İngilizcede en sık karşılaşılan deyimler ve anlamları

143 159 0
                                    

İngilizcede en sık karşılaşılan deyimler ve anlamları
1)A hard nut to crack - (çetin ceviz) baş etmesi zor kimse/iş için kullanılır.
2)A perfect storm - (mükemmel fırtına) olabilecek en kötü durum anlamında kullanılır.
3)A piece of cake - (çocuk oyuncağı) 'kolay lokma' bir işin kolay olduğunu ifade eder.
It is a piece of cake for me - Benim için çocuk oyuncağı
It is a piece of cake! - çok kolay
4)A storm in a teacup - küçük bir sorunu abartmak, büyütmek. Endişelendirecek kadar büyük bir durum/olay olmadığını belirtmek için kullanılır.
5)Actions speak louder than words - (eylemler, sözden daha yüksek sesle konuşur) lafa değil icraata bak
6)Barking up the wrong tree - (çözüm için yanlış yere bakmak, yanılgıya düşmek) 'yanlış ağaca havlamak' çareyi yanlış yerlerde aramayı ifade eder.
7)Better late than never - geç olsun güç olmasın anlamındadır.
8)Between a rock and a hard place - (iki arada bir derede kalmak) ikilemde kalmak.
9)Born with a silver spoon in one's mouth - (ağzında gümüş kaşıkla doğmak) doğuştan zengin, varlıklı, şanslı olmak.
10)Break the ice - (havayı yumuşatmak) Aradaki buzları eritmek, yok etmek anlamındadır.
11)Burn bridges - (köprüleri yıkmak) 'iki kişi arasındaki bağın kopması' geri dönülemeyecek bir noktaya gelmek anlamındadır.
12)Calm before the storm - fırtına öncesi sessizlik
13)Chasing rainbows - (hayal peşinde koşmak) olmayacak işleri kovalamak, gerçekleşmesi zor olaylar için uğraşmak.
14)Come rain or come shine - (ne olursa olsun) yaz kış demeden anlamında da kullanılır.
15)Cool as a cucumber - sakin ve soğukkanlı olmak
16)Costs an arm and a leg - pahalıya mal olmak
17)Cut the mustard - iyi iş çıkarmak, başarmak
18)Cut to the chase - (sadede gelmek) konuşmayı kısa kesmek, lafı dolandırmamak, asıl anlatılmak isteneni bir an önce anlatmak.
Cut to the chase!-sadede gel!
Let's just cut to the chase - lafı gevelemeye gerek yok
Can we just cut to the chase here? - sadede gelsek nasıl olur?
19)Beat a dead horse - boşa kürek çekmek, boşa uğraşmak
20)Eat like a bird - (kuş kadar yemek) kuş gibi az yemek anlamındadır.
21)Elephant in the room - (gün gibi ortada) 'odadaki fil' olarak tercüme edilse de, 'görmezden gelinip hakkında konuşulmayan aşikar bir sorun' anlamına gelir. Herkesin bildiği ama kimsenin konuşmadığı görmezden gelinen bir konu için kullanılır.
Let's address the elephant in the room - şu bariz gerçeği bir ele alalım
22)Every cloud has a silver lining - her işte bir hayır vardır
23)Fit as a fiddle - sağlam, sağlıklı olmak, turp gibi sağlam olmak.
24)Get a second wind - soluklanmak, dinlenip enerjisini tekrar toplamak
25)Give a run for one's money - (kök söktürmek) iyi mücadele etmek, kazanmak için elinden gelenin en iyisini yapmak.

English with FiWhere stories live. Discover now