ᴮᵒˡᵘᵐ/¹⁷

1.4K 183 229
                                    


Birbirimizin iyi olduğuna emin olduktan sonra bisikleti görevliye verdik ve içeriye girdim.

İçeride gerekli evrakları doldurduktan sonra Bakugou'yu koridorda bıraktım ve görevli ile beraber kapıdan içeri girdik. Babam ile aramızda bir cam vardı ve telefon aracılığı ile görüşecektik. Babamın saçları sanki mümkünmüş gibi daha da çok dağılmıştı. Gözleri şişmiş ve kan çanağına dönmüştü. Üstüne giydiği turuncu tulumunun kapatamadığı yerlerde morluklar ve çürükler gözüküyordu. Bunların yeni olduğu çok belliydi.

Yutkunarak yanına oturduğumda o sanki hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyordu. Onu öyle görünce içim yansa da içimdeki yangını söndürmem gerekiyordu. Sakin kalmaya özen göstererek titreyerek telefonu elime aldım o da bana gülümseyerek telefonu aldığında ortam aşırı gergindi.

-Dabi-

+Baba, diye düzeltti beni.

-Sana baba falan demeyeceğim. Ayrıca buraya seninle baba kız muhabbeti yapmaya gelmedim seninle bir anlaşma yapmaya geldim.

Gözleri ilgiyle benim diyeceklerimi beklediğinde sözlerime devam ettim:

-Bana annemin nerede olduğunu ve ona nasıl gideceğimi söyleyeceksin.

Dabi gözlerini benden kaçırdı ve bıkkınlıkla cevap verdi:

+Neden sana yardım edeyim?

-Haber güvercinin kanadını kırmamam için babacım!

Sesli bir kahkaha attığında ben de yapmacık bir gülümseme ile karşılık verdim. Nedense aşırı hassas hissediyordum. Sanki dokunsan ağlayacak gibi. Sinirleri bozulsa da kafasını olumlu anlamda salladı ve kollarını masaya koydu.

+Birincisi annen ormanı bulmanı istemezse bulmazsın yani ormanı kendin bulacaksın ben değil. İkincisi Hawks uğruna bile olsa seni oraya tek başına göndermem. Sen dedeni ve yapacaklarını bil-

-Baba..

Babam kafasını kaldırıp dolan gözlerimi görünce gözlerinden şaşkınlığı belli oluyordu.

-Neden?

- Neden beni önemsiyormuş gibi davranıyorsun? Sana acıyıp buradan çıkarmam için neden beni manipüle etmeye çalışıyorsun? Sadece cevabımı alsam ve gitsem ne olur!?

+Yume...

-Yalvarırım, dayanamıyorum artık.

Bana acı çektirmeyi bırak artık demek çok isterdim. Ben daha 14 yaşındayım demek çok isterdim ama karşımda beni anlayacak biri yoktu. Eğer benim için gerçekten endişeleniyor ise bile artık buna inanmaya gücüm yoktu.

+Yume sana ormanın yerini veremem çünkü orman isterse kendini gösterir. Yani bunu benden değil annenden istemen lazım. Tabii annenden istemen için gidebileceğin bir yer var.

Dedikleri her ne kadar beni mutlu etse de kabul etmişti gerçekten beni önemsemediğini. Güldüm ve:

-Dinliyorum, dedim sessizce.

+Annenin adı Stellina ve anlamı küçük yıldız. Hatırlıyor musun? Küçükken sen ben ve Hawks bir göle gitmiştik ve yukarıda duran hep küçük bir yıldız vardı. İşte o anneni temsil eden bir yıldız. Cevaplarının yanıtı nehri geçtikten sonra alabilirsin. Nehir büyülü bir nehir yani sandal ile veya yüzerek falan geçemezsiniz. İşte bu sırada size yıldız yardım edecektir.

Yorulmuştum artık. Enerjim bitiyordu hissediyordum. Sanki babamın anlattıkları bir peri masalıydı. Çok isterdim bir peri masalı olmasını.

𝚖𝚢 𝚏𝚊𝚝𝚑𝚎𝚛𝚜Where stories live. Discover now