les yeux de douleur

1.1K 105 135
                                    

gif koyamadım yüklenmedi bir türlü :(

Alev alev yanan yanaklarım ile birlikte olduğum yere çökmüş ve sert bir tokat atmıştım yanağıma.

Kısa süre içerisinde kendime gelmem, sınıfıma gitmem ve çantamı toplayarak okuldan gitmem gerekiyordu.

Düşe kalka ilerlediğim adı aşk olan o yolun tam ortasına gelmiş gibi görünüyordum ancak bu bana hiç iyi gelmiyordu.

Bir şeyler her zaman içimi kemiriyor ve rahat olmamı engelliyordu.

Parmaklarım sızlayan alt dudağıma ulaştığında usulca etrafında dolandırdım. Bir aptal gibi aynı hataları yapıyor, asla ders almıyordum.

"Sanki birisi seni zorla öpmüş gibi davranmasan mı?" kalın sesi ortama değişik bir hava katarken kafamı kaldırıp gülümseyen suratını süzdüm. Kızların soyunma odasına girecek kadar manyak bir insandı.

Cevap vermek yerine kafamı duvara yasladığımda dizlerimi kendime çekmiştim. Bir türlü atlatamıyordum ve bu beni salak gibi gösteriyordu.

"Çiftler her zaman öpüşürler," dedi yanıma oturup gülümsemesini sürdürürken. "Ve ben seni her zaman öpeceğim çünkü biz bir çiftiz."

Alayla sarsıldı omuzlarım. Onun teklifi henüz yanıt bulabilmiş değildi çünkü aklımı karıştıran bir adam daha vardı.

Lee Taeyong.

Geçmişimi düşündüğümde aklımda sadece bana anlatılan olaylar belirliyordu. 15 yaşımdan öncesi bembeyaz bir sayfaydı benim için ve bunu Taeyong diyene kadar farketmemiştim dâhi.

"Taeyong ile önceden tanışıyor muydunuz?" sorduğum soru ile omuzları gerildiğinde yutkunuş sesi kulaklarıma dolmuştu.

Olumlu anlamda salladı kafasını. "Bir şirket seçmelerinde tanışmıştım." dedi ve hemen ardından ekledi. "Önemli bir insan değil, kafana takmana gerek yok."

"Onu hatırlamam gerektiğini söylüyor, bu çok rahatsız edici." beni umursamadan oturduğu yerden kalktı, hemen arkasında duran yığından havlu aldı ve saçlarımın üzerine bıraktı.

Sorularımdan kaçıyor oluşu istemsizce ona karşı bir duvar örmeye itiyordu beni lâkin şimdilik kendimi dizginleyecektim.

Verdiği havlu ile hızlı bir şekilde saçlarımın suyunu aldığımda bileğimde duran tokayla tepeden bir topuz yaptım ve bozulan kahküllerimi elimle gelişigüzel düzelttim.

Derin bir nefes aldım ve "Gitsem iyi olur," diyerek oturduğum yerden kalktım. "Hiçbir derse giremedim."

"Gitmeden önce beni öpsen?" ciddi ifadesini bozmadan konuşarak aramızda bulunan mesafeyi en aza indirmiş ve kollarının göğsünün altında birleştirmişti.

Karşı gelmeden parmaklarımın ucunda yükselerek yanağına bir öpücük bıraktım ve vereceği tepkiyi beklemeden soyunma odasından çıktım.

İstediği öpücüğün bu şekilde masumca olmadığını biliyordum ancak ona istediğini vermek için fazla erkendi.

Şüphelere sahipken o kadar ileri gitmemeliydim.

Okulun büyük merdivenlerini arkamda bırakıp sınıfımın bulunduğu kata ulaştığımda cebimden telefonumu çıkardım ve tanıdık ismin üzerine tıkladım.

chaeyoung: Beş dakika sonra Milkie'de ol.

Taeyong'a attığım kısa mesajın ardından sınıfıma girmiş, çantamı almış ve meraklı bakışlar eşliğinde oradan ayrılmıştım.

past life ☂ 𝒗𝒓𝒐𝒔𝒆Where stories live. Discover now