AHLAKSIZCA SERZENİŞLER:3

317 54 8
                                    

2 saat sonra

Geçmiş ezeliyen peşimdeyken sadece ebedi kalmasın diye çabalıyor ve ahlaksızca serzenişlere kapılıp umut denen saç telinden daha ince ve kırılgan dayanağa tutunuyordum.

Toplumum tecavüz eden değilde tecavüze uğrayanın ahlaksız olduğunu öğretmişken belkide haklılar dedi zihnim

Evet, belkide haklılar!

-Gitme anne

O bembeyaz giyinmişti tıpkı temiz ruhu gibi, bense çırıl çıplak batığım kan kokan bataklıktan bağırıyordum gitmesin ve beni kurtarsın diye ama bedenimi dibe çeken bataklık sesimide çekiyordu ve diyiyordu ki

"Sus, Senin gibi bir ahlaksızın konuşmaya bile hakı yok!"

Gerçekten' de yokmuydu? Ben minik bir çocuktum ve annemi korumaya yetmediği gibi kendimi korumayda yetmedi gücüm

Baskıcı gözlere bile gücüm yetmiyorken susan ben konuşacaktım bugün

-anne

Sayıklaya sayıklaya

-anne gitme

Dedim ama o beyaz ışıkların arasında kayboldu ve o beyaz ışıklar yoğunlaşıp tüm benliğini ele geçirirken Son kes 'anne' dedim

Ağır göz kapaklarımı aralamaya gücüm yetmiyorken profesyonel bir el onları araladı ve annemin içinde kaybolduğu ışıktan daha parlak bir ışıkla gözlerimi aydınlatınca bir titreme hissetim ve ışık uzaklaşırken yeşil gözlü kızıl saçlara sahip kadına baktım

Dejewu

Ağır göz kapaklarımı aralamaya gücüm yetmiyorken profesyonel bir el onları araladı ve annemin içinde kaybolduğu ışıktan daha parlak bir ışıkla gözlerimi aydınlatınca bir titreme hissetim ve ışık uzaklaşırken yeşil gözlü kızıl saçlara sahip kadına baktım

Buda neydi böyle, az önceki şey aynı zaman dilimindemi olmuştu yoksa ben ciddende deliriyormuydum?

Baş ucumda duran kızıl düz saçlara sahip doktor gömleği giyen kadın cebinden çıkardığı telefonla birkaç tuşa bastı ve gözlerime bakarken telefonu kulağına götürdü

-efendim, Ezgi hanımlar uyandı

Telefonu kapatıp yanımdan uzaklaşırken tabana değen topuklu ayakkabısından çıkan tok sesler zihnimde yankı etkisi yaratıyordu

Beli başlı bir kaç takırtıdan sonra kapı açıldı ve içeriye yüzü tanıdık gözüken kel yaşlı adam ve yine yüzü zihnime bir çakı vasıtasıyla acı çektire çektire hayatın kazıdığı katilimin kopyası girdi

Kel olan yani Akif bey yanıma yaklaşıp

-iyimisin

Diye sorunca tepkisizce gözlerine baktım ve hemen ardında duran kişiye kaydı gözlerim

O katilim değildi belki ama sanki yaşadıklarımın acısını alayım diye tanrı tarafından bir kopyası olarak gönderilmiş gibiydi

Göz rengini geçtim; bakışları; katı, acımasız, acı çektirirken zevkle bakan katilimin bakışlarıyla aynıydı. O da gözlerime gözlerini kısmış bakıyordu ve konuşmaya başladı

-ona önce konuyu açıklayalım

-tamam bu işi karakolda ifade verirken anlatırız ona ama önce şunu al hastaneden çıkar bir sorun çıkmadan

Ne sorunundan bahsediyordu bu kel veya Ezel isimli ucube bana ne anlatılmasını istenişti

-haklısınız efendim

Diyen Ezele baktım, gözlerini benden çekmeden

-Aliii, Hüseyin!!!

İki polis daha gelince Ezel yanıma gelip bileklerimi kelepçeledi. Çağırdığı polislerden biri sağ koluma girerken Ezel sol kolumdan tutup beni odadan çıkardı ve odadaki diğer polisle kapıda bekleyen iki polis peşimizden geldi

Uzun koridorun sonundaki asansöre dört kişi binerken diğer iki polisse başka bir asansöre binmişlerdi, aşağı kata ininceyse daha kapıya varmadan kapıya yığılan kalabalığı görünce gözlerim kocaman açıldı ve duraksadım

-Ohaaaaa bu neee!

Acaba beni linç etmek için mi geldiler? Ama ben bişey yapmadım ki yani en azından hatırlamıyorum...

Ezel ve diğer polis kollarımdan çekiştirip hareket etmemi sağlarken çoktan kapıya varmış ve hatta kapıyı aralayıp dışarıya çıkmıştık bile

Bu gelenler beni linç edecek insan topluluğu değil' de farklı ajanslardan gelen büsüre kameraman ve muhabirdi, kimisi gazete markasının üçüncü sayfalarını süslemeye gelirken kimisiyse akşama çıkacağı yayına harika bir haber sunma peşindeydi

Kalabalık bizi görünce üstümüze akın edip soru yağmuruna tutarken polisler etrafımı sarmış beni kalabalıktan sıyırıyordu ve bense suçsuz olmama rağmen bir suçlu gibi başımı eğip geçiyordum

Kalabalıktan kurtulup arabaya varınca Ezel pis elleriyle başıma baskı uygulayarak arabaya bindirdi ve kendiside diğer yanıma geçerken ön tarafa diğer iki polis binmişti

Herşey tuhaf ve anlamsız gelirken başımı cama çevirip kalabalığa baktım ve orda Savaş' ı fark ettim. Gözlerimi kırpıştırıp emin olmak istercesine baktım,  Savaş' ta burdaydı ama götürülmeme mani olmamıştı

Ellerini cebine koymuş teredütlü bir şekilde bana bakıyordu

Araba hareketlenerken

-Savaş!

Diye bağırdım ama kalabalıkta sesim savrulup kayboldu

Başımı camdan çekip yanımda bulunan Ezel' e baktım o da bana bakıyordu

Koyu mavileri beni cehennemine çekerken yutkundum ve içimde bi yerlere saklanan sesimi bulunca konuşmaya başladım

-ben suçsuzum

Daha suçumun ne olduğunu bile bilmiyorken dediklerim tereddüt barındırıyordu çünkü okadar çok kişi suçlusun dedi ki 'acaba cidden birine zarar mı verdim?!' diye düşünmeden edemedim

Gözlerimi boğulmama sebep olan okyanuslardan çekip kelepçeli ellerime sabitlerken bana hayla dikkatle baktığının farkındaydım

Sustu, bir yanıtı bile çok görecek kadar kaba ve kibirliydi

-kabarık egonla değil seninle konuşuyorum

Dedim sinirle ve oysa sadece

-kapa çeneni!

Dedi

Tamam öyle olsun ama bu o adama benzeyen Ezel isimli ucubeye karşı son susuşumdu, tadını çıkarmalıydı bu anların!

Asla vazgeçmeyip o ahlaksız adamı bulup hem annemin hemde minik Ezginin intikamını alacaktım, belki bu serzenişlerim boşa gidecekti ama asla vazgeçme sebebim olmayacaktı...

Başımı cama çevirdiğinde çoktan karakola varlığımızı farkettim.

😝☆😉☆👀☆😌☆🤩

DELİ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin