{Minnet}

4.1K 505 220
                                    

"Bu akşam bir davet verilecek. Çalıştığım yerin patronu veriyor. Ülkenin bütün ticaret adamları orada olacak. Patronun adamı olarak ben de gitmek zorundayım fakat senin de gelmeni istiyorum"

Tabağındaki haşlanmış brokoliyi bıçak yardımıyla kesmiş, ince çatalını yumuşak sebzeye batırmıştı. Söyledikleri beni gülümsetmişti. Küp küp kesilmiş, haşlanmış soslu patatesimden bir parça kesip çatalımı o parçaya batırmıştım.

"Henüz yeni işinde ilk haftan ve şimdiden patronun sağ kolu oldun. Seninle gurur duyuyorum"

Çatalındaki brokoliyi dudaklarına götürmüş, gülümseyerek ufak parçayı ağzına almıştı. Onu bir süre gülerek izledikten sonra ben de haşlanmış patatesimi yemiştim.

"Bu geleceğin anlamına mı geliyor?"

"Tabiki geleceğim. Seni yalnız bırakmam"

Davette, Taehyung benim yanımda olmayacaktı. Patronunun yanında olması gerekiyordu fakat beni yalnız bırakmayıp arada yanıma geleceğini biliyordum. Mecbur olmasa yanımdan ayrılmazdı ama patronuna eşlik etmek zorundaydı.

"Arkadaşına da davetiye yolladım"

"Ella?"

Ağzına yeni bir lokma aldığından sadece mırıldanarak beni onaylamıştı. Ella ile daha önce birçok davete katılmıştım. Hepsi de çok eğlenceli geçmişti. Herkesin dedikodusunu yapıp giydiklerini eleştiriyordu ve bu eleştirileri her ne kadar kabalık olsa da aynı zamanda komik olduğundan kendimi tutamıyor, gülüyordum.

"Sürekli yanında olamayacağım. Yalnız kalmanı istemiyorum"

"Teşekkür ederim"

Teşekkürüme karşılık memnun bir şekilde gülümsemişti. Konuşmamızın ardından bir süre sessizce kahvaltımızı yapmıştık. Haftasonu olduğundan, kahvaltıdan sonra iki saat boyunca yatağımızda kitap okuyacaktık.

Taehyung ile konuşma ve diksiyon üzerinde çalışıyorduk. Ağzı iyi laf yapıyor olsa da kullandığı kelimeler sınırlıydı. Soylular, bu alan üzerine eğitim gördüklerinden neredeyse her kelimeye boş bir şekilde süslerlerdi. Anlamsız olsa da Taehyung'un ayak uydurması gerekiyordu. Kelimelerin anlamlarını bilmediğinde donup kalıyordu. Bunu birçok kez yaşamış olsak da sonunda yine ben toparlamış oluyordum veya Taehyung onaylar gibi yapıp geçiştiriyordu.

Eski işinde kadınlar konuşmasına değil de güzelliğine bakıyor olabilirlerdi ama Ticarette bu durum böyle olmayacaktı. Yeni insanlar, tecrübeli adamlar tanıyacaktı. Hepsi yıllarca okumuş, görmüş ve çalışmış insanlar olacaktı. Eskiden kaçtığı derslerin pişmanlığını yaşıyordu. Şanslıydı ki benim gibi bir sevgilisi vardı.

•••

"Kitap okumaktan nefret ediyorum. Çok sıkıcı ve kısıtlı hayatımdan zaman çalıyor"

Bir eliyle kitabını tutup diğeriyle kucağındaki bacaklarımı okşarken memnuniyetsizce söylenmişti. Bakışlarımı kitabımdan çekip bezgin ifadesine bakmıştım. Bakışları kitap yerine bacaklarımdaydı ve parmaklarının gezindiği yerlere bakıyordu.

Havanın sıcak olmasından dolayı üstsüz gezen sevgilimin çıplak göğsüne bacağımla hafifçe vurmuştum.

"Aynı zamanı yaşıyoruz ve hayatımdan zaman çaldığını düşünmüyorum. Uzun yıllar yaşasam da öğrenemeyeceğim şeyleri bir kitapla saatler sonra öğrenmiş oluyorum. Bu zamandan çalma değil. Zaman kazanma"

"Ulu Tanrım, aydınlandım" diyerek benimle dalga geçmişti. Bakışlarının olması gereken yer kitabıyken hala bacaklarımda olması beni sinirlendiriyordu. Pişman olsa da akıllanmıyor, sevmese de yapması gereken sorumlulukları olduğunu kabul etmiyordu.

Morbidezza •taekook•Where stories live. Discover now