Unprofessional Love | Destiel

Love Me Like You Do

🎶bölüm şarkısı🎶
Ellie Goulding - Love Me Like You Do

"Sen gündüzsün, gecesin.

Sen kanımın rengisin.

Hem tedavisin, hem hastalıksın.

Sen dokunmak istediğim tek şeysin.

Asla bilemedim bunun bu kadar manidar olacağını.

Sen korkusun, umrumda değil.

Çünkü hiç bu kadar kendimden geçmemiştim.

Sevdiğin gibi sev beni,

Dokunduğun gibi dokun bana.

Neyi bekliyorsun?

× × × × ×

Kapının çalınmasıyla kalçamla Dean'e hafifçe vurdum ve benden uzaklaşmasını sağladım. Bir anda kapı açılınca o tarafa döndüm.

"Bay Novak, tamamen aklımdan çıkmış. Bu çiçek bugün size geldi."

Sekreterim elinde koca bir demeti tutarken içeri gelmek için müsade bekliyordu. Ona olan durumu açıklamak için bir bahane uydurmalıydım. Boğazımı temizledim ve Dean'e döndüm.

"Dean, bozuk kilide baktığın için teşekkür ederim. David, çiçekleri masama bırakabilirsin."

Gülümseyerek masaya bıraktı. Dean'e mahçupca baktı.

"Erkek arkadaşınıza yaptığınız sürprizi bozduysam özür dilerim. Burada yeniyim, çiçekler son dakika aklıma geldi."

Dean ona doğru gülümserken araya girmekten vazgeçtim.

"Sorun değil David. Asıl sürprizi sona saklamıştım."

David gülerek iyi akşamlar diledi ve odamı terk etti. Kaşlarımı kaldırıp Dean'e baktım.

"Erkek arkadaş?"

Dean benim tarafımdan uzaklaşarak danışanların durduğu tarafa yöneldi.

"Bu kadar yakışıklı bir adama boşta olduğunu söyleyemezdim."

İstemsizce gülümsedim. Beni kıskanıyordu ve kendini erkek arkadaşım olarak tanıtmıştı.

"Çiçekleri sen mi gönderdin?"

Demete doğru baktım. Bu defa bütün güller mor renkteydi.

"Hayır. Ve bu mesele canımı sıkmaya başladı."

Demete yöneldi ve bir not aradı.

"Hayır Dean, içindeki notta bir şey yazmı..."

Elindeki notu açıp bana doğru salladı. Tamam, bu bir ilkti. Daha önce hiç nota uzun bir şey yazılmamıştı. Kağıdı açıp kaşlarını çatarak okumaya başladı. Okuduktan sonra gözlerini devirdi ve kağıdı buruşturup rastgele bir yere fırlattı.

"Ne yazıyor?"

Kaşlarını kaldırarak bana sinirli bir bakış attı.

"Çok mu merak ettin?"

Gülümsedim.

"Evet ettim. Ama düşündüğün şekilde değil."

"Bugüne kadar yazdığı notları sakladın mı?"