5. Bölüm "Boşluk"

1.6K 240 78
                                    

Nell - Loosing Heart

-

Boşluktaydım. Yıllardır, babam öldüğünde bile benzerini hissetmediğim bir çeşit boşlukta yaşıyordum.

Kendini misafir odasına kapatmasından bugüne kadar, koca bir boşlukta onun hayaliyle yaşıyordum. En başta ne olduğunu defalarca sormayı denemiş olsam da yüzüme bakıp tek kelime etmiyordu. Elini tutmayı özledim diyemiyordum. Aynı odada uyumadan önceki gülüşmelerimizi ve sohbetlerimizi özlediğimi söyleyemiyordum.

Ne olduysa o bir ayda olmuştu. Geri döner dönmez yapacaklarımızı planladığımız o bir ayın sonunda bana yabancıymışım gibi davranıyordu. Sofrada isteksizce yemek yerken başını bir an bile kaldırıp yüzüme bakmıyordu. Ne anne babası, ne de ben sorunun ne olduğunu anlamıyorduk.

Babası durmadan gülerek bir şeylerden konu açmaya çalışıyor, ben de her an umutla Jongin'in vereceği en ufak bir tepkiyi gözlüyordum. Ama her seferinde asık suratıyla önündeki yemek bitmeden doydum deyip masadan kalkıyordu.

Kaç gece ne hata yaptığımı düşünüp kafamda türlü türlü senaryolar kurmuştum. Hastaneye gittiğimi ona haber vermediler mi diye sordum babasına. Haberi olduğunu söylemişti. Peki ama neden bana düşmanıymışım gibi davranıyordu?

Sonraki hafta bir gece uyuduğu odanın kapısını tıklattım. Sadece konuşup sorunu bilmek istiyordum. Üstüne varmadan yalnızca neler olup bittiğini öğrenecektim.

"Jongin?" Kapıyı açmadan önce rahatsız olmasın diye fısıltıyla seslendim. Gece 11'di ve uyuyorsa uyanmasını istemiyordum. Uykuya dalmışsa rahatsız etmeyip, sonra da konuşabilirdim.

Tüm bu düşüncelerim kapının arkasından gelen kilit sesiyle kabusa dönmüştü. Herhangi bir zaman kavramıyla ölçülemeyecek kadar kısa sürede hızlanan kalp atışlarımla, az önce neden bunu yaptığına anlam yüklemeye çalışıyordum.

Şoku atlattığımda yavaş yavaş yanaklarımın ıslandığını hissetmeye başladım. Yaptığı şeyle canım yanıyordu. Koca bir hafta benimle tek bir kelime konuşmamıştı. Şimdi de nedenini bile sormama fırsat bırakmadan kapıyı kilitliyordu.

"Jongin!" Kapının önünde diz çöküp, kim duyar kim duymaz umursamadan ağlarken, birden çığlık gibi çıkmıştı ağzımdan. "Neden bunu yapıyorsun?" Hıçkırıklarımın da alt kattan duyulmasını umursamıyordum.

"Ne yaptım ben sana?" Ağlarken sonlara doğru sesim daha tiz çıkmıştı. "Sadece bunu söyle!"

Ellerim kapının üstünde sabit dururken içeriden tek bir tepki bile gelmemesiyle gözyaşlarım daha şiddetli akmaya başlamıştı.

"Jongin..." Hıçkırıklarım arasında adını kesik kesik sayıklıyordum. "Özür dilerim. Her ne yaptıysam özür dilerim." İç çekerken yeniden gürültüyle kapıyı yumruklamaya başlamıştım. "Bana gülümsemiyorsun. Oyun oynamıyoruz. Aynı odada bile uyumuyoruz."

Burnumu çekip tek elimle gözlerimi sildim. Kendimi avutur gibi anlayış dolu bir ses tonuyla devam ettim.

"Tamam, birlikte uyuyamayız. Belki ayrı odada uyumalısın. Ama neden?" Çöken omuzlarımla, yüzümü yorgunlukla dizlerime bastırmıştım. "Neden benden nefret ediyor gibi davranıyorsun?

En son ağlamaktan kısılmış sesimle son kez umutsuzca seslenmiştim ona.

"Jongin seni çok özledim."

Saatlerce kapısının önünde ağlayıp ona sebebini sormuştum. Cevap vermiyordu, suçum ne söylemiyordu. Sadece kısa bir an benim gibi iç çektiğini sanmıştım. Ses kapının arkasından geliyordu. Sonra yanıldığımı anlamıştım çünkü bir anlıktı. Muhtemelen sadece kafamın içinde yankılanan kendi hıçkırıklarımı duymuştum.

Sea FoamWhere stories live. Discover now