12

12 3 0
                                    

(Seni çok seviyorum💜 Choi Hyunsuk💞)

Bir süre sessiz kaldık. O da konuşmuyordu. Sessiz sessiz ağlıyordu. Ben de yeri izliyor, parmaklarımla oynuyordum. Bu sessizlik içimdeki huzursuzluğu büyütüyordu.

-Bu şirket en büyük şirketlerden. Her zaman böyleydi. Buraya girmek en büyük hayalimdi. Hala burada durabiliyor olmak büyük bir nimet. Ve burada daha fazla kalmak istiyorsam babanın sözünü dinlemem gerek. Babanın koyduğu yasakları çiğnememem gerek. Bu yüzden senin kalbini kabul edemem ya da senin kadar rahat hareket edemem. Ve milyonların önünde konser bile versem...senin kadar yüksek bir özgüvene sahip olamam. Çünkü benim konserde yapacağım her hareket öncesinden babanın çalışanları tarafından belirleniyor. Şirkette bizim altımızda olan tek bir kademe bile yok. Stajyerler daha ünlü olmadığı için rahat hareket ediyor. Çalışanlar bizim her hareketimizi belirliyor. Hademelerin temizlik yaptığı katlara bile temizlik bitmeden gitmemiz yasak. Benim gibi burayı hayal edip hayalini kuran bir sürü kişi var. Bir idol fanlarını neden sever biliyor musun? Onu değerli hissettirdiği için. Çünkü dünya starı kadar satış yapsan da çok popüler olsan da fanlar seni sevip sözünü dinlemedikçe, işe yarayan bir beyaz eşya gibi hissediyorsun. Bu buzdolabı gibi. Çok pahalı bir marka ve çok satıyor. Ama ben fişini çektiğim zaman...hiç bir işlevi kalmıyor. Bizi buzdolabından ayıran şey fanlarımız. Bu yüzden onları seviyoruz. Sen de beni seviyorsun değil mi? Ve beni sevdiğin için üzmek istemiyorsun. Ben de onları üzecek ve şaşırtacak şeylerden kaçınmak istiyorum. Ek olarak babandan da korkuyorum. Dürüst olmalıyım. Dedim. Tüm konuşmam boyunca beni dinlemişti. Yere bakarak beni dinlemişti. Ağlaması bitmişti ama göz yaşlarını silmemişti. Şimdi daha rahat hissediyordum. Bana baktı benim ona baktığım gibi.

-Babam bana tokat attı. 2 gün sonra Amerika'ya geri dönecem. Dedi ve sustu. Beni dinlememişti. Ama şu am önemli olan bu değil. İlk söylediği cümleydi.

-Baban sana tokat mı attı? Dedim gülümsedi. Sol yanağına parmağını bamdı.

-Buraya. Sertleşmiş gibi hissediyorum. Belki de şişmiştir. Dedi. Hala gülümsüyordu. Tüm iyi hissim buhar olup kaybolmuştu. Sanki kendi başımı kurtarmış da onunkini yakmış gibi hissediyordum. Bir şey diyemeden baktım ona. Gülümsedi.

-Bir şey diyemiyorsun değil mi? Şaşırdın. Yang Hyunsuk yapmaz çünkü öyle şeyler. Babam...babamdan ilk tokadımı şimdi aldım. 19 yaşında genç bir kızken. Dedi. Başını sallaya sallaya çevirirken gülümsemesini silmiyordu. Sonra tekrar bana baktı. Kaşlarını havaya kaldırdı.

-Senin adın kirlenecek diye korktun değil mi? Gurur önemli tabi. Ben de 19 yaşında genç bir kız olarak babamdan tokat yerken gururum incinmişti. Gurur önemli tabi. Dedi. Pd-nim'i öldürmek istemiştim. Göğsüme bir öküz oturmuştu. Gerçekten yanağında bir kızarıklık vardı. Önüne dönmüştü. Dudağını biraz dişledi ve bir kaç damla göz yaşı düştü. Sonra burnunu içine çekip tekrar bana baktı.

-Biliyor musun? Bence aşıkken değil de...şimdi yaşımızı konuşmak daha mantıklı. Değil mi? Bir idolsün. Tokat yemek ağrına gitmez mi? Stajyerken tokat yesen daha az acıtırdı. Değil mi? Ben de YG'nin varisi olarak tokat yerken canım acımıştı. 1 saat kadar önce. Dedi. Sinirlerim yine tepeme çıkmıştı. İş çığrından çıkmıştı ve bizi buraya getiren o öpücüğü unutmuştum. Şimdi de öpseydi...tokat yemeyi hak etmiyordu. Hele ki bir kız olarak böyle şiddetli bir tokadı. Hele ki tekrar uzaklaştırma cezasının üstüne. Ayağa kalktım.

-Woaaah! Choi Hyunsuk! Nereye? Kaçıyor musun? Yine? Dediğinde kapının önünde durup ona doğru döndüm.

-Buz getireceğim. Yanağın için. Buradan başka bir yere gitme. Kimse girmesin diye kapıyı kilitleyeceğim. Dedim. Sonra çıkıp kapıyı kilitledim. Pd-nim'in odasına gittim. Kapıyı çalmadan içeri girip kapıyı çarpıp karşısına geçtim.

DIFFERENT TRADITIONWhere stories live. Discover now