|19|. İnanç

20.1K 812 58
                                    

Öncelikle merhabalar! Kötü yorum almıyorum demek sevdiniz! Ama iyi de almıyorum iki yorum yapın :D Neyse şaka bir yana yavaş yavaş atıyorum arkadaşlar. Yine linç tayfa gelmeden iyi okumalar

**

Başım çatlıyordu. Yüzümü buruşturarak gözlerimi açtıktan sonra Bilge'ye yavaşça vurmuş ve ''Bilge!'' diye bağırmıştım. Aniden irkilerek kalkıp ''Miray!'' diye bağırmış ve yüzünü buruşturup doğrulmuştu.

''Kalk kahvaltıya gidelim. Başım çatlıyor kahvaltıdan sonra direk ağrı kesici alacağım.''

Bilge gözlerini ovalayıp ''Benim de başım çatlıyor.'' diye mırıldandığında ben de ona cevap vermek yerine ayağa kalkmış, tayt üzerine kırmızı sweatshirt giymiş ve saçlarımı açıp kırmızı şapkamı takmıştım. Bilge'de hızla hazırlandığında çantalarımıza gerekli şeyleri koymuş ve kamp alanında bekleyenlerin yanına gitmiştik. Çağan ve Dağhan konuşuyorlardı. Onların yanına gittiğimizde, Çağan kolunu omzuma atmış ve ''Gülüm gelmiş!'' dedikten sonra diğer kolunu da Bilge'nin omzuna atmıştı. Dağhan ile öylece bakışmıştık. Soğuk bir hava vardı. Tam ağzımı açıp bir şey diyecekken Cansu koşarak gelmiş ve elini Dağhan'ın koluna koyup gülümsemişti.

''Şaka yapıyorsun.'' diye mırıldandığımda, Bilge'de yavaşça beni dürtmüş ve uyarıcı bakışlar atmıştı. Cansu bana bakıp gülümsedikten sonra ''Ben de sizinle gezeceğim. Sorun olmaz herhalde?'' dediğinde, yapmacık gülümsememle ''Aksine çok mutlu oluruz Cansu'cuğum.'' demiş ve Bilge'ye dönüp göz devirmiştim.

''Hadi arkadaşlar! Herkes beni takip etsin.''

Hepimiz Sema hocayı takip ederken bir yandan da ağaç türleri hakkında bilgi alıyorduk. Dağhan ile Cansu beraber, Çağan ile Bilge de beraber takılıyorlardı. Çağan ile Bilge'ye bir şey diyemezdim çünkü onların birlikte olmasını istiyordum ama Dağhan ile Cansu ne alakaydı? Tamam, Dağhan ve Cansu'nun ne yaptığının umurumda olmadığını söylemiştim ama umurumdaydı işte. Dağhan'ın bunu bilerek yaptığını biliyordum. Onu reddettiğim için bana acı çektiriyordu ve onu sevdiğimi bana kanıtlamaya çalışıyordu. Bunu zaten biliyordum. Onu ümitsizce ve geri dönülemez bir şekilde seviyordum zaten.

''Selam.''

Düşüncelerimi bölen şey bir sınıf üstüm Mert'in benimle konuşmasıydı. Umursamaz bir şekilde ''Selam.'' diye karşılık verdiğimde o da biraz utanmış gibiydi ama yine de bozmamış ve konuşmayı devam ettirmişti.

''Bu orman şeylerini çok sevemiyorum ya...sen?''

Omuz silkip ''İdare eder.'' dediğimde, hala pes etmemiş gibiydi.

''Şey...'' duraksayıp beni durdurduğunda parmaklarını saçlarımın arasından geçirmiş ve gülümsemeye çalışıp ''Saçında yaprak vardı da.'' diye eklemiş sonra da öylece bana bakmıştı. Tam ona cevap verecekken, yumruğunu sıkmış bir şekilde bize bakan Dağhan'ı görmüştüm ve kafamda bir şimşek çakmıştı. Bunu yapmam doğru değildi ama kendimi tutamamıştım. O bana acı çektiriyorsa ben de ona acı çektirecektim. Ben de ona gülümseyip saçımdaki elini tuttuktan sonra ''Çok teşekkür ederim...'' diye mırıldanmış ve yavaşça uzaklaşmıştım.

''Şey Miray, akşam beraber oturmaya ne dersin? Az konuşuruz.''

Yapma Miray, Yapma. Duygularıyla oynama...Bu yanlış.

''Olur.''

Ağzımdan çıkan kelimeyle o gülümsemiş ama ben kötü hissetmiştim. Ben bu değildim. Bir kere kabul etmiştim arkasında duracaktım ama bir daha böyle bir şey yapmamalıydım. Kendimi yine düşüncelere boğulmuş gibi hissediyordum.

BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin