Göz yaşlarına hakim olamayan aşık kalplere slm
Gülerken baktığın kişi en yakın olduğun veya yakın olmak istediğin kişiymiş derler, o zaman gülerken boşluğa bakanların en yakın olduğu kişiyse hiçliktir diyelim ve hiçliğe eşlik eden terkedilmişlik hissini Savaşa armağan edelim
Ezgi terketti belki ama asıl terkedilen Savaş değilde Ezginin içindeki sevgiydi, Ezgi kendi içindeki sevgiyi terketti...
Terkedilenn savaş değildi, terkedilen bendim! Ben kalbimi terketmiştim...
Savaş şaşkınlıkla gözlerime bakarken Ezel sesizce bizi izliyordu
-bitirelim
Dedim bitkinlikle ve Savaşın konuşmasına fırsat vermeden yanından geçerken omuzlarım çökmüş gözlerimden yaşlar süzülüyordu
Odadan çıkarken
-gitme
Diyen Savaşın sesi kalbimi bin parçaya bölmüştü, kalbimi onda bırakıp gitmiştim ben.
Uzun koridorda nereye gittiğimi bilmeden koşarken peşimden koşan diğer adım sesleri zihnimde yankılanıyordu, uzun koridorun sonuna varırken soğuk duvara yaslanıp yere çöktüm ve ellerimi göğsündeki boşluğa yerleştirdim
O boşlukta atan bir kalp yoktu artık...
Ezel soluk soluğa yanıma varırken kızmak veya kolumdan çekiştirmek yerine benim gibi soğuk duvara yaslanıp yere çöktü
-biz neden hep mutsuzsuz
Diyen Ezelin sesiyle
Gözlerimdeki hüzün şaşkınlığa bürünerek yan profilinden yüzünü incelememe sebep olmuştu
Ben nekadar bitkinsem, o da on katı bitkindi
Ben nekadar üzgünsem, o da bin katı üzgündü ve ben nekadar boşluktaysam o da sonsuz kadar boşluktaydı
Ne olmuştu bu adama böyle!
Başımı onun omuzuna yaslarken hıçkırarak ağlamaya başladım
-sanırım biz mutlu olmayı haketmiyoruz
Dedim hıçkırıklarımın arasından, o da başını başımın üstüne yaslarken bir damla yaş düştü elimin üstüne
Şuan Ezel ağlıyordu ve acısı her neyse benimkinden dahada derindi
"Ezgi"
Diyen boğuk sesle gözlerimi sıkıca yumup katilime benzeyen Ezelin acısına yara bandı olmak istedim
"Ezgi"
-yeter
Dedim bitkince, yine gelmişti erkeklerin yüz karası, sadece Ezel değil o da oturuyordu yanımda ve bizi izliyordu...
Ezelin telefonu çalarken başını kaldırıp telefonu kulağına götürdü, sakin bir şekilde karşıdaki kişiyi dinledikten sonra telefonu kapatıp ayağa kalktı ve soğuk ses tonuyla
-kalk gidiyoruz
Dedi
Başımı kaldırıp hayla akan göz yaşlarımla koyu mavilerine bakarken nasıl olmuştu da az önceki Ezel gitmiş ve yerine bu katı adam gelmişti diye düşündüm
Sanırım Ezel çok iyi bir oyuncu
Diye fısıldayan iç sesim bugün hem çok konuşmuş, hemde haklı konuşmuştu
Ağlamaktan kan çanağına dönen gözlerimi kırpıştırıp elimin tersiyle yanağımı sildim ve gözlerimi koyu mavilerden çekip yere bakarken ayağa kalktım
Ezel elini koluma hapsederken onunla beraber uzun koridorda adımladım
Koridorun sonuna varırken beni yine ilk geldiğim gün ki soğuk ve karanlık hücreye itti ama bu defa itiraz etmedim çünkü soğuk ve karanlık artık tesir etmezdi
Hücrenin sonuna varıp duvara yaslanarak soğuk zemine çöktüğümde bana ifadesizce bakan Ezele baktım
Uzunca bir süre kapının önünde durup gözlerime baktıktan sonra kapıyı sertçe kapatıp üsteki bölmeyi açıp gitmişti
Ezelin derdi sanki kendisiyle değil de benimleymiş gibi hissederken aklım yine Savaşa kaymıştı
Onu terketmiştim çünkü artık deli olduğumu kabuleniyordum
Savaş benim gibi bakire olmayan, psikolojik sorunlara sahip bir deliyi haketmeyecek kadar güçlü bir insandı
Ben güçsüz korkağın tekiyken o herşeyin üstesinden gelebilecek kadar güçlüydü
Derin bir iç çektim, ağrıyan kalbim artık ağrımıyordu ama ağrısın istiyordum
Boştu, boşluktu işte...
