chapter six. 〄

4K 423 754
                                    

Sen ve Levi şu an arabadaydınız. Ortamda tuhaf bir sessizlik vardı. Evet, tuhaftı. Normal bir sessizlik değildi. Sanki gerginlikten oluşan bir sessizlik gibiydi.

Tuvaletten çıktığından beri Bay Ackerman ile muhatap olmamıştın. Sana tek dediği şey gidelim demek olmuştu. Çoğu zaman yaptığı gibi yüzüne bakmamıştı.

Göz ucunla ona baktın. Her zamanki ciddi ifadesini takınmıştı ama bu sefer kaşları normalden daha çatık gibiydi. Ellerinin nasıl gergin bir şekilde direksiyonu kavradığına baktın. Direksiyonu çok sıkı tutuyordu. Parmaklarının eklem yerleri bu sıkı tutuştan dolayı beyazlaşmıştı.

Onu biraz daha inceledin. Her zamanki hali mi yoksa bir sorun mu var diye anlamaya çalıştın.
"Yüzümde bir şey mi var?"
Gözlerini yoldan ayırmadan sordu.
Onu izlediğini fark etmişti. Hemen bakışlarını kaçırıp boğazını temizledin.
"H-hayır."
"İyi, o zaman bana bir daha o şekilde bakma öğrenci."
Bu ani çıkışı seni şaşırttı. Bakışlarından rahatsız olacağını düşünmemiştin. Daha doğrusu o kadar rahatsız edici baktığını düşünmemiştin.
Sana bu ani çıkışı yüzünün kızarmasına sebep oldu.
Gergince elindeki telefonu tuttun, dışarıyı izlemeye başladın.

Onun arada bir burnundan sertçe nefes verdiğini duydun. Onu rahatsız eden bir şey vardı, siz restorandan çıkmadan önce sanki bir şey olmuş gibiydi. Belki de kötü bir haber almıştı bilemezsin.

Yol boyu ikiniz tek kelime etmediniz. Kampüse geldiğinizde, bir sonraki dersinin başlamasına 20 dakika kaldığını gördün. Arabadan indiğinizde Levi hızlı adımlarla binaya girip ofisine yöneldi. Ona yetişmek için sen de adımlarını hızlandırdın. Peşinden ofise girdiğinde ceketini çıkarıyordu. "Gidebilirsin." dedi. Restorandan çıktığınızdan beri nihayet konuşmuştu. En son sesini yaklaşık 10-15 dakika önce duymuştun. O zaman da tek söylediği şey gidelim demek olmuştu.
"Daha dersimin başlamasına var efendim, kalan evrakları hallede-"
"Hayır, git."
Bugün sık sık lafını kesmişti. Gözlerini kısarak ona baktın. Gözlerini yine bilgisayarın ekranına sabitlemişti, sana bakmıyordu.
"Peki Bay Ackerman. Yemek için tekrardan teşekkür ederim."
Sana herhangi bir cevap vermedi.
Kızmaya başlıyordun. Adamın bir anı bir anını tutmuyordu.
Odadaki eşyalarını toplayıp kapıya yöneldin. "İyi günler." dedin. Yine cevap vermedi.
Sen çıktıktan sonra arkandan sessizce aptal demişti.

-ˋˏ ༻❁༺ ˎˊ-

"Ee yemek nasıldı (Y/N), yemekten sonra arabayı kuytu bir köşeye çekti mi?" Sasha gülerek sordu, diğer kızlar da ona eşlik etmişti.
"Kızlar kesin şunu, biri duyup yanlış anlayacak. Zaten ne olduysa restorandan çıktığımızdan beri bir tuhaf." Yumruğunu yanağına yaslarken söyledin.
"Nasıl tuhaftı? Sana aşık olmuş gibi miydi?"
Sasha yine saçmaladığında kafasına biraz sert bir şekilde vurdun. "Sasha cidden kes şunu."
Sasha sızlayan kafasını ovuşturdu. "İyi tamam be."

-ˋˏ ༻❁༺ ˎˊ-

O günün üzerinden bir hafta geçmişti. Beraber yemek yiyeli tam bir hafta olmuştu. O günden beri Bay Ackerman ile doğru dürüst muhatap olmamıştın. Yarım kalan evrak işiniz için seni geri çağırmadı.

O yemekten sonra araya sınav haftası girdi. Onu sadece kendi sınavı için kağıtları dağıtırken gördün. Sonra onunla karşılaşmadın. Tekrar bir hafta geçti. Sınav haftası bitti.
Sınav kağıtlarını okumasına yardım etmen için seni yanına çağırmadı.

Artık onu gördüğün tek an sınav günüydü. Onun dışında hiç görüşmediniz.

Nihayet tekrar dersinizin olduğu gün geldi. Şimdi onu tekrar görecektin. Sınav gününden beri ilk kez.

[✔] ৎ୭ 𝙖𝙨𝙞𝙨𝙩𝙖𝙣 助手 | ʟᴇᴠɪ ᴀᴄᴋᴇʀᴍᴀɴ. [ᴍᴏᴅᴇʀɴ ᴀᴜ]Where stories live. Discover now