1

6.1K 258 16
                                    

Yine aynı yerdeydi. Bir yıl sonra başladığı yere geri dönmüştü. Sadece kendi vardı. Kazandığı şeyler yi e gitmiş ve sadece kendi kalmıştı. Aylar önce ayrıldığı işinden ötürü kirayı ödeyememişti. Ve onu çok seven(!) ev sahibi onu evden çıkartmıştı.

Evden bir şey almasına bile müsade etmemişti. Gerçi oradaki hiçbir eşya ona ait değildi.
İşten sonra gittiği deniz kenarına gitme kararı aldı. Orası her zaman sakin olurdu. Gerçi şimdi gündüz vakti olduğu için bilemezdi.

Evinden uzak olan deniz kenarına doğru yürümeye başladı.
Etrafındaki nesneleri tek tek inceliyordu.

Bir kedi, sokak lambası, bir ağaç, bir kus sürüsü...

...

Her zaman oturduğum banklar dolu olduğunda bıkkın bir nefes verdim. Ayaklarımın mecali kalmamıştı. Biraz daha ilerledim, boş bir bank bulma umuduyla ama herkes anlaşmış gibi bütün banklar doluydu. Biraz daha ilerleyip teklerin olduğu yere ilerledim. Orada boş bir beton duvar vardı. Küçük duvara oturup ayaklarımı dinlendirdim.

Buraya denizi dinlemek için gelirdim. Denizin benim için güzel bir anlamı vardı. Acı olsada güzel bir anlamdı. Onun dalgalı sesi bana ninli gibi gelirdi.

Tekneler denizin sesini kuvvetlendirirken gözlerimi gökyüzüne kaldırdım. Bu günlerde pek bulut olmadığına gökyüzünün rengi güzeldi. Gülümseyip kaldırdığım başım ağrımasın diye arkama doğru eğildim. Ellerimi pürüzlü betona yaslayıp düşmemek için tutundum.

Tuzlu koku ciğerlerime...

"Çetin Reis bakar mısın?"adam koşarak buraya doğru gelirken etrafıma bakındım. Benden başka kimse yoktu. Kaşlarımı çattım. Koşan adam önümdeki büyük tekneye baktım. Gemi kadar büyüktü. İçinden siyah boğazlı yakalı, siyah pantolonlu bir adam çıktında ona baktım.

"Noldu Şevket abi?" Yaşlı adam nefes nefese kalmışken sözüne "Çetin Reis" diye başladı. "Bizim Fırat abiye gönderdiğimiz balıkların taze olmadığını söylüyor. Almayacağını söyledi ısrar ettiğimizde bir kaç kasa balığı devirdi. Bende buraya geldim sana söylemek için "

Sakallı Çetin Reis üzerindeki sarı yağmurluğu çıkartıp geminin içine attı. Çatılı kaşlarıyla tekneden inip kaslı gövdesiyle geldiğim yolun tersine giderken arkasından baktım.

Reis olmak için biraz genç değil miydi? Ve biraz fazla yakışıklı omuzlarımı silktim. Bana neydi ki.

Gökyüzüne gözlerimi çevirdim. Ama biraz önceki gibi gökyüzünün güzelliğini düşünemiyordum. Sanki gökyüzünü onun yüzü kaplamış gibi sadece onu görüyordum.

Çatık kaşları, kirli sakalları, keskin yüz hatları...
Gözlerimi kapatıp denizin sesini dinlemeye başladım.

...

Hava yavaşça kararmaya başlamıştı. Kalın montum beni sıcak tutsada pantolonum üşütmeye başlamıştı.

"Şevket abi sen ilgilenirsin yarın buralarda ben açılacağım" kalın sesini duyduğum gibi ona diktim bakışlarımı yanındaki yaşlı adam saygılı bir şekilde başını eğdi.
"Tamam Çetin Reis ilgilenirim sen bize bir kaç balık getir" yaşlı adam gülerek konuştuktan sonra gözlerimi sakallı Çetin'e çevirdim.

Gülümsemiş adama bakıyordu. Siyah saçları dağılmış boğazlı kazagının kollarını kıvırmıştı. Gözlerimi gözlerine çıkarttığımda bana bakan gözlerle arkasındaki manzaraya gözlerimi sabitledim.

Bana bakmaya devam ettiğini hissetsemde denizden gözlerimi ayırmadım. "Kolay gelsin Şevket abi" sesini duyduğumda biraz daha denize baktım ve sonradan ayaklarıma indirdim gözlerimi.

Bir şeyler yapmalıydım. Biraz daha çabalayabilirdim.
Ayağa kalkıp boşalmış banklardan birine oturdum.  Küçük boyumla bir banka sığacağıma emindim. Burası bugünlük benim yatağımdı.

Başladık bakalım devamınıda getirelim. Neler olacağını düşünüyorsunuz daha erken ama yazın bakalım

BALIKÇI /GAY/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin