ᴮᵒˡᵘᵐ/¹⁹

1.5K 126 168
                                    

Medya: Yume'nin annesi

Atı takip ederken kimseden çık çıkmıyordu. Ben ise sadece onları düşünüyordum.

Ya benim yüzümden başlarına bir şey gelirse?

Bunun düşüncesi bile içimi acıtıyordu.

Etrafıma bakındığımda biraz olsun iyi hissediyordum. Burası yeryüzündeki cennetti.

At sonunda kocaman bir şatonun önünde durduğunda herkes merakla bana bakıyordu. Ben de ne yapacağımı bilmiyordum.

At kafasıyla girmemizi işaret edince ben de bembeyaz ormanın içinde ki kapkaranlık şatoya girmeye karar verdim. Artık geri dönüş yoktu.

Büyük merdivenlerden çıkarken bu filmlerden çıkmış şato bana bütün kötü enerjisini gösterse de kendimden emindim. Bugün geçmişimle yüzleşecektim.

Birden elimin tutulduğunu görünce hızla arkama döndüm.

Bakugou destek verircesine bana gülümsemişti.

O an içimin biraz da olsa rahatladığını hissettim.

Büyük eski siyah kapının önüne gelince gözlerimi kapattım ve kapıyı açtım.

Kilitli değildi.

Gözlerimi açtığımda büyük bir giriş bizi karşıladı. Biraz uzakta yandan iki merdiven vardı. İkisi de üst katta birleşiyordu. Etraf karanlıktı ama merdivenlerin başında biri olduğunu hissedebiliyordum.

-Demek geldin, dedi oldukça kalın bir ses.

Cevap vermedim, o da devam etti.

-Neden tek başına gelmedin? O kadar korkunç muyum?

Güldüm ve karşında dedem olduğunu tahmin ettiğim adamı karanlıkta seçmeye çalıştım.

-Gücünü bilmiyorum ama annemi burada hapis tuttuğuna göre içinin korkunç olduğunu tahmin edebiliyorum, dedim.

O da güldü ve boğazını temizledi:

-Bak yavrum ben anneni buraya onun iyiliği için kapattım.

-Bu yüzden mi onu kızından ayırdın? Diye sordum.

Ardından birkaç alkış sesi geldi ve etraf aydınlandı. Her şey daha belirginleşmişti.

Dedemin bembeyaz teni ve bembeyaz saçları gene beyaz uzun sakallarına karışmıştı.

-Seni yanımıza alamazdım. Sen o pislik babanın kanını taşıyordun.

Gerçekten mi?

Bu yüzden miydi benim boktan çocukluğum?

Sadece o adamın kanını taşıyorum diye mi ben annemden ayrı kalmıştım?

Biri bana şaka desin lütfen!

-Dalga mı geçiyorsun sen benimle!?

-Benim neler çektiğimi biliyor musun!?

-Üzgünüm yapacağım bir şey yoktu ben de gençtim ve ilk defa böyle bir şey yaşıyordum. Sonra baban da seni bana geri vermedi. Aklı sıra benden intikam alıyordu ama kendi kızına zarar vereceği aklıma gelmedi.

-Sus gerçekten dinlemek istemiyorum seni! Bana zarar vermeyeceği aklına geliyor ama annemi zarar gelmesin diye saklamayı akıl ediyorsun! Senin de ondan farkın yok!

Dediğim şeyle birden keskin bir rüzgâr esmeye başladı. Dedemin yüzündeki siniri fark etmemek imkânsızdı. Öfkeyle elindeki asayı bana uzattı.

𝚖𝚢 𝚏𝚊𝚝𝚑𝚎𝚛𝚜Onde histórias criam vida. Descubra agora