where we've been

1.3K 141 203
                                    

İnce yağmur etrafı usul usul ıslatırken elimle buğulanan camı temizledim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İnce yağmur etrafı usul usul ıslatırken elimle buğulanan camı temizledim. Birkaç gün sonra 12. sınıfların mezuniyet töreni ve balosu vardı.

Taehyung büyük ihtimalle üniversitesine yurtdışında devam edecekti fakat sorun burada değildi.

Sorun onunla hiçbir şey yaşayamamış olmamdaydı. Nasıl bir beceriksiz isem yıllardır bir adamı kendime bağlayamamış, onu tabiri caizse cebime atamamıştım.

"Ne düşünüyorsun?" Jungkook'un ince sesi kulaklarıma dolduğunda endişeyle sınıfı süzdüm lâkin bomboştu. Ne zaman boşaldığına dair hiçbir fikrim de yoktu. Bunca zaman yalnız olduğumu farkedememiştim, aptaldım.

"11. sınıfların katına girmen yasak sanıyordum." kollarımı göğsümün hemen altında birleştirdiğimde gülümsemiş ve elini alayla saçlarımda dolaştırmıştı.

"O aptal Taehyung'un koyduğu kurallar umrumda değil," dedi ve ben elini itmeden hemen önce ekledi. "Seni görmek istedim ve buraya geldim. Ne yapacak? Beni mi dövecek?"

"Bittiğimizi anlamakta zorlanıyor musun? Kafan basmıyor mu?" sinirim ses tonumu sararken oturduğum yerden kalktım ve sıranın üzerinde duran kitaplarımı çantama yerleştirdim.

Okulun bitmesine bir ders daha vardı fakat hocaların zırvalamalarını çekecek havamda değildim ve bir an önce evime gidip uyumak istiyordum.

"Bunu bitiren tek kişi sensin Chaeyoung. Unuttun mu? Seni sevmeyen bir adam için seni köpekler gibi seveni terkettin. Şimdi de mutlu olacağım diye bekliyorsun ama asla olamayacaksın."

"Bir bok bildiğin yok, konuşuyorsun." beklemediğim bir anda arkasında Taehyung belirdiğinde yutkunmakla yetinmiştim. "Bari çeneni tut da adam sanalım."

Bir cevap almayı beklemeden yanıma gelip elimden tuttuğunda gözlerimin ucu ile süzmüştüm.

Siyah pantolonu, beyaz okul gömleği, onun üzerine giydiği deri ceketi ile oldukça yakışıklı duruyordu fakat dağınık saçları geceden kaldığını kanıtlar nitelikteydi.

"Tutayım değil mi?" Jungkook birkaç adım geriye gittiğinde histerik bir kahkaha atmıştı. "Tutayım da sırların ortaya çıkmasın, bu hiçbir şeyden haberi olmayan ana kızımız senden kaçmasın değil mi Kim Şerefsiz Taehyung?"

"Cesaretin gözlerimi yaşartıyor Jeon," giderek ortamda bulunan gerilim artıyordu. ve ben idareden yeni bir ceza almaktan ölesiye korkuyordum. "Ama unutma, sinirlenirsem Chaeyoung ile çıkıyorken nasıl onu özel matematik öğretmeninle aldattığını anlatırım. Aish, anlatmış kadar oldum değil mi?"

"Sen bunu nereden biliyorsun?" boş bir yumruk havada sallandığında onlara karışmak yerine Taehyung'un arkasından çıktım ve kenara geçtim.

"Benimde yatağıma uğradı diyelim." ayaklarım istemsizce duraksadığında kafamı ona çevirdim.

Jungkook'un beni aldatmış olması zerre kadar umrumda değildi fakat onun bir başkası ile yattığını duymak beni her şeyden daha çok yaralıyordu.

Bilmiyordu.

Hiçbir zaman da bilemeyecekti.

Beni korumak için sarfettiği onca kelimenin arkasından gelen basit bir cümle, incinmemden korktuğu cümlelerden daha sert vuruyordu.

"Neden apar topar buraya geldik?" çantamım ağırlığını hafifletmek adına parmaklarımı askısına geçirmiş ve son merdivenin basamaklarını da hızlı bir şekilde tırmanmıştık.

Taehyung'a gelen acil bir telefon bizi buraya, onun evine kadar getirmişti.

Ne olduğunu ya da ne olacağını bilmiyordum fakat annesi ile alakalı olabileceğini düşündüğümden buraya kadar peşinden gelmiştim.

Onu, çıkarları doğrultusunda kovalamayan tek kadın annesinden sonra ben olabilirdim. Bu yüzden şu an ondan nefret ediyor olsam bile -ki bu genelde bir saat anca sürüyordu- yalnız bırakmazdım.

Tıpkı onun beni karanlık gecelerimde yalnız bırakmadığı gibi.

Evin demir kapısını seri bir şekilde açıp içeriye adımladığında yüzünde bulunan endişeyi en derinimden hissedebilmiştim.

"Anne?" titreyen sesi boş koridorda yankılandığında gözlerimi harabeye dönmüş evde gezdirdim.

Önünden geçerken dokunmaya dâhi çekindiğim çiçek dolu vazolar, koridoru boylu boyunca kaplayan cam ayna ve çeşitli eşyalar binbir parçaya ayrılmış, yerle bir olmuşlardı.

Bunları kimin yaptığı bariz ortadaydı fakat aklımdan geçirmeye bile korkuyorken dudaklarımı aralayıp ona soramazdım.

"Chaeyoung!" fısıltı ile çıkan bir ses kulaklarıma ulaştığında Taehyung'un peşinden gitmeyi bırakıp geri döndüm ve solda kalan mutfağa girdim.

"Hay siktir!" yolu boylu boyunca kaplayan cam parçalarını ayakkabımla iterek ilerlerken beklemediğim bir anda yeri kayganlaştıran kan yüzünden yere kapaklanmış ve orta boyutta bir cam parçasının koluma saplanmasına neden olmuştum.

"İyi misiniz?" acı ile sızlanarak olduğum yerden kalktım ve yerde oturan kadının yanına ilerledim.

Tek bir yarası dâhi yoktu fakat elleri kan ile kaplıydı.

"Taehyung'u götür buradan Chaeyoung." yüzüme bakmadan konuştuğunda yanağından akan yaşları sildim.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Bir zamanlar çekindiğim için yanına bile adım atamadığım bir kadını teselli etmek çok zordu.

"Bilerek yapmadım," bacaklarını kendine çekti ve saçlarını ellerinin arasına aldı. "Öldürecekti. Taehyung'u öldürecekti."

"Taehyung!" olduğum yerde doğrulup içeride dolanan adama seslendiğimde endişe etmemesi için cam saplanan kolumu arkama sakladım.

Canım deli gibi yanıyordu fakat dayanabilirdim.

Uzun dakikalar boyunca içeriden bir ses gelmediğinde Bayan Kim'in iyi olduğuna emin olup mutfaktan ayrılmış ve salona ilerlemiştim.

"Taehyung, annen mutfakta. Sanırım biri ile kavga et-" kelimeler, salonun ortasında boylu boyunca kanlar içerisinde uzanan bir beden görmemle birlikte boğazıma dizilmişti.

İşte bu, genç yaşımızda altından kalkamayacağımız ilk yüktü.

Bİ SORUNUMUZ VAR ARKADAŞLAR

PAST LİFE'IN SÖZLERİ BİTTİ NAPICAM BEN BAŞLIĞA NE YAZICAM...

neyse biraz hapiste çürüsün taehyungumuz anasının yerine bb







past life ☂ 𝒗𝒓𝒐𝒔𝒆Where stories live. Discover now