ᴮᵒˡᵘᵐ/⁹

1.8K 172 211
                                    

-Seni aptal kız üşüteceksin, dedi...

Örtüye daha sıkı sarıldığımda o da yeni yaralarımın olduğunu fark etse de bir şey dememişti. Bir şey dememesi beni mutlu etmişti çünkü gerçekten hiç konuşasım yoktu. Babam tekrar gelir mi tam tahmin edemiyordum ama gelse de artık savaşmam gerektiğini biliyordum. Bu kadar insan benim için uğraşıyorsa bunu boşa çıkarmayacaktım. 

Bakugou ile tekrar yurda girdiğimiz zaman Todoroki de ellerini başına koymuş oldukça stresli gözüküyordu. Yanına gittiğimde beni fark etmemişti. Boğazımı temizleyip:

-Özür diler-

Demeye kalmadan beni görünce hemen bana sarıldı. Yaralarım yüzünden canım yansa da bir şey demedim ve ben de ona sıkı sıkı sarıldım. Bana geri döndüğünde canım biraz sıkkındı onun için çok konuşmak istemiyordum, o da anlamış gibi:

-Hadi gel biraz dinlen bugün yeterince yoruldun, dedi.

Beraber odaya çıktığımızda ben de üstümü değiştirdim ve  yatağa girdim. Todoroki de yatağa uzandığı sırada.

-Todoroki şey bu gece yanımda yatar mısın? , diye sordum. 

Önce biraz şaşırsa da bir şey demedi ve yanıma uzandı. Bende ona sarıldığımda:

-Yume-

-Konuşmasak olur mu? Sadece yanımda ol lütfen sadece bir kereliğine. 

Ağlamak istesem de gururuma yediremediğim için içime içime atıyordum. Todoroki tek kelime daha etmeden kafasını sallayıp başımı boynuna gömdüğünde bu gece yaşadıklarımı düşünüyordum. Ne uzun bir geceydi ve sonunda gene buraya dönmüştüm. Yavaş yavaş gözlerim kapanırken Todoroki de camdan dışarıyı izliyordu. 

Sabah uyandığımda günlük işlerden sonra ben de hazırlanıp  UA'da sınav olmaya girdim. Açıkçası verdikleri sınav bebek işiydi. Ben robotları haklamaya çalışırken aklı sıra beni oyalamak için bir kaçadam koymuşlardı. Sınav sonucundan All might oldukça mutluydu beni coşkuyla tebrik etmişti. Çok garip hissetmiştim. Yani yaptığım şey benim için oldukça kolay olsa da bana sarılmış ve iltifat etmişti. 

Öğleden sonraki derslere bende girdiğimde gerçekten çok eğlenceliydi. Temiz ve güzel kokan bir sınıf. Size zorbalık eden insanlar yoktu ve en önemlisi herkes dersi dinliyordu. Eski okuluma göre burası cennet gibi bir yerdi. 

Bakugou'nun ön çaprazında oturuyordum ve derste sürekli göz göze geliyorduk. Onu bana bakarken yakaladığımda hemen yanakları kızarıyor ve sinirli bir şekilde başka yöne dönüyordu... Akşama doğru bütün dersler bittiğinde ben de antrenman yapmaya bahçeye çıkmıştım ki Hawks beni çağırıyordu. Kendimi toparlayıp yanına gittiğimde o da ellerini bağlamış beni süzüyordu. 

-Kahraman taklidi yakışmış, dedi. 

Gülüp ona döndüğümde:

-Ben sen değilim. Kimseyi kandırmıyorum, dedim. 

Hawks gülüp kolu ile beni arasına aldığında boncuk boncuk terler alnımda birikmeye başlamıştı. Bir kez olsun ağzımı tutsam..

-Yume yakında ait olduğun yeri sen de göreceksin, dedi. 

Her ne kadar inanmıyormuş gibi yapsam da Hawks içimdeki boşluğu büyütmüştü. Ona karşılık vermek istesem de kolumu bile oynatamıyordum. 

-Korkaksın Yume ve korkaklar kahraman olamaz, dedi. 

Gözlerimi ondan kaçırdığımda kafamı tutup zorla yüzüne baktırdı. Gözleri sanki bana büyü yapıyor gibiydi.

-Daha bana bile karşı koyamıyorsun. Eğer bir gün bir savaşta karşılaşırsak ne yapacaksın Yume? Arkadaşlarını bırakıp geri mi kaçacaksın? Onları ölüme mi terk edeceksin?

𝚖𝚢 𝚏𝚊𝚝𝚑𝚎𝚛𝚜Where stories live. Discover now