huzur sende, ben neredeyim?

Mulai dari awal
                                    

Konuşulanları boğuk boğuk duyan Cihan abisinden işaret bekliyordu ama hiç gelmeyecekti anlaşılan. Oraya gidip bir yumruk da kendisi atmamak için zor tutuyordu kendini.

Az önceki kaygılı halinden eser kalmamıştı. Sadece öfke vardı içerisinde, saf öfke. O adamın kardeşi Cihan'ın dokunmaya kıyamadığı kıvırcık saçların, göz göze gelmeye utandığı gözlerin sahibini incitmişti. Kendisinin kaç katı olduğu hiç önemli değildi, eline verseler öldürürdü bile onu.

"Olmaz, bu kadar çabuk bırakmam. Önce bir ders alman lazım."

Cihan abisinin adamın kafasını peş peşe duvara çarptığını gördü. Tüm işi kendisi mi halledecekti yani? İyi de verdiği söze ne olmuştu?

Cihan daha fazla bekleyemeyecekti. Tam binanın arkasından çıkıp onlardan tarafa yöneliyordu ki Tolga'nın arkadaşlarından bir kolunu tutup engel oldu. Ona sinirli sinirli baksa da çok geçmeden Tolga'nın ıslık sesi duyuldu.

Tolga'nın ıslığı ile koşmaya başlayan beş vücuda korkarak baktı genç adam. Biraz sonra başı fena halde belaya girecekti.

Korktuğu kadar da vardı cidden, bir anda yere devrilmiş, tekme ve yumruklar arasında kaybolmuştu. Öyleydi ki kulağına inen darbelerden Tolga'nın sesini zar zor seçebildi,

"Bu sana küçük bir uyarı, eğer o orospu çocuğu kardeşine Furkan'ın peşini bırakmasını söylemezsen çok daha kötüleri olacak."

Tolga, kendini kaybetmiş gibi yumruklar savuran kardeşini koltuk altlarından tutarak yerden kaldırdı. Durum müsait olsa neredeyse gülümseyecekti bile. Şiddetin bir çözüm olmadığını, etraflıca düşünerek hareket etmeleri gerektiğini düşünen kardeşi kendisine dönüşmüştü bir anda.

Bu durumla ilgili ona nutuk çekecek biri değildi. Şiddet elbette bir çözümdü onun için. Hatta bir ihtiyaç bile diyebilirdi.

Cihan kollarının altında çırpınıp daha fazla vurmak için dilenirken abisini onu bırakmadı. Buradan sonrası diğerlerindeydi. Mahallede en güvendiği dört kişi işi bitirecekti.

"Abi, bıraksana geberteyim şu orospu çocuğunu!"

"Aa ama Cihan'cığım şiddet bir çözüm değildir yavrum, medeniyet biraz lütfen."

Cihan abisine ters ters baktı ama kolunu ondan kurtardıktan sonra geri dönmeye de yeltenmedi. Tamam, bir sorun yoktu işte. Bugünden sonra Furkan'a bulaşmaya cesaret edemezlerdi. Rahat nefes almalıydı.

Öyleyse neden hala onu huzursuz eden bir şeyler vardı?

Kana bulanmış ellerini sokak ışığı altında inceledi Cihan.
Arkasında bir adam hayatının dayağını yiyorken böyle bir şey hatırlaması etik miydi bilmiyordu ama gördüğü kan bir anı canlandırdı gözünde.

Küçükken mahallede herkes birbiriyle kan kardeşi olurdu. Cihan, Baran ve Eren ile çoktan olmuştu bile. Ama dediğine göre Furkan'ın hiç olmamıştı çünkü kendini kesmekten çok korkuyordu. Cihan ne kadar ısrar ettiyse de ikna edemedi onu ve neredeyse vazgeçiyordu. Ta ki bir gün patlak dudağıyla koştur koştur Cihan'ın evine gelene kadar.

Cihan korkudan deliye dönecekti. Hemen merdivenlerden inip yanına gitmişti. Çocuğun dudaklarından boşalan kana göz yaşları da karışmış, yüzü sırılsıklam olmuştu. Fakat Furkan Cihan'ı görür görmez susmuş ve 'artık kan kardeşi olabiliriz." demişti. 

Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamamlandı]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang