Hazırlık~

1.2K 95 21
                                    


Orion saraydan ayrıldığından beri ona karşı olan suikast oranı değişmemesine rağmen her birinin işi görülmüştü. Suikastçı loncasından gelen suikastçiler ve özel suikastçilerin arkasındaki kişiler, Dean ve grubu olan gölge şövalyeler tarafından bastırılmış ve yok edilmişti.

Adrian, koltukta otururken havaya derin bir nefes bırakmıştı. Mutsuzdu, hemde çok. Sevimli ve zeki küçük kızı ondan uzaktaydı. Hemde 1 saatlik bir uzaklıktaydı. Hepsi yetmezmiş gibi sırf dikkatleri küçük kızının üstüne çekmemek için onu normal bir şekilde de göremiyordu. Tek yapabildiği geceleri sinsice saraydan çıkıp, bir kaç saat onu gözlemek ve ardından saraya geri dönebilmekti.

Kırmızı gözler ülkede nadir olmasaydı onu hala yanında tutabilirdi. Ne yazık ki gözlerinin bu hali ve kendi konumu işleri karmaşıklaştırıyordu. Konumu yüzünden zorla birşeyleri kabul ettirse bile ileride bu yaptığı çocuğunun hayatını daha da zorlaştırmaktan başka bir işe yaramazdı.

Tek çocuğu Orion olmamasına rağmen, 49 tane çocuğu arasında ilk karşısına çıkan ve onu etkilemeyi başaran tek çocuğuydu. Bu da onu değerlerine göre daha özel yapmıştı. Özellikle Orion gittiğinden beri çocukları arasında öne çıkan kimsenin olmaması tam bir hayal kırıklığıydı. Şimdiye kadar 10 yaşına girmiş olanlar bile ortalıkta gözükmüyordu. Ancak okula girmeden önce bir kaç çocuğu selamlamak için gelmişti. Sanki babalarıyla karşılaşmaktan kaçınıyor gibiydiler. Adrian şimdiye kadar kızlarının ne düşündüğünü anlayabilmiş değildi. Özellikle de Orion'un.

Orion saraydan ayrıldığından beri tüm sinirini gelen suikastçilere ve ardındaki hadsizlere yöneltmişti. Bu dönemde uzun zamandır kaybettiği ivmesini geri kazanmış ve sonunda seviye atlayabilmişti. Şimdiki gücü yeryüzü kaynak aleminin 5. seviyesindeydi.

Bulundukları kıta içerisinde ortalamanın üzerinde bir güce sahipti. Kendi yaşıtları arasında ise zirvede denebilirdi. Yatkınlığa bağlı olarak her canlı için seviye atlamak başta oldukça kolaydır. Yaş ilerledikçe bu hızda zamanla azalıyor ve belli bir süre sonra ise tamamen duruyordu.

Şimdiki gücünü düşünen Adrian kendisini bir parça hüzünlü hissetti. Gücü vardı var olmasına da kızıyla arasındaki uçuruma köprü olamıyordu. Özellikle kızını bu kadar çok çabalarken gördüğünde. Küçücük boyuyla şimdiden etrafta tırpan sallamayı öğreniyordu. Belkide seviye atlayamadığı için arayı böyle kapatmaya çalışıyordu. Her ne kadar nedeninden emin olamasa ve bundan hiç memnun değilken bile yapmak istediği şeylere de engel olmak istemiyordu. Garipti. Belki de insanın kendi çocuğuna sahip olması böyle bir duyguydu.

_________________

"Prenses Orion!"

Kulağımın zarını patlatmakla tehtit eden Martha'yı görmezden gelerek dolaptan yatağın üzerine koyduğum kıyafetlerin yetip yetmeyeceğini düşünmeye odaklandım. En az 1 ay bu kıyafetlerle idare etmeliydim, bu yüzden yanıma ne kadar alacağım çok önemliydi.

"Martha, yerin kulağı vardır. Bana 'Leydim' de."

"Bu... Siz niye bu kadar dikkafalısınız anlayamıyorum. Ancak kararınızı yeniden düşünmenizi istiyorum."

Bugünlerde Martha yavru köpek bakışlarına çalışıyordu galiba. Ya da sadece beni korkutmaya çalışıyordu. Eğer ikincisini deniyorsa -ki bu imkansız- başarılı olması mümkün değildi. Muhtemelen ilki doğru. Lütfen biri Martha'ya felç olmuş yılan gibi olan bakışlarını kesmesini söylesin! Fakat bunu söyleyen ben olmayacaktım. Ben söyleseydim kesin üzülürdü. O yüzden saldım çayıra, kim tutarsa artık.

"Estağfirullah Martha. Ne dikkafalılığı? Hem biliyorsun emek yoksa yemekte yok. Gidip biraz hazırlık yapmalıyım. Ayrıca neden bu kadar abarttığını anlayamıyorum. Yanlız gitmiyorum ya, yanımda 5 kişi daha olacak."

Çılgın PrensesDonde viven las historias. Descúbrelo ahora