"Yalnızsın artık"
-Haklısın
Bir şizofren gibi kendi kendime konuşuyordum 'belki de şizofreni hastalığının belirtilerini yaşıyordum'
Keşke kalbim hep ağrısa da o boşluk hisine kapılmasam, elim kalbimin üstüne giderken
"Artık teksin"
Diye fısıldadı o adam, karşımda oturmuş çelik kapıya sırtını yaslayarak pis pis sırıtıyordu
"Anneni özledim"
Gözümden akan bir damla yaşla bu sefer kaçmak yerine konuştum
-neden annemi öldürdün
"Annen fesleğen kokardı"
Soruma cevap vermek yerine yanında olduğum zamanlardaki gibi konuşuyordu
-neden bana kıydın
Diye fısıldarken gelen ağlama sesiyle annemin katili kaybolmuştu, bu Ezelin sesiydi ve gitmeyip kapının diğer tarafında oturup beni dinlemişti
Peki neden ağlıyordu
Ayağa kalkıp çelik kapıya yaklaşırken
-Ezel
Diye seslendim ama cevap vermedi, kapıya yaklaşıp bölmeden bakarken boş duvar gözüküyordu ama kapının çevresi gözükmüyordu
Tekrardan 'Ezel' diyince kapıya dahada yaklaşmıştım ve o adama benzeyen kokusunu duymuştum
Onun gibi sırtımı kapıya yaslarken yere çökmüş ve az önce katilimin oturduğu yerde oturmuştum, Ezel le sırt sırta vermiş aradaki çelik kapıyı yok saymıştık
Onun bir derdi vardı ve bu dert her neyse benimkinden daha ağırdı, gözümden süzülen yaşlar hücrenin soğuk zeminini ıslatırken
-Ezel
Dedim son kes ama ses vermedi, burdaydı biliyordum çünkü kokusunu duyuyordum
-sence Savaşı üzmüşmüyümdür?
Diye konuştum, o susuyordu ama konuşmamı istercesine susuyordu; bana ihtiyacı varmış gibi hissediyordum
-Savaşı hayla seviyorum ama...
Duraksayıp derin bir nefes alırken ayaklarımı kendime çekip başımı dizlerime gömerek kollarımla sardım
-ama ben deliyim, artık deli olduğumu kabulleniyorum beni burdan çıkarın, rapora falan gerek yok
Gözlerimden yaşlar tekrardan süzülürken konuşmaya devam ettim
-sonuçta hareketlerimde normal değil
Oysaki daha iki gün önce bunları söyleyen insanlara kızıp ben deli değilim diyiyordum
-terkedilen Savaş değil, terkedilen kalbim
Diye fısıldayıp başımı geriye atarak soğuk çelik kapıya yasladım, bu nasılda uzun ve bitmez bir geceydi
Uyumakta sıkıntı çeken zihnim yorulmuştu, sanırım doktorun dediği gibi ilaç hem uyku yapıyor hemde kendi kendime konuşmamı sağlıyordu...
Yıldız☆🌟☆🌟☆🌟☆🌟☆🌟☆🌟☆🌟
YOU ARE READING
DELİ (DÜZENLENİYOR)
RandomAnnesinin katili tarafından tecavüze uğrayan küçük bir kızın bu yaşadıklarını kaldıramaması ve üstüne üstlük bu olaydan on yıl sonra ona tecavüz eden adama bire bir benzeyen bir adamın karşısına çıkmasıyla büyük bir girdaba hapsolmuştur Ezgi ezip ge...