Morbidezza •taekook•

{Güzel gülüm}

Mutluluğun resmini çiziyordum. Mutluluk kavramı, herkes için farklı olsa da ben kendi mutluluğumun resmini çiziyordum. Aşkın şehvete karıştığı gecenin sabahında, karşımdaki yatakta yan bir şekilde uzanmış gönül sızımı çiziyordum.

En mahrem yeri kırmızı saten kumaşın bir parçasıyla örtülüydü. Kavruk teni, pencereden yansıyan güneşle üzerine yaldız serpilmiş gibi parlıyor, dişlerim tenine olan açlığım yüzünden kamaşıyordu. Göz alıcı yapılı vücudunun her bir kıvrımında iç geçiriyordum.

Fırçam onun yumuşak teninde kayar gibi kayıyor, tenine serpilmiş her bir ayrıntıyı tuvale aktarıyordum. Ellerim, bana olan hayran bakışlarına titriyordu. Henüz etkisininden çıkamadığım gecenin tekrarı için yanıp tutuşuyordum. Kirli düşünceler aklımdan bir saniye olsun çıkmıyordu. Dayanmak için dudaklarımı ısırıyor, bacak içlerimi birbirine sürterek karımcalanmaya başlayan kasıklarımın iç gıdıklayıcı sızısını dindirmeye çalışıyordum.

Ben de Taehyung gibi tamamem anadan doğmaydım. Üzerimde sadece dün Taehyung'un yırtarcasına çıkardığı saten gömleği vardı. Gerçi, varla yok arasındaydı. Bir omzu dirseğime kadar düşmüş, diğeri hala düşmemek için direniyordu. Düğmeleri tamamen açık bol gömlek beyaz tenimi, koyu rengi sayesinde daha beyaz gösteriyordu.

Tenimin süt rengi Taehyung'u çıldırtan ayrıntılardan biriydi. Onun esmerliğinin beni deli ettiğinin de pek tabi farkındaydı. Bu yüzden bunu benim gibi kullanıyordu. Kırmızıyı tenine çok yakıştırdığımı bilerek kendini kırmızı çarşaflara gizlemişti.

Ben de onun bu oyunu karşısında altta kalmamıştım. Tenime tezat düşen, üzerimde görmeyi en çok sevdiği renkle ona karşılık vermiştim.

Tuvalde zor tuttuğum bakışlarım tekrar sevgilimi bulmuştu. Memnun ve mutlu gülüşünün arasında duygu dolu bakışlarına takılmıştım tekrar. Uzunca baktım ona. Yarım saat önce, küvetteyken onu çizmek istediğimi söylemiştim. Bunun hayalim olduğunu, nasıl hayal ettiğimi arsızca söylemiştim. Hoşuna gitmişti. Şimdi ise bu durumdaydık.

"Çok güzelsin" demişti birden. Kalbimde tatlı bir sızı, dudaklarımda güzel bir gülümsemeye sebebiyet olmuştu sözleri. Gözlerine baktım aniden. Yıldız düşmüş gibi parlıyordu gözleri. Parıltısı sanki göz bebeklerini hareket ediyormuş gibi gösteriyordu.

Zaten bedeninin güzelliğine titreyen ellerim daha bir titrer olmuştu. "Kendi güzelliğinin farkında olmanı isterdim" demiştim sakince. Dudaklarının kenarları hafifçe kıvrılmıştı. Hoşuna gittiği belli oluyordu.

"Farkındayım zaten. Sadece, senden başkası yanıma yakışmazdı çünkü benden daha güzelsin"

"Aşkın bir oyunu falan mı bu? Nasıl beni kendinden daha güzel görürsün?"

"Aşkın oyunu değil bu. Tanrının oyunu. Güzelliğinle sınıyor beni. Aklım gitsin de güzelliğine delireyim istiyor. Ben de ona istediğini veriyorum. Deli oluyorum sana Jeongguk"

Dudağımı ısırmıştım gülümsememi saklamak adına. Bilmediğim bir sebepten ötürü gülüyor olmak beni utandırmıştı. Saklama gereği duymuştum. Belli ki bu çabam Taehyung'u tatmin etmişti. Henüz silik bir şekilde gördüğü gülüşüme tatlı bir tonda kıkırdamıştı.

"En mahremini göstermekten utanmıyorsun da gülüşünü göstermekten mi utanıyorsun?"

"Sevgi sözcüklerin beni mahçup ediyor. Elimde değil"

"Her gün onlarca kez söylüyorum. Alışman gerekirdi"

"Yapamıyorum. Her seferinde aynı duyguyu hissederken alışması çok zor"