Buluşmak -Final-

1.7K 162 135
                                    

Beğenin lütfen 😽

2 gün sonra:

"Yani diyorsunuz ki; sen ve Hisoka küçükken tanışmıştınız. Ama sen onun Hisoka olduğunu bilmiyordun, Hisoka'da hafızasını kaybetmiş."

"Aynen öyle! Hep bu aptal Hisoka yüzünden!"

"Bebeğim ben ne yaptım?! Sanki bilerek hafızamı kaybetmişim gibi konuşmasana!"

Gon eli çenesinde bize bakmaya başladı, "Yani siz... Şu an sevgili misiniz?"

İçtiğim su boğazıma kaçtı, öksürerek suyu püskürtürken Hisoka'da sırtıma vuruyordu.

"Evet."

Kaşlarımı çattım, "Yo, ben değilim."

Gülmeye başladı, "Aris sadece utanıyor, sevgiliyiz."

"Uzatma."

Hisoka, daha da gülerek kolunu omzuma attı, "Gördünüz mü? Kabul etti!"

Killua gülmemek için dudaklarını sıktı,
" 'Uzatma' dedi ama sen bilirsin..."

2 hafta sonra:

Tamah adasını bitirmiş ve oyundan çıkmıştık. Gon hâlâ babasını arıyordu ama zaten haftaya yeni başkan seçmek için avcı meclisine gidecektik ve Ging'de orada olacaktı.

Kendime kahve yaparken Hisoka arkamdan gelerek bana sarıldı, "Ben de istiyorum."

"Kendin yap."

"Bebeğim, lütfen."

Derin bir nefes vererek doldurduğum kahveyi ona verdim, "Al, bunu iç."

Kendime yeni kahve yaparak birlikte salona gittik.

"Gon'a Ging'i mecliste göreceğini söylemedin mi?"

"Hayır, yakında söylerim."

"1 hafta kaldı zaten."

"1 hafta gayet uzun."

2 gün sonra:

"Gon."

Gon televizyondan kafasını bana çevirdi, "Efendim, Aris?"

"Şey diyecektim..."

"Ney?"

Hisoka birden lafa daldı, "Aris, babanı tanıyor. Onunla görüştü de."

Sinirle Hisoka'nın suratına yastık attım, "HEY! BEN SÖYLEYECEKTİM!"

Gon şaşırmış şekilde bana bakıyordu. "Ne? Gerçek mi?"

"Üzgünüm, sana önceden söylememiştim."

Gon, birkaç dakika sessiz kaldı ve gülerek başını salladı, "Sorun değil! Senin de söylememek için sebeplerin vardır!"

~~~~~~~~~~~~~~~

Hepimiz televizyon izlerken aklıma gelen şey ile Gon'a döndüm. "Babanı haftaya mecliste göreceksin."

"NEEE?!"

"Üzgünüm! Bunu da söylemeyi unuttum!"

5 gün sonra:

Hepimiz meclise girmiştik. Gon ve Killua avcıların arasında Ging'i ararken, ben ise Hisoka ile en arkada duruyordum.

"Bebeğim."

"Hm?"

"Taşınalım."

Ona döndüm, "Ne alaka şimdi?"

"Ev küçük."

"Küçük dediğin ev 2 katlı Hisoka."

"Tamam, 4 katlı eve taşınalım."

"4 katlı evde kim yatacak?"

"Biz."

Söylediği şeylerle gülmeye başladım, "Salak mısın? 2 kişi, 4 katlı evde ne yapacağız?"

"Tamam, 20 çocuk yapa-"

Bir anda yüzüne tokat attım, şok içinde yanağını tuttu. "Şimdi ne yaptım?!"

"Senin çocuklarını taşımayacağım, en azından şu anlık."

"Neden?!"

"Neden mi?" Kahkaha attım ve avucumu açtım. Her söylediğim şeyde bir parmağımı kaldırdım. "Psikopatsın, birçok düşmanın var, güç hastasısın, her an ölme imkanın var, Tanrı bilir çocuklar doğduktan 2 hafta sonra saçlarını pembe ve mora boyarsın."

"Ee evet boyarım?"

Tam bir şey diyecekken uzaktan Gon'un bağırışını duydum. "GİNG!"

İkimiz de aynı anda kafamızı sesin geldiği yöne çevirmiştik. Gon, Ging'in önünde gülerek onunla bir şeyler konuşuyordu.

Gülümsedim, "Babasını gördü, sonunda."

Hisoka eğilerek kulağıma fısıldadı, "Çocuklarımız da babasını görsün bence-"

"HİSOKA! SİKTİR GİT!"

Salondaki herkesin bize dönmesi ile Hisoka'yı yakasından tuttum ve poposuna tekme ata ata salondan çıktım.

Kitap bitti, şu ana kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Başka bir kitapta görüşmek üzere 😽

Hisoka x Reader (HxH x Reader)Where stories live. Discover now