12

1.1K 86 97
                                    

Kuzey Bölgesi tarihte bu zamana kadar olan en kasvetli ve karanlık dönemlerini yaşıyordu. Veliaht prensi kaybetmenin yanı sıra, bölgedeki omegaların tek kurtarıcı olarak gördükleri güçlü omega da başka bir sürüye ait olmuştu. Artık omegalar daha savunmasızdı ve neredeyse her gün bir omega, alfalar yüzünden acımasızca hayatını kaybediyordu. Omegalar o kadar güçsüz düşmüş ve korkmuşlardı ki, toplanıp alfalara karşı gelemiyor ve sokağa çıkmaya bile cesaret edemiyorlardı. Tanrılar her gün bu bölgeyi daha çok lanetlerken alfalar gün geçtikçe daha çok saldırganlaşıyor ve betalara bile hayatı zehir ediyorlardı.

Bu durum nihayetinde kralı da rahatsız etmeye başlamıştı. Ülke merkezi olarak çökmenin eşiğindeydi. Orduları, betalarla sürekli kavga eden alfalar yüzünden güçsüzleşmişti. Nüfus ise ciddi bir şekilde azalmaya başlamıştı. Kraliçe'nin büyüsünden çıkamadığı için ülkenin halini geç de olsa fark eden kral, hızlı bir şekilde güçlenmenin yollarını aramış ve çözümü ise Dragon hanedanlığında bulmuştu.

Dragon Hanedanlığı güçlüydü. Diğer bütün sürüleri yok edebilecek bir güce sahipti. Bu yüzden eğer Dragonlar ile bir anlaşma yaparsa, sürüsü otomatikman daha çok güçlenecek ve neredeyse yok olmanın eşiğinden kurtulacaklardı. Bu yüzden Güney bölgesinin anlaşma teklifini reddetmiş ve karşı tarafta yer alacağını tam olarak belli etmişti.

Chanyeol'ün sürüden ayrılmasına izin verdiği için ise pişmandı. Sürüsündeki en güçlü alfalardan birini kaybetmişti ancak bu veliaht prensin kendi tercihiydi.

Şimdi sürüsüz bir şekilde bir yere ait olamamanın acısıyla birlikte bir köşede ölebilir.

Kral, düşüncelerini Dragon Hanedanlığı ile yaptıkları anlaşmayı belgeleyen kağıdı imzalayarak sonlandırdı.

***

Son zamanlarda şifahane oldukça boştu. Bu yüzden Luhan erken çıkıyor ve olabildiğince Güney bölgesini gezerek can sıkıntısını bir nebze gidermeye çalışıyordu. Daha önce oldukça güzel yerler keşfetmişti ve tekrardan o yerlere gidebilmek için sabırsızlanıyordu. Bu yüzden bugün de diğer son günlerde olduğu gibi boş olan şifahaneden erken çıkmakta bir sorun görmemişti.

Özenle topladığı bitkilerin kalıntılarını temizlemek için yeni yaptığı ilaçları dikkatlice dolaba yerleştirmeye başladığında duyduğu sesle birlikte yaptığı işe ara verdi.

"Yardım lazım mı?"

Bu ses son zamanlarda göremediği komutana aitti. Luhan, düğünden sonra neredeyse hiç yanına uğramayan komutanın sesini duyduğunda garip bir şekilde rahatladığını hissetti. Belki de şifahaneyi oldukça boş hissetmesinin nedeni, sürekli çeşitli bahanelerle yanına gelen ve onu eğlendiren alfanın yokluğu yüzündendi.

Bu yüzden arkasını döndüğünde gülümseