|13|.Poyraz Kayer

27.8K 1.1K 74
                                    

''Kalk Miray!''

Her sabah olduğu gibi, bu sabahta kalkmak zorunda olduğum ve gitmem gereken bir okulum olduğunu bana hatırlatan annemin sesiyle gözlerimi açmış ve ''Yine mi...'' diye mırıldandıktan sonra annemin gelip benimle uğraşmaması için yataktan kalkıp yüzümü yıkamaya gitmiştim.

''Miray ne yavaşsın kızım! Oyalanma hadi çabuk.''

Göz devirip banyodan çıkmış ve odama girip üzerimi giyinip çantamı hazırlayıp aşağı inmiştim. Kahvaltı yapma havamda değildim o yüzden sadece portakal suyumu içmiş ve ''Ben çıkıyorum!'' demiştim. Annem her ne kadar bir şeyler yemem gerektiğini söylese bile evden hızlıca çıkmış ve okula gitmiştim. Garip bir şekilde bugün Dağhan gelmemiş ya da mesaj atmamıştı. Okula girdiğimde herkes yüksek sesle birisi hakkında konuşuyordu.

''İnanamıyorum, nasıl gelir ya?''

''O olaydan sonra insan içine çıkamaz diye düşünüyordum...''

''Aklında ne var bilmiyorum ama hala çok yakışıklı!''

Okul içinde konuşulan garip şeylerle kaşlarımı çatmış ve ne olduğunu anlamaya çalışmıştım.

''Resmen gelmiş. İnanamıyorum. Özlemişim.''

Kim gelmişti? Herkesin bu çok tanıdığı ama bahsederken korkuyla ya da aşkla bahsettiği kişi kimdi? Umursamamaya karar vermiş ve sınıfa girip çantamı sınıfa bırakmıştım. İlk ders beden olduğu için spor salonunda olacaktık. Bedenden nefret ediyordum ve girmemek için şimdiden bahanem hazırdı. Her derse girmek istemeyen kız gibi regl bahanesini kullanacaktım ki yalan değildi. Karnım deli ağrıyordu. Önce spor salonuna inip beden hocasıyla konuştuktan sonra izin almış ve kantine gifip boş bir masaya oturmuştum. Telefonumu cebimden çıkartıp gelen bir mesaj var mı diye bakarken, mesaj kutumun ıssızlığını fark etmiş ve göz devirmiştim. Şimdiden sıkılmıştım ve Bilge beden dersine katıldığı için o da yanımda değildi. Bir yandan Dağhan'ı çok merak ediyordum çünkü sesi çıkmamıştı. Yazmalı mıydım yoksa beklemeli miydim?

''Of...''

Dışımdan çok içli bir şekilde ofladığımda, yanımdaki sandalyenin çekilmesiyle dikkatim hemen oraya kaymıştı. Şimdiye kadar okulda görmediğim uzun boylu, kumral ve gerçekten hatırı sayılır derece de yakışıklı olan çocuk yanıma oturduğunda, ona anlamsız bir bakış atmıştım.

Kim olduğunu ve yanımda ne yaptığını anlamadığımı anlamış gibiydi. Sırıtıp, ''Selam.'' dediğinde, biraz garipseyerek ''Selam.'' diye karşılık vermiş ve yutkunmuştum.

''Seni daha önce buralarda görmedim. Sanırım yenisin?''

Başımı salladığımda, bana elini uzatmış ve ''Ben Poyraz Kayer.'' demişti. Elini tutup, ''Miray Taşer.'' dediğimde, elimi sıkmak yerine dudaklarına götürmüş ve öptükten sonra gülümseyip' 'Memnun oldum, Taşer.'' demişti.

Gülümsemeye çalışıp, ''Ben de...'' dediğimde, elimi bırakmış ve ''Ortama alışabildin mi?'' demişti.

Omuz silkip, ''Sayılır. Dersler açısından pek sıkıntı olmuyor ama can sıkıcı etkenler de yok değil.'' dediğimde, başını sallamış ve bana katıldığını belli edercesine ''O etkenleri iyi bilirim. Bir süre önce benim de canımı sıktılar, bedelini ödeyip gittiler.'' demişti. Bedelini ödeyip gittiler mi? Fazla rahat bir şekilde söylemişti ve nedensizce bu rahatlığı beni rahatsız etmişti. Yerimde huzursuzca kıpırdandığımda, o da gülmüştü.

Tek kaşımı kaldırıp, ''Komik bir şey mi var?'' dediğimde, ''Benden korktun...'' diye mırıldanmıştı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda, bu tepkim onu şaşırtmış gibiydi.

BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin