ᴀᴅᴏʀᴇ yᴏᴜ - ᴊɪᴋᴏᴏᴋ

༄ Bu bir kader

Kahvaltı etmek için aşağıya inen jungkook anne ve babasının şaşkın bakışları eşliğinde sofraya oturdu. Sabahları genelde erken kalkmaz kahvaltıya da inmezdi. Uzun zaman sonra gelince şaşırmışlardı haliyle.

'Hayırdır oğlum. Hangi dağda kurt öldü?' Jungkook çatalını eline alıp peynirden bir lokma aldı. 'Sadece seninle konuşmak istedim.' 'Benimle kahvaltı hariç konuşamaz mısın?' 'Islerim olduğu için erkenden konuşayım dedim. Bir sorun mu var?' 'Hayır. Söyle bakalım?'

'Ben artık yeni bir eve çıkmak istiyorum. Kendi evime.' 'Zaten bir sürü evimizde kalıyorsun jungkook.' 'Kendi tasarladığım benim olan evden bahsediyorum anne.'

Annesi yeni eve çıkma işine çok da sıcak bakmıyordu doğrusu. Ama önemli olan babasının ne dediğiydi. 'Doğum günün için anlaşmıştık.' 'Zaten fazla bir şey kalmadı.' Babası sessiz kaldı bir süre. Sonra çatalını yavaşça bırakıp oğluna döndü. Jungkook masaya geldiğinden beri yüzüne bakmamıştı onun.

'Tamam. Çok istiyorsan olur. Adamlarıma söylerim senin için ev bakarlar.'

'Aslında ben ev buldum. Iç dekarasyonu değişecek sadece.'

'Her şeyi düşünmüşsün. Neyse sana bırakıyorum. Istediğin gibi hallet.'

Babası ağzını mendille silip kalktı masadan. Jungkook ve annesi kalınca ortam sessizleşti. 'Neden bu kadar gitmek istiyorsun?' Annesi konuşunca jungkook gözlerini ona çevirdi. 'Anne büyüdüm ben artık. Yoona nerede?' 'Dün gece arkadaşında kaldı.' 'Hangi arkadaşıymış bu?' 'Merak etme tanıyorum o kızı.'

'Peki ben gidiyorum. İşlerim var.' 'Kahvaltını bitirseydin.' 'Doydum.' Jungkook arabasına binip direk Jimin'in evine sürmüştü. Özlemişti güzel kokulusunu.

Jimin sabah uyandığından beri çok neşeliydi. evin içinde zıplaya zıplaya geziyor arada yüksek sesli şarkılar söylüyordu. Odasına çıkıp geceliğini çıkardı ve üzerine çilek desenli gömleğini altınada kısa kot şortunu giydi.

Pembe sarı saçlarını salık bırakmış tokayla yana tutturmuştu. Çok tatlı görünüyordu. 'Ya çok şirinsin Jimine~ yoksa prenses mi demeliyim~'

Kendi kendine gülüp aynadaki yansımasına göz kırptı. Bir kaç fotoğrafını çekip aşağıya indi. Tam merdivenlerdeyken zil çalmış koşarak mutfak yerine kapıyı açmaya gitmişti.

'Jungkook~~' Sevinçle bağıran beden zıplayarak kucağına çıkmıştı uzun boylunun. Jungkook Jimin'in birden yaptığı harekete şaşırmış kucağına atlayan bedeni kalçasından tutmuştu. 'Jimin?' 'Hosgeldin.' 'Hosbuldum.' Jungkook içeriye adım attı. Daha önce gelmediği için yolu bilmiyordu. Her hangi bir tarafa gitti şansına direk önüne salon çıkmıştı.

Koltuğa oturup kucağındaki bedenin gülüşüne baktı. 'Ne güzel gülüyorsun.' Jimin utanmış jungkook'un boynuna saklanmıştı. 'Utanırmışta...'