༄ Parlak kırmızı cd kutusu

3.7K 192 157
                                    


Jimin kendine bir bardak daha içki aldı ve tezgaha yaslanarak kafasına dikledi. Parti baya kalabalıktı. Mutfakla birleşik kocaman salonun ortasında en az on beş kişi dans ediyordu.

Jimin aklını kaybetmeye başlamıştı. Altı bardağı çoktan bitirmişti. Yedinciyi koymak için tekrar uzanmıştı ki bir el kolunu tuttu. 'Biraz dinlen istersen.' Kafasını döndürdüğünde tanımadığı bir çocukla göz göze geldi.

Gülümsedi. 'Sende kimsin?' 'Asıl sen kimsin?' 'Ben.... hmm insanım.' Jimin kahkaha atmaya başlayınca çocuk ona garip garip bakmaya başladı. En sonunda gülmeyi kesince tekrar uzandı şişeye. Bardağını doldurduktan sonra yanındakine döndü. 'Ister mısın?' 'Sarhoş olmayı sevmiyorum kalsın.' 'Nedenki? Bence çok güzel bir şey. Kafan dağılmış oluyor.'

'Kafamı dağıtmam için sarhoş olmama gerek yok.' 'Garipmiş. Burdaki çoğu kişi sarhoş. Bu gece sende eğlen bence.' 'Ben buradakiler gibi değilim. Bir sınırım var. Eğlenmek ise...' bir adım atıp yüzünü jimin'e yaklaştırdı çocuk. 'Başka türlü eğlenmeyi tercih ederim.'

Sarhoşluğun etkisi ile Jimin karşısındaki kiraz renkli ince dudaklara yapıştı. İştahla öpüyor bir yandan da parmakları üzerine çıkıp yetişmeye çalışıyordu. Kollarını boynuna dolayıp onu kendine çekti.

'Immm adın ne senin? Daha önce görmedim.'

'Jimin. Yeni taşındım. Seninki ne?'

Çocuk tekrar dolgun dudaklara yapışınca ikisi bir süre öpüştü. Uzun olan, dilini ağzının içine gönderince Jimin utanmazca emdi ve dilini onun diline değdirdi.

Geri çekilince gözlerine odaklandı Jimin. Tanıdık gelmişti bir an bu gözler.

'Jungkook.'

'Hah?'

'Adım jungkook.'

Jimin dilini dudaklarının üstünde gezdirdi. Yine öpmek istiyordu bu yakışıklı çocuğu.

'Okulda bana çarpan sen değil miydin?' 'Bilmem ben miydim?' 'Bu gözleri unutmam mümkün mü?' Jimin sırıtarak tekrar öpmek istediği dudaklara bastırdı dudağını. Neden bu kadar güzeldi? Dudakları daha önce kimsenin hissettirmediği gibi hissettiriyordu.

Jungkook onu ince belinden tutup tezgaha oturttu. Bacak arasına yerleşip elini kalçasına koydu. 'Sevdim seni.' Dudakları çenesine ordanda boynuna gitti. Bir süre orada oyalandıktan sonra elini bacak arasına doğru kaydırdı. İç çamaşırı üzerinden penisine dokunduğunda geri çekilmişti.

'Sen erkek misin?'

'Evet.'

Jungkook tezgahın üstündeki bedenden yavaşça uzaklaştı. 'Ben bilmiyordum. Yani sen şimdi...' 'Feminen.' 'Evet. Şaşırdım doğrusu.'

Baştan aşağıya Jimin'i süzdü jungkook. Bir erkek nasıl bu kadar güzel olabilirdi. Erkek demek mümkün değildi karşısındaki bu bedene.

İncecik bacaklarına baktı ardından beyaz teniyle uyumlu yine aynı ince belini saran kırmızı elbisesine. Sonrada omuzlarına boynuna... En sonunda yüzüne çıkardı bakışlarını. Dolgun dudakları, minik burnu, biçimli kaşları alnına dökülen pembeleri bile çok güzeldi. Bu erkek tek kelimeyle kusursuzdu.

'Ee. Süzmen bitti mi?' Jungkook kendine gelip tekrar yaklaştı bedene. 'Sadece düşünüyordum?' 'Kız gibi olmamı mı?' 'Nasıl bu kadar güzel olduğunu.'

Jimin gülümsedi. On üç yaşından beri ona güzel diyen çok kişi olmuştu. Tersini söyleyen fahişe diyende cok olmuştu tabi. Jimin sadece kendisiydi aslında. Nasıl görünmek istiyorsa oydu. Içinden ne geliyorsa öyleydi. Başkalarını kafayı takmayı bırakmıştı. Aksi takdirde o psikiyatri servisinden asla çıkamazdı değil mi?

ᴀᴅᴏʀᴇ yᴏᴜ - ᴊɪᴋᴏᴏᴋWhere stories live. Discover now