36.Bölüm

43 23 0
                                    

Gözlerim tekrardan başka bir bedende açılırken, uyku sersemi bir halde yatağımdan kalktım. Nerede olduğumu anlamak için uyandığım evi incelediğimde, ekibin İstanbul’da toplanan güvenli evde olduğumu anlamıştım. Şuan hangi gündeyim veya hangi bedendeyim bilmiyorum ama Stanley’nin bedeninden uzun bir süre çıkamayıp, tekrar burada uyanınca  yeni bir şeyi keşfettiğimi düşünüyordum. Şuana ana kadar en erken tarihte uyandığım bedenim, beş haziran olmak üzere avukatın bedeniydi. Anladığım kadarıyla hangi bedende ne zaman uyandıysam, gerçek bedenimin cihazdan kurtulduğu güne kadar bütün günlerini yaşamak zorundaydım. Karmaşıkta olsa herhangi bir bedenin tek bir anını bile yaşamadan atlayamıyordum. Hangi bedenimi nerede bıraktıysam,  onu kaldığı yerde bulup operasyon gününe kadar götürüyordum. Aslında bu çok önceden çözdüğümü düşündüğüm karmaşık bir uyanma sıralaması gibi dursa da, hâlâ oyunun gizemi hakkında yeni şeyler öğrenmeye devam ediyordum. Fakat yine de bu gibi durumlar şuan benim işime pek yarayacak gibi durmuyordu. Bu detaylar olsa olsa mektupların yazarına lazım olurdu. Böyle mükemmel bir plan için bu dünya ile alakalı aklında bir soru işareti kalmamış gibi görünüyor.

Beni bu derin düşüncelerden çekip çıkaran şey, içeriden gelen takırtı sesleriydi. Saçım başım dağınık odamdan çıktığımda, seslerin mutfaktan geldiğini duyabiliyordum. Oraya gittiğimde ise Vladimir ile karşılaştım. “Uyandın mı İvan.” Demek tekrar bu serseri çocukta uyanabilmiştim. Uykudan yeni uyanmış bir erkeğin ve İvan’ın sert Rusçası birleşince, insanın içini eriten bir sesle cevap verdim. “Gördüğün gibi. Hangi 0gündeyiz?”

“Bu evde tek bir gün kahvaltı yaptık, hangi gündü peki?”

“Aslında iki gün yaptık, ikincisinde  Miranda buna son verdi.”

“Her neyse, ilkini yapıyoruz işte. 19 hazirandayız.” Biraz sonra Murat dahil üçümüzün kahvaltı yaptığımız masaya doğru yaklaşıp, sandalyeyi geri çekip oturdum. “Kafama takılan bir soru var?” Vlad, ne oldu der gibi kafasını salladı. “Zaten sürekli içimizden fikir yürütmeye çalışıyoruz. Birazda sesli yapalım değil mi. Sonuçta aynı kişiyiz.”

“Ne saçmalıyorsun bilmiyorum ama sözlerine dikkat et. Murat henüz kim olduğumuzu bilmiyor. İçeride uyuyor, belki de uyandı seni duyabilir.”

“Tahmin ettiğim gibi Robert olduğumuzu bildiğini biliyordum. Çünkü sende henüz bu evde daha uyanmadım.”

“Evet doğru, Stanley ile işimiz bitmiş gibi görünüyor. Dolayısıyla bu uyanma sıralamasında artık Murat ve Miranda hariç herkes bilecek. Bildiğim kadarıyla Miranda ile de bir işimiz kalmadı.”

“Daniel’ın, bizim için endişelendiği anı unutamıyorum ama sonra adamlarına verdiği o emirler, bilmiyorum kafam çok karıştı.”

“Başa dönecek olursak, sorun nedir?”

“Patron bize Robert’tan ilk kez bu evde bahsetti. Gerçek bedenimiz ölürse Murat’ta tekrar uyanırız dedi. Daniel ise ne olursa olsun bedenimizi hayatta tutmaya çalışıyor bence.”

“Belki de her seferinde, onu biz vuruyoruzdur ve her şey başa dönüyordur.”

“Hiç sanmıyorum, gerçek bedenimize bir şey olursa, yani ölecek falan olursa bence her şey biter. Hiçbir şey tekrar başlamaz.”

“Yani, ne demek istiyorsun? Kurtulamıyorsak bari esir olmayalım, kendimizi mi öldürelim diyorsun.”

“Hayır tabi ki, saçmalama. Ben, avukatın neden böyle bir yalan söylediğini öğrenmeye çalışıyorum.”

“Ne önemi var, tuhaf bir yerde uyanmıştık ve bizi kendi tarafında olduğuna ikna eden bir adam çıkıp geldi. Buradan kurtuluş yolumuz bu ve ona bir şey olmamalı diyerek, hem bizi sakinleştiriyor, hem de hızlıca görevlerimize hazırlıyordu. Philip’e yakışır bir hareket. Ayrıca unutmuş olmalısın, Avukat o konuşmayı bizden öyle gördüğü için aynısını yaptı. Henüz geleceğe dair bir şey bilmiyordu. Bazı şeyleri fazla düşünmemeliyiz.”

İNSAN OLMANIN ACZİYETİ Where stories live. Discover now