlı adımlarla hastaneden içeriye girip resepsiyona doğru ilerledim.

"Merhaba efendim nasıl yardımcı olabilirim?"

"Ben babamı görmeye geldim odayı biliyorum ben çıkarım."

"Babanızın ismi nedir efendim? Hastanın izni olmadan görüşemezsiniz. Hem görüşme saatinde de gelmemişsiniz."

Bu resepsiyondaki bayan sinirlerimi bozuyordu. Sinirli bir şekilde suratına baktım.

"Bayan beni iyi dinle benim babam uzun süredir burada haddini bileceksin."

"Beyefendi sadece babanızın ismini sordum lütfen sakin olur musunuz? Sizi gücendirdiysem özür dilerim."

Sinirle elimi masaya vurdum.

"Peki babamın adını söylüyorum kulakını iyi aç bayan. Onun adı Cenk Can Bulut."

"Hemen odayı arıyorum efendim. Lütfen bekleyin."

Etrafa bakınmaya başladım. Babamı çok merak ediyordum. Konuşma bitince resepsiyondaki bayana doğru döndüm.

"Efendim babanız sizinle görüşmek istemiyor. Üzgünüm."

Başımdan aşağı kaynar sular döküldü.

"Oğlunuz geldi dediniz mi?"

"Evet efendim ama sizin yüzünüzü görmek istemiyormuş."

Gözlerim yaşlarla doldu. Etrafıma bakındım. Hiçbir güvenlik ortada görünmüyordu. Hemen hızlıca merdivenlere doğru koşmaya başladım.

"Beyefendi durun!"

Usain Bolt gibi merdivenleri çıkıp odaya ulaştım. Hızlı bir şekilde kapıyı açtım ama çok hızlı açtığım için kapı kolu elimde kaldı. Gördüklerim karşısında elimdeki kapı kolu yere düştü ve çok büyük bir yankı yaptı. Babam TikTok çekiyordu.

***

Melek elinde telefonla babamı çekiyordu babam da dans ediyordu. Bana bu saçmalığı bırakacağına dair söz vermişti ama görüyorum ki sözünü tutamıyordu. Hepsinin sorumlusu Necati Can Şaşmaz'dı.

"Baba yine mi TikTok bataklığına battın! Söz vermiştin."

Babam bana baktı ve ofladı. Melek'e durmasını söyleyen bi işaret yapıp koltuğa oturdu. Gözündeki güneş gözlüğünü masaya bırakıp limonatasından bir yudum aldı. Tekrar bana baktı ve konuşmaya başladı.

"Sen genç adam burada ne işin var. Bu Huzurevi güvenlikleri ne işe yarıyorlar şaşırıyorum!"

"Baba bana cevap ver yine mi TikTok çekiyorsun."

Babam ayağa kalktı ve yanıma doğru geldi. Elini omzuma koyup sıktı.

"Dostum senin rahatlamaya ihtiyacın var. Adam öldürmüşüm gibi tepki veriyorsun. Hayranlarım beni merak etmişler ben de biricik kızımdan rica ettim o da benim dans videomu çekti. Ah şu çocuk ve abartmaları."

"Baba... normalde sana söylemeyecektim ama seni bu duruma getiren kişiden intikamımı alıyorum. Yakında sen de iyileşeceksin."

"Kimden bahsediyorsun ufaklık biraz açık konuş."

Elimi duvara vurdum. Babama tekrar o adamı hatırlatacağım için kendimden nefret ediyordum. Elimi duvara vurunca babam kahkaha attı. Yavaş yavaş başımı kaldırıp babama baktım.

"Necati Can Şaşmaz."

Babam ismi duyunca kahkahayı kesti. Ciddi bir şekilde bana bakıyordu. Onu böyle görmek ciğerimi söküyordu. Melek arkada sessiz bir şekilde bizi izliyordu.

"O kim? Hatırlamıyorum."

Babamın bu ucuz oyunculuğu güldürmüştü. Bal gibi de hatırlıyordu. O adam yüzünden yalnız çay içmek zorunda kaldığını, yalnız şarkı dinlediğini, tek başına tavla oynadığını. Bütün bunları hatırlamak beni sinirlendirmişti.

Bi anda bağırdım ve odadaki her şeyi darmadağın etmeye başladım. Sandalyeyi elime alıp pencereye attım ve cam yerle bir oldu. Sinirlerim yatışmıyordu. Gözüm o kadar dönmüştü ki bi ara Melek'i obje sanıp duvara atacaktım. Melek koşarak odadan çıktı.

Babama doğru baktım. Elinde limonatasıyla odadaki ev telefonunu eline alıp resepsiyonu aradı. Limonatasından yudum alıp konuşmaya başladı.

"Hey ahbap benim şu çocuk beni rahatsız ediyor. Hemen gelseniz iyi olur."

Telefonu kapattı.

"Baba merak etme intikamımızı alacağım."

"Ne intikamından bahsediyorsun sen evlat. Yine odayı yerle bir ettin ben şimdi bu odada nasıl TikTok çekeceğim söyle bana."

Babam o kadar çok büyük bir acı yaşamıştı ki bu hale gelmişti. Hepsinin suçlusu belliydi ve ben de intikamımı alacaktım. Babam en kısa sürede iyileşecekti. Dolu gözlerle babama baktım.

"İyileşeceksin baba. Babam."

Babam iki elini havaya kaldırıp bir şeyler fısıldadı.

"Tamam çık hadi bi süre uğrama buraya yoksa geç iyileşirim. Hadi bye."

Dediğini yapıp odadan çıktım. Birkaç güvenlik odaya doğru geliyordu. Kapüşonumu kafama çekip merdivenlerden hızlı bir şekilde inmeye başladım. Hiç kimse farketmeden mekandan çıkıp arabama bindim.

Cebimden telefonu çıkarıp Leyla'yı aradım. Anında açtı.

"Leyla beni iyi dinle. Burak Han'ın yemeğine müshil koy ama aşırıya kaçırma Derya'nın başına gelenler gibi olmasın. Sonra Burak Han'ın tuvaletini yaptığı yeri Olga Naz'a temizlettirin. Anlaşıldı mı?"

Leyla kahkaha attı.

"Gayet iyi anlaşıldı."

Telefonu kapattım. Yüzümde zafer gülümsemesi vardı. Bu daha hiçbir şeydi.

SEN BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin