❦ 2

881 74 91
                                    

Kuaföre vardığımda derin bir nefes verip kapıya tıklattım birkaç kere. Kuaförlerin kadınlar için olduğunu düşünürdüm, erkekler için olanı da varmış. Açıkçası bunlara hiç takılmadığım için aklım yalnızca az sonra çekeceğim acıya odaklıydı.

Kapı açıldığında kulaklarıma kalabalık kuaförlerde olan o gürültülü sesin doldurmasını bekledim ama gelen tek ses bir kuşun cıvıltısıydı. Kapıyı açan ise kısa boylu, kahve saçlı, sevimli bir genç kızdı.

"Sen Na Jaemin misin? İçeri geç lütfen," diyerek nazikçe karşıladı beni. Ses tonu yumuşacıktı.

İçeri ufak adımlarla girdiğimde kuş cıvıltısının nereden geldiğini anlamıştım. Güzel ve büyük bir kafesin içinde bir sultan papağanı vardı ve kendi kendine ötüyor, arada bildiği birkaç kelimeyi taklit ediyordu.

Kuşun renkli tüylerini incelerken az önce benimle konuşan kızın sesini duydum tekrar.

"Şuradaki koltuklardan birine oturup bekleyebilirsin, on dakika sonra alırız seni," derken sevimlice gülümsemişti.

"Teşekkür ederim. Ve sen..."

"Yuri, Jo Yuri. Chaewon'un kuzeniyim."

Demek Chaewon'un bahsettiği kuzeni buydu. Uzanıp narin elini hafifçe sıktıktan sonra ona gülümseyip koltuklardan birine oturdum. Etraf beyaz ve açık mavi renklere bürünmüştü, her yerde çiçekler vardı ve çok ferahtı. Benden başka kimse yoktu müşteri olarak.

Etrafı incelemeye devam ederken yanıma gelen ve benim boylarımda, siyah saçlı, sevimli sevimli gülümseyen biri çekti dikkatimi.

"Ağda için geldin, değil mi? Benimle gel," diyerek bir odaya yöneldiğinde korkarak peşinden ilerlemiştim.

Odaya girdik, kapıyı kapatıp yatağın üstüne oturmam için başıyla işaret etti. Yavaşça oraya yerleştiğimde hâlâ onu inceliyordum.

Çok... Gerçekten çok güzeldi. Bu kadarını düşünebilmiştim anca.

"Şey..." diye mırıldandığını duydum, ses tonu utangaçtı fazlasıyla. "Altındakileri çıkarmazsan ağda yapamam."

Hasiktir. Doğru ya. Pantolon üstünden X-Ray ışınlarıyla yapamazdı herhalde. Bir dakika— Ağdayı o mu yapacak?!

"Ağdayı sen mi yapacaksın?" diye şaşkınlıkla ona baktığımda bakışlarını hâlâ yerden kaldırmadığını görmüştüm, gerçekten utanıyor gibiydi.

"Can acıtmıyor ki," diye mırıldanmıştı utana sıkıla. "Yani demek istediğim, Yuri sana yapamaz. Başka kızlara yapabilir."

Ağda hakkında konuştuğumuzu bilmesem aklım çok yanlış yerlere kayardı gerçekten. Yine de buna takılmadım, ayağa kalkıp pantolonumun düğmesini çözdüm yavaşça. Bir gözüm de artık yüzü kızarmaya başlamış olan çocuktaydı. Niye böyle utanıyor, onda da aynısı var yani.

"Bunu da çıkarayım mı?"

İç çamaşırımın lastiğine dokunduğumda parlak güzel gözlerinin hayretle büyüdüğünü görmüştüm. Yanlış bir şey mi dedim lan?

"S-sadece azıcık indirsen yeter!"

Dediğini yapıp öyle yatağa geri oturduğumda o da baş düşmanımı hazırlamakla meşguldü: Ağda makinesini.

Ortama hafif şekerli bir koku yayıldığında derin bir nefes aldım. O da korktuğumu anlamış olacak ki bana en parlak gülümsemesini sunduktan sonra konuştu.

"Merak etme. Acımayacak."

İşte bu, hayatımda inandığım en acı verici yalandı.

Ne yAZIYORUM BEN AMK EDKWIŞDWODŞWPDOELDK
Neyse,, sonunda Jeno'muz da geldi :)

wax problems ❦ nomin Where stories live. Discover now