|6|.Kaza

50.8K 2.1K 255
                                    

Alarmın sesiyle gözlerimi açtığımda, sabah olduğunu görmüş ve hızlıca yatakta doğrulup gözlerimi ovuşturmuştum. Dağhan yoktu. Yoksa dün ki her şey, rüya mıydı? Bunun rüya olmamasını dileyip yataktan kalktıktan sonra formamı giyip, aşağı inmiştim. Annem mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Beni gördüğünde, ''Hayret, erken kalkmışsın.'' demişti.

''Anne dün ne oldu ya?''

Annem domates doğrarken, bana dönüp ''Dağhan ile ders çalışıyordunuz. Ara vermek için durmuşsunuz. Sen de o sıra uyuyakalmışsın. O da üstünü örtmüş, yanıma geldi anlattı sonra da gitti.'' demişti.

''Anladım.''

Annem domates doğramayı bırakıp tezgâha yaslandıktan sonra, ''Yakışıklı çocukmuş. Var mı bir şeyler? Anlat bakalım.'' dediğinde, yüzümü buruşturup ''Hayır anne, tabii ki bir şey yok.'' demiştim.

''Niye 'tabii ki' Miray. Gayet efendi bir çocuk. Çok sevdim.''

''Anne, ben gidiyorum.''

Masadan kalktığımda, ''Kahvaltını yap.'' demişti. Başımı olumsuz anlamda sallayıp, ''Aç değilim. Görüşürüz! Seni seviyorum.'' demiş ve hızlıca çantamı alıp ayakkabımı giymiştim.

''Laf anlamaz! Ceket giy çıkmadan. Dışarı inanılmaz soğumuş.''

Ceketimi alıp, evden çıktığımda anneme hak vermiştim. Ekimin sonlarında olduğumuz için dışarı acayip soğumuştu. Keşke altıma bir de külotlu çorap giyseydim diye düşünürken arkamdan gelen korna sesi ile hızlıca arkama dönmüştüm.

Arabadaki kişi Dağhan'dı. Ciddi bir şekilde onu gördüğüm için mutluydum çünkü bacaklarım donmuştu. Arabaya binmem için bir işaret yaptığında, hızlıca arabaya binmiştim.

''Neden buradasın?''

Omuz silkip, ''Seni almaya geldim.'' dediğinde, ''Kötü yapmışsın demeyeceğim. Beni donmaktan kurtardın.'' demiştim. Bir süre giderken, ikimiz de sessizdik. Ortamdaki sessiz havayı bozmak için, ''Dün uyuyakaldım galiba?'' demiştim.

Başını sallayıp, ''Evet. Amma horladın ama. Kulaklarımı hissedemediğim için gittim.'' dediğinde, utançla kızarmıştım.

''Horladım mı?!''

Dağhan, bana bakıp kahkaha atmış ve ''Bir an traktör geçiyor.'' sandım demişti. Ceketimin içindeki kapüşonumu kafama geçirdikten sonra pencereye dönmüş ve ''Ya Dağhan...'' diye cırlamıştım.

Hala kahkaha atıyordu. Kahkahalarının arasından, ''Şaka şaka...melekler gibi uyuyordun.'' dediğinde, duraksamıştı. Neden duraksadığını anlamak için ona döndüğümde, derin bir şekilde bana baktığını görmüştüm.

''Bu kez de burnumda sümük mü var yoksa?''

Aynaya doğru eğilip baktığımda, gülümsemişti.

''Burnunda sümük yok. Sadece dün çok güzeldi...'' demiş ve konsantrasyonunu tekrar araba sürmeye vermişti. Onu onaylayarak, ''Bence de. Çok eğlendim.'' dediğimde, ''Uyurken daha güzel oluyorsun.'' demişti.

Bir anda afallamıştım.

Dağhan Dumaner, ben uyuduğum an gitmemişti. Beni uyurken izlemişti.

Tekrar sessizlik olmuştu ve sonunda okula gelmiştik. Okula geldiğimizde, inip birlikte yürümeye başlamıştık. Bahçedeki çoğu kız, hatta çoğu erkek bize bakıyordu.

''İlk dersin ne?''

Dağhan'ın sorusuyla dikkatimi ona vermiş ve ''Kimya.'' demiştim. Gülümsemiş ve ''İyi ki dün çalıştık.'' demişti. Gülümsemesine karşılık vermiş ve ''Senin?'' diye bir soru yöneltmiştim.

BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin