19. Bölüm °

1K 130 35
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_____

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_____

Jungkook gördüğü manzaradan hemen sonra kendini atının yanında buldu çünkü ahır göz önünden uzaktı. Şu an kimse ile konuşacak ne hali vardı ne de morali. Kıskançlık duygusunu ilk defa böylesine yoğun hissediyordu.

Koluna bağladığı bez gözükmesin diye üzerine giydiği siyah pelerininin boynunda bağlı olan bir düğümünü çözüp gevşettikten sonra, boynunu ovalayarak ahşap kasanın üstüne oturdu. Gözünün önünde sürekli Hoseok'un onu öptüğü anlar belirmesi, onun daha fazla delirmesine sebep oluyordu. Üstelik Lien'in böyle bir şeye izin vermesine kızıyordu.

Büyük ahırın tahta kapısı bir kaç kez vurulunca kafasını kaldırıp sese odaklandı. "Jungkook ağabey? Burada mısın?"

Küçük Tae'nin sesini duyar duymaz heyecanlandı. "Gel ufaklık." dediğinde, arkasına bakarak ahşap kapıyı kapatan Tae, Jungkook'u görünce büyük gözlerini açarak ona doğru koştu.

"Jungkook ağabey!" diyerek onun için açılan kolların arasına girip küçük kollarını prensin boynuna sardı. Jungkook iki bacağının arasında sarıldığı Tae'den uzaklaşıp kollarını tuttu onun. Bu çocuğu gerçekten seviyordu. Tae zekiydi ve tam bir prens gibi yetişiyordu. Kendisinden bile daha iyi yetiştiğine şahit oluyordu bu sarayda.

"Dediğimi yaptın mı Tae?" diye sordu ciddiyetle. Tae, Jungkook ile gizli bir şey çevirmenin verdiği heyecanı ile kafasını salladı.

"Evet, aynen dediğin gibi söyledim ve koşarak buraya geldim." dedi haylaz bir çocuk gibi gülerek.

"Sonra ne oldu?" diye devam etti Jungkook. Tae alnını sıkan bandanasını biraz öne çekerek yutkundu.

"Ablam biraz kızdı gibi ama ben hemen oradan uzaklaştım ve ağacın arkasına yaslanıp onları izledim. Ablamı götürmeye gelen ağabey bir kaç saniye sonra ablamı orada yalnız bırakıp gitti." diye açıklama yaptı Tae. Jungkook'un biraz olsun içi rahatlamıştı. Prens Hoseok'u, daha gençken tanıyordu. Aynı takımda oldukları için onu biraz tanıma fırsatı bulmuştu. O zamanlar ona dair hatırladığı tek şey çok duygusal biri olup kendisini seven bir prenses ile evlenmek istemesiydi. Bu yüzden her ihtimale karşı yola çıkmadan önce gizlice Tae ile konuşmuş, ne demesi gerektiğini sıkı sıkı tembih etmişti. Bu küçük oyunu işe yarar mı bilmiyordu fakat denemişti işte.

Love In The Fire [JJK] TR ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin