belki şehre bir film gelir; iklim değişir, akdeniz olur, gülümse.

15.1K 1.5K 938
                                    

bakın bu gerçek bir geçiş bölümü..

bölüm sonunda bazı şeyler hakkında konuşacağım lüütfen pasajları atlamayın olur mu? 💚

sabaha kadar uyumamıştım. gözümü kırpamıyordum bile inanın bana. tek tük yapabildiğim şeyler taehyung'un yanında uzanıp tavanı ve kristallerle süslü avizeyi izlemek, balkona çıkıp sigara içmek ve yeniden yatağa dönmekti. bunların arasında kesinlikle uyumak yoktu. kalça aramda hissettiğim varla yok arası sızı, boynumda ve göğsümdeki morlukların her dokunduğumda varlıklarını hissetmemi sağlayan yanışıyla geceyi devirdim yalnızca. taehyung inanılmaz huzurluca uyudu. yanında kıvranan benliğimden habersizdi hâliyle.

kalbim saniyede binlerce kez çarpıyormuş gibi hissettirirken ben, hızla inip kalkan göğsüme avcumu yerleştirmiş yalnızca düşünüyordum. birçok şey geçiyordu aklımdan yine. eskiden olduğu gibi zihnim rasyonelliğini kaybetmiş, aklımdakileri sıraya dizip buna uyarak düşünemez olmuştum adeta. bu yüzden karman çormandım zaten. kontrollü düşünmeyi başarabildiğim anlarda oldukça sağlıklı bir insan olurken, kendimi kaybettiğim böyle zamanlarda kafamı koparıp atasım geliyor, kahrediyordum kendime.

hayatım boyunca gelebileceğimi asla hayal etmediğim bir noktadaydım ben. kim taehyung'un koynunda, yanında, yatağında ve dün gece de bacaklarının arasındaydım. uyumayışımın nedeni de buydu aslında. kendimi uçuk bir rüyada cayır cayır yanıyormuş gibi hissediyordum ve bilincim kapanırsa her şey başa döner, işler sarpa sarar diye korkuyordum. o mahallenin dışında geçirdiğimiz hiçbir saniyeyi çar çur etmek istemiyordum işte. korkuyordum ben. bunu da yeni yeni fark etmiştim. yok olduğunu sandığım bir histi zira. en son taehyung freni tutmayan bir araç gibi, yolun başında dikilen bedenime çarptığında ve benim kaderim o an yeniden yazılmaya başlandığında hissetmiştim bu tarz korkuyu. dönüp dolaşıp bulmuştu beni işte.

taehyung'a aşıktım ben. bunu temelli idrak edeli çok olmamıştı. kafamın içerisine yerleştirdiği düşüncelerini; karnımda çırpınan taehyung'un kelebeklerini kabul ettiğim günden bu yana oldukça mutluydum ben. iki yüzlü yaşadığım hayatımda ilk kez orta yolu bulduğumu, kendimle barıştığımı hissediyordum. kötü yönlerimi törpülediğimi, önemsendiğimi ve saygı duyulduğumı görüyordum onunla birlikteyken.

şimdi tenimin her noktasına dokunmuşken, benim diyebileceğim hiçbir şeyimin kalmadığı gerçeğiyle yüzleşiyordum sanırım. boktan bir dünyada gerçekten özel olan bağımız erir ve kaybolursa bir gün, kendimle olan ilişkim bundan berbat etkilenecekti. buna emindim. benim dudaklarım olmayacaktı. benim ensem, yara izim, benim saçlarım... benim şarabım, zamanım, ruhum ya da güvenim... ben içli dışlı her noktamla taehyung'a açılmıştım dün gece ve bunu ikinci kez düşünme gereksiniminde bulunmadan yapmıştım. mutluydum fakat yüreğimde bir yük vardı. mantığımla işleyen dişlilerim, taehyung'suz, kurak günler yaşarsam şayet, kendime hayatta kalmak için hiçbir şans bırakmadığımı gıcırtılarının arasından sunuyorlardı bana. mutlu bir yaşantının sırrını bir şahsa addetmek ne denli doğru tartışılırdı elbette ama mutlu yaşantıların da olabileceğini bana gösteren, tüm dünyayı gözler önüne seren bir küre gibiydi taehyung benim için.

işin aslı, ben bunlara rağmen bile mutluydum. düşüncelerime, süperego denilen merede, aileme, jimin'e ve kendi alt benliğimle yaşamayı öğreniyordum. sevgi denen hissin pek de önemli olmadığını düşünerek aldığım her yaşın acısını eskisi kadar hissetmiyordum mesela artık. geçtiğim yolların asfaltı gibi geliyorlardı bana, tozu dumanı genç yetişkinliğimin..

daha önce hiç aşık olmamıştım ben. bu öyle film ya da roman konusu hâline getirilip romantize edilecek bir şey değildi de üstelik. filmlerde hep olurdu ya, daha önce hiç aşık olmamış erkeği değiştiren bir kadın olur, o kadın genellikle serserilik yapan ve ipsiz sapsız yaşayan adamı yola getirerek kendine bağımlı ederdi... bunu saçma buluyordum çünkü aşk bu olamazdı bana kalırsa. bu denge dedikleri şey değildi. bir ilişkide tek kişi aynı kalır da, ötekisi işleri iyileştirmek için elinde avcunda ne varsa bırakıyorsa bu aşk olmazdı ki bence.

litost. ✔Onde histórias criam vida. Descubra agora