9

18 4 7
                                    

(Bu bölümü biterse salarım. Bitmezse yarın iki bölüm. Kalb❤)

O böyle söyleyince susmuş, öylece kalmıştım. Sonra güldü. Başımı okşayıp cebinden flaşımı çıkarıp avucunun içinde bana uzattı. Flaşı elinden aldım. Gidip koltuğuma oturdu. Arkamı dönüp koltukta oturan ona baktım. Sonra elimdeki flaşa baktım. Flaşı avucumun merkezine konumlandırıp elimi yumdum ve gidip yanına oturdum. Yere bakıp tek kelime bile etmiyordu. Bazen kucağındaki Chilli'nin kulakları ile oynuyordu. Ben de flaşı baş ve işaret parmağımla tutmuş döndürüyordum. Bir an gözüm ona kaydı. Başındaki çıtçıtlı tokayı çıkarıp Chilli'nin kulağına taktı. Yandan yandan sırıttım. Sonra flaşı izlemeye devam ettim. Kafamdan iş ile ilgili, aşk ile ilgili, Yoojin ile ilgili, annem babam kardeşim ile ilgili...bir sürü düşünce geçiyordu. Omzuma aniden bir şey düştü. Ufaktan irkilip omzuma baktım. Yoojin uykuya dalmıştı. Biraz onu izledim. Sonra ben de başımı geriye atıp gözlerimi kapattım. Uykuya dalacakken aklıma gelen son şey kapının kilitli olmamasıydı. Yoojin de koluma dolanmıştı. Biri girip bizi böyle görse muhtemelen çıktığımızı düşünecekti ama açıkçası bir anlığına bunu umursayacak gücü kendimde bulamamıştım.

Gözlerimi geri açtığımda kendimi sanki sadece 10 dakika uyumuş gibi hissettim. Saate baktım. Gerçekten de 12 dakika tek uyumuştum. Sonra kalktım ve Yoojin'in uzanmasına yardım ettim. Fazla geçmemişti ki Yoojin de uyanıp eve geçeceğini söyledi. Onu uğurladıktan sonra ben de biraz çalıştım ve şirkette kalan işlerimi hallettim. Sonra stüdyoma geri girip şarjdaki telefonumu çıkardım. Eve gidecektim. Koltuğa yüzüstü düşen Chilli'yi gördüm. Onu kaldırıp düzelttim. Sonra başka bir eksik kusur falan var mı diye bakındım. Bakınırken Chilli'nin kafasındaki toka dikkatimi çekti. Gidip Chilli'yi taşıdım. Bakıştık biraz. Hep chilli'yi kucağına alıyordu. Sanırım çok seviyordu. Aklıma gelen şeyle Chilli'yi alıp şirketten ayrıldım. Sonra üyelerin olduğu arabanın yanına gittim. Şoför camı indirdi. Arabanın içinde olan herkese seslendim.

-Siz gidin. Benim biraz işim var. Yemeğe beklemeyin beni. Ben biraz geç gelebilirim. Dedim. Arabanın içinden kafamı çıkardım ve taksi durağına gittim. Taksiciye Yoojin'in evini anlattım ve oraya gittik. Ücreti ödeyip arabadan çıktım. Gidip kapıyı çaldım. Yoojin gelip kapıyı açtığında elinde makas ve kurşun kalem, boynunda da mezura vardı.

-Hyunsuk-ah! Ne yapıyorsun?

-İşin mi vardı?

-Taslak deniyordum.

-Yani arkadaş gecesi yapabilir öyle mi?

-Evet. Olur. Geç içeri.

-Ama ben çok açım.

-Şanslısın. Az önce pizza sipariş ettim. Gelir şimdi.

-Tamam. Dedim ve içeri girdim. Kapıyı kapatıp bana baktı.

-Chilli'yi de getirmişsin.

-Aaa şey...evet. Chilli ile oynuyordum hep. Bugün ona tokanı da verdin. Sevdiğini düşündüm. Chilli sana kalabilir.

-O zaman imzalı istiyorum.

-Peki. Kalem alayım. Dedim ve güldüm. O da güldü. Ben gidip içeri oturduktan sonra o da boynundaki ve elindekileri bırakmış sadece siyah kalın başlı keçeli kalemle gelmişti. Biraz zorlanarak Chilli'nin koluna imzamı atıp ona uzattım. Benden alıp odasına koymak üzere gitti. O gittiğinde kapı çalmıştı. Kalkıp açtım. Pd-nim ve pizzacı gelmişti. Biraz donup kaldım. Pizzacının umrunda değildi. Pos cihazını hazırlıyordu.

-Kim gelmiş? Diye koşarak yanıma geldi Yoojin. Babasını ve kuryeyi görünce o da şaşkınlıkla kaldı öylece.

-Pizza mı sipariş etmiştiniz?

DIFFERENT TRADITIONWhere stories live. Discover now