chapter thirteen. 〄

5K 470 1.1K
                                    

"Bana hâlâ rüyanı anlatmadın."
Beklentiyle yüzüne bakarken az önce yaşanan şeyi idrak etmekte zorluk çekiyordun. Onun sıcak dudakları seninle buluşmuştu ve hâlâ yakınında durmaya devam ediyor, seninle konuşuyordu.

Suçluluk, mutluluk, pişmanlık.. Hepsini bir anda yaşıyordun. Onun sorusunu bir süre cevapsız bırakırken yüzüne dokunan parmaklarını yavaşça geri çektin. Hâlâ tutmakta olduğu bileğindeki tutuşunu serbest bıraktı, bakışları nemli gözlerinde gezindi.

"Sorun ne?"

"Ben," Ne diyecektin? Ona duygularını itiraf etmiştin üstüne bir de öpüşmüştünüz. Günlerdir aklında dolanan o düşünceleri, seni yakıp kavuran o hissi açığa vurmuştun ve hayalini kurduğun şeyi az önce yaşamıştın. Şimdi ne diye birden kelimeler boğazında düğümlendi?

Erken karar vermiştin. Bunu yapman gerekeni söyleyen tarafın galip geldiğini düşünmüştün ama hayır. Dudakları seninkiyle buluştuğunda bu isteğine karşı çıkan o düşünceler ve his tekrar seni ele geçirmişti. Kendi içinde tekrar bir çatışmaya düşmekten çok şu an tamamen pişmanlık ve suçluluk duyuyordun. Artık tamamen baskın gelen taraf sana bunun yanlış bir şey olduğunu söyleyen mantığındı.

"Lesley, cevap vermeyecek misin?" Karşındaki adamın parmak uçları seni girdiğin trans halinden çıkarmak için hafifçe dizine dokundu. "Bu yaşanan şey,"

Dış kapının açılma sesi duyulduğunda ikinizin de bakışları hızla salonun kapısına çevrildi. "Kuzen ben geldim!"
Isabel'in sesi duyulduğunda kendini toparladın, Levi'ın dudaklarından sessiz ama aynı zamanda gürültülü bir tonda kahretsin kelimesi döküldü.

Oturduğun yerden hızla kalkarken Isabel salondan içeri giriş yapmıştı. "Hey- Oh Y/N!" Genç kız elindeki poşetlerle şaşkınca sana baktı. Adımları direkt sana yönelirken "Hoş geldin." dedi. Yüzündeki şaşkınlık sürüyordu. Sonra ifadesini serbest bıraktı. "Ah çok aptalım, senin geleceğini unutmuşum." Elindeki poşetler zeminle buluştu ve sana doğru bir adım daha atıp sarıldı.

"Merhaba Isabel." Ona karşılık verdin. Geri çekildiğinde yüzündeki tuhaf ifadeyi fark etmesi çok uzun sürmemişti. "İyi misin biraz tuhaf görünüyorsun? Yüzün de kızarmış."

Levi sessizce sizi izliyordu. Yüzündeki o kırmızılığı ve tuhaf ifadeyi fark etmişti. "Evet iyiyim, ben artık gitsem iyi olacak."

"Daha yeni geldim hemen gidecek misin?" Isabel'in elleri omuzlarını buldu. Gitmeni istemiyordu ve anlaşılan o ki ısrar edecekti. "Saat ge-"

"Bırak gitmek istiyorsa gitsin." Konuşmanıza üçüncü bir ses daha katıldı. Levi'ın bakışları yüzünü delip geçerken ses tonunun sertliği midende bir gerginlik hissi yarattı.
"Pekala, o zaman başka bir zaman görüşürüz." Isabel kuzeninin ses tonundan ve bakışlarından çekindi, sana ısrar etmemeye karar verdi. Elleri omuzlarından uzaklaştı.

Yaklaşık yarım saat önce evden ayrılmak için topladığın o eşyalarını tekrar aldın. Bakışların genç öğretmenle buluşmadı. Isabel seninle birlikte daire kapısına yönelirken Levi size oraya kadar eşlik etmedi. Salon kapısının pervazına yaslandı, kollarını önünde çaprazladı. "Görüşmek üzere Isabel, her şey için teşekkürler Bay Ackerman." Gözlerini asla onunkilerle buluşturmadın, sadece seni uğurlamaya gelen kızla göz göze geldin. Veda ettikten sonra aceleci bir şekilde oradan ayrıldın.

-ˋˏ ༻❁༺ ˎˊ-

"Ben ne yapıyorum?" Akan gözyaşlarını elinin tersiyle sildin, biraz soluklanmak için boş bulduğun banka oturdun. "O senin öğretmenin aptal, kendine gel." Ellerin saçınla buluştu, tutamlar avuçların arasında sıkışırken dirseklerini dizlerine yasladın. Hafifçe öne eğildin. İnsanların seni ağlarken görmesini istemiyordun, yüzünü gizledin.

[✔] ৎ୭ 𝙖𝙨𝙞𝙨𝙩𝙖𝙣 助手 | ʟᴇᴠɪ ᴀᴄᴋᴇʀᴍᴀɴ. [ᴍᴏᴅᴇʀɴ ᴀᴜ]Место, где живут истории. Откройте их для себя