༄ Kriz

2K 125 26
                                    

Bundan sonra bölümde Jimin'in giydiklerini medyaya koyacağım sanırım.

࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓࿓

-2 hafta sonra

'Neden anlamak istemiyorsun? Ben bir şey yapmadım o geldi konuştu benimle.'

'Sonuçta sende konuştun ve eli omzundaydı Jimin. Delirtme beni burada yanlış anlamayayım da napayım!'

Jimin son derse girmeden önceki tenefüste lavaboya gitmek için ayağa kalkmıştı koridorda ilerlerken tanımadığı bir erkek tarafından durdurulmuştu. Çocuk ona bir iki soru sormuştu kulüplerle ilgiliydi. O sırada Jungkook onları uzaktan izliyordu. Ama çocuk elini Jimin'in çıplak omzuna atınca iş çığrından cıkmış jungkook'un oraya gelip çocuğu itmesiyle ve bağırmasıyla kavga olmuştu.

Hicbir sucu bile yokken zavallı çocuğa olur olmadık sözler söylemişti. Şimdi ise ikisi kavga ediyordu. 'Delir jungkook ıstediğin kadar delir ben gidiyorum!'

'Nereye?'

'Eve. Evime. Bir sakıncası mi var?'

'Son ders zaten.'

'Durmak istemiyorum burada.'

Jimin çantasını kaptığı gibi sınıftan çıktı ve dışarıya gitti. Jungkook ise bakakalmıştı arkasından. Kendine taksi çevirip giden Jimin göz yaşlarına hakim olamamıştı. Bir bir akan damlaları elinin tersiyle sildi. Jungkook bazen fazla abartıyordu. Yanına tek bir erkek gelse konuşsa anında onu geri postalıyordu. Yetmezmiş gibi kavga ediyordu sonrasında. Jimin bu kadar daralmaya asla gelemezdi. Onluk bir şey değildi ki özgürlüğe alışmıştı. Istediğini yapmaya alışmıştı.

Eve girdiğinde odasına çıktı ve kapıyı kilitleyerek yatağına yattı. Elleriyle yüzünü kapatıp ağlamaya devam etti. Bu, bu hafta için de ikinci kez jungkook yüzünden ağlamasıydı. Üç gün önce yine okulda buna benzer olay çıkarmıştı.

Telefonu titreşince çantasından çıkarıp ekrandaki kookie'm yazısına baktı bir süre. Çaldı çaldı açmadı. Sonra yine aradı ve yine. En az on kez aramıştı. Jimin açmamakta ısrarcıydı.

Telefonunu kapatıp ayağa kalktı aynasından ağladığı için akan makyajına baktı. 'Çok çirkin oldun.' Kendi kendine konuşurken aynı zamanda kaşları çatılıyor tırnaklarını avucuna batırıyordu. 'Şu haline bak!' Giderek sinirleri bozulurken makyaj masasının üzerindeki koyu renk ruju aldı ve giyime odasına geri gitti. Boy aynasına 'ugly' (çirkin) yazdı. Bir sürü yazdı. Aynadan kendini görmeyecek hale gelene kadar doldurdu hep.

'Çirkinsin sen! Hiçbir şeyde başarılı değilsin. Orospusun! Fahişesin.'

Göğüsleri hızla inip kalkerken yere düştü. Elindeki ruju bırakıp çekmeceye dogru yaklaştı sürtünerek nefesi daralıyordu. Buraya geldiğinden beri hiç böyle kriz geçirmemişti. Hiç kendine hakeret etmemişti. O kötü günlere geri mi dönüyordu yoksa Jimin. Bir aydan fazladır ilacı içmediği için mi böyleydi? Ona tek iyi gelen Jungkooktu. Ilaciydi oydu. Şimdi olmadığı için bu haldeydi belkide.

Hap kutusunu çıkarıp içinden bir tane aldı ve susuz yuttu. Zorla ayağa kalkan beden telefonunu açıp kisiler bölüme girdi ve jungkook'u aradı.

Jk= Jimin kaç kez aradım! Neden açmadın?

Jm= J-jungkook çabuk bu-buraya gel

Jk= Neler oluyor? Sesin neden öyle? Neredesin sen?

Jm= Evde. Lütfen gel. Sana ihtiyacım var.

Jk= Dayan aşkım geliyorum hemen.

Okuldan ayrılır ayrılmaz arabaya binen Jungkook hemen Jimin'in evine sürdü. Korkuyordu. Sesi çok kötü gelmişti. Ona bir şey olduysa eğer... Bu dünya başına yakılırdı.

ᴀᴅᴏʀᴇ yᴏᴜ - ᴊɪᴋᴏᴏᴋOù les histoires vivent. Découvrez maintenant