BENİM ZAMANIM:1

634 64 21
                                    

Kimisi hayatın acı geçmişini unutamayarak, her anını kederle yaşarken. Kimisiyse zihninin derinliklerinde bulunan kapıların ardına gömerek unutuğunu zanneder ama asla anlamaz veya anlamak istemez ki, geçmişi silmenin imkansızlığını!..

Geçmiş ve şimdiki zaman aralığında bir yılan gibi uyuyan araftaki ruhların tek yaşam arzusu intikamken; İntikamını almak istediğin kişinin içindeki sen olması kadar acı bir senaryo düşünülemez!

Bu bir korku fiilmi seneryosundan çalıntı zihin kurgusu değil; hayatın zihne kurguladığı acı gerçeklikler

Gerçeklikler her an sinsi bir yılan gibi sana zehrini enjekte etmek için tetikte bekler, sense kendini korumak için heran ruhunun dibinde zırh gibi bedenini siper etmelisin...

Unutulan birşey varsa o da; acizliğin simgesi olan insan bedeni heran korkaklık acizliğinde yaşadığı için debelenen yine naif ve kırılgan ruhu olur.

Son kriz!

Duvardaki ilginç resimlere bakarak uzun koridorda ilerlerken aynı zamanda elimdeki bozuk saatle oynuyordum, biraz daha ilerledikten sonra ilginç bir tablonun önünde durdum; büsürü saat vardı ve bu saatlerin şekli bir tuhaftı, sanki saatler eriyormuş gibiydi, gözlerimi elimdeki saate indirdim "benim saatim çok farklı çünkü o sadece bir kere doğruyu söyler" sadece bir kere beni zamanıma taşırdı.

Saatin üstündeki küçük çizgi tam on ikinin üstüne geldiği esnada kafamı kaldırıp etrafıma baktım.

Burası o günkü yerdi ve herşey yine o günkü gibiydi 'bu sesler' sese doğru gitmek istiyordum ama gidemiyordum çünkü o sesler kafamdan başka hiçbir yerden gelmiyordu!

Birbirine sürtünen bıçak sesleri ve kırılan kemik sesleri

"Seni öldüreceğim"

-Hiçbirşey yapamazsın

Diye bağırdım sesimi bulabilince

"Eminmisin"

-sus

"hahaha"

-sus! Suus! Allah seni kahretsin!

Kafama vuruyordum sussun diye ama susmuyordu, o kahkaha sesleri midemi bulandırıyordu. Elime ne geçerse kafama vuruyordum, kafamı duvarlara vuruyordum, ellerimle kulaklarımı tıkıyordum ama olmuyordu; birileri kolumdan çekiyordu. Bu o kesin! beni öldürecek o beni öldürmeden ben onu öldürmeliyim! Yoksa o benim ruhumu bidaha öldürecek...

Arkamdan koluma sarılan mavinin en koyu tonuna sahip, okyanusun en derinlerindeki karanlık maviye baktım. O gün ki gibi avına odaklı bi avcının hırçınlığıyla bakıyordu ama ben daha hırçındım ve tüm hırçınlığımla onun boynuna sarıldım, tabi o da elimi tutmuş kurtulmaya çalışıyordu ama bırakmamalıydım! Eger bırakırsam o da bana saldıracaktı, Bu defa olamazdı bu defa ben daha güçlüydüm bu defa o değil ben ve ömrüm boyunca içimde biriken öfkem konuşacaktı

"Seni öldüreceğim"

-hayır beni öldüremezsin!!

Boynunu sıkmayı bırakıp yumruk atmaya başladım, içimdeki tüm öfke yumruğumun ucundaydı.

Bu güç bi kadına değil! bi deliye ait deli gücüydü, ama yok! Ben deli değil sadece fazlasıyla öfkeliydim.

-ben senden daha güçlüyüm, bana hiçbirşey yapamazsın.

Kafasından tutup sert betona defalarca kes vurdum.

"Seni öldüreceğim"

-sus!

Kafasını daha sert betona vurmaya başladım.

"Sende annen gibi öleceksin! seni öldüreceğim."

sesi sinir bozucu şekilde sakindi, yumruğumu havaya kaldırıp tam vuracağım esnada ensemde hissetiğim keskin ağrıyla onun üstüne düştüm ve 'beni öldüremezsin' diye sayıklayarak karanlıklara hapsoldum.

Ben annem gibi ölemezdim, o annemi gözlerimin önünde öldürmekle yetinmeyip benim minik bedenime iğrenç elleriylede dokunmuştu

Evet, o ölmemişti belki ama içimdeki tüm duyguları öldürmüştü, o duygusuzluğumu bile tüm imkansızlığına rağmen öldürüp içimde koca bi boşluk bırakmıştı.

Ben minik bir çocuktum, keşke benide acımasızca öldürseydide tüm ömrümü etkiliyen o acı hırsızlıkla doldurmasaydı içimi...

Ben minik bir çocuktum, keşke benide acımasızca öldürseydide tüm ömrümü etkiliyen o acı hırsızlıkla doldurmasaydı içimi

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.

(Ezgi)




Yıldıza basarmısım güzel insan☆

DELİ (DÜZENLENİYOR)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن