Double Date

357 36 205
                                    

Yemeğimizi bitirmiştik ve ilk defa midem bulanmamıştı. Garson masadaki tabakları aldıktan sonra Dean'e eğildim.

"Beni bu hoş restorana getirmen büyük incelik. Gerçekten romantik bir erkek arkadaşsın."

"İlk defa birinin erkek arkadaşıyım, beni bu hale getiren sensin."

Bu güzel sözlerinden sonra onu incelemeye başladım. Bu hale nasıl geldiğimizi merak ediyordum. Yersiz flörtler bizi bir ilişkiye taşımıştı.

"Hey, neden öyle bakıyorsun? Yoksa beni çıplak mı hayal ediyorsun?"

Arsızca gülümsedi. Romantikliğin sürekli olmasını beklemiyordum, çünkü o Dean'di. Ona ayak uydurmaya karar verdim.

"Doğru bildin. Bugün korkup kaçmasaydın daha önce gördüğüm bir şeyi hayal ediyor olacaktım. Ama şimdi sadece tahmin ediyorum."

İçkisinden bir yudum alıp omuz silkti.

"Korkmak mı? Onunla tanışınca düşüp bayılmaman için yaptım."

Kısa bir kahkaha attım. Serçe parmağımı kaldırdığım zaman o da güldü ve kafasını iki yana salladı.

"Yatağında benden merhamet dileneceksin, ama çok geç olacak Novak."

Gülen yüzüm bir anda solmuştu.

"Ne için merhamet dileneceğim?"

Gözlerini kaçırdı. Düşünür gibi yaptı ve gözlerini tekrar bana çevirdi.

"Bel altı şakalar yaparken bir anda böyle bir soru sorulmaz doktor. Beni utandırıyorsun."

Güldüm. Utanması çok tatlı bir detaydı. Ama bunu itiraf etmesi çok daha sevimliydi.

"Afedersin, kendimi ifade edemedim. Daha önce bir erkekle birlikte olmadığını söylemiştin, değil mi?"

Kafasını olumlu anlamda salladı.

"Yani benimle yaşayacağın ilişkinin de bir kadınla geçirdiğin zamanlara benzer olacağını düşünüyorsun."

Yutkunma sesini duymuştum.

"N...ne? Başka... Başka nasıl olabilir ki?"

Bu ihtimali hiç düşünmediği belliydi. Bir gay olsam da kadınlarla olan birlikteliklerim erkeklere oranla daha fazlaydı. Erkeklerle fazlasıyla sarhoşken tek gecelik bar maceraları yaşıyordum. Ama bu az oranda dahi hiçbir zaman altta olmamıştım.

"Sanırım bunu hayal gücüne bırakacağım."

Alnındaki boncuk terleri gördüğümde onu zihninin içinde bu ihtimalle baş başa bıraktığımı fark etmiştim. O esnada Dean'in arkasındaki kapıya gözüm kaydı. Restorana giren çift ve yanlarındaki kadın, yakın iki arkadaşımdı. Beni görmemelerini umarak Dean'i önümde kalkan olarak kullandım.

"Cass, çok karmaşık sinyaller veriyorsun."

Dean kafası karışmış bir şekilde bunu söylediği zaman arkadaşlarımdan kaçmak için biraz eğildim.

"Aslında çok net olduğumu sanıyorum. Seni seviyorum, ama bazı şeyleri konuşmamız gerekiyor."

Dudağını dışarı sarkıttı. Görüntüsü fazlasıyla gergindi.

"Yani... bilirsin... Bir şeyler yaşamak zorunda olduğumuza şartlanmamalıyız. Seni bu yüzden sevmediğim çok açık."

Söylediği şey çok tatlıydı. Beni bu yüzden sevmediğini biliyordum, çünkü bir tecrübesi yoktu. Ne yaşayacağı hakkında bir fikri yoktu ve korkması çok normaldi.

Unprofessional Love | DestielWhere stories live. Discover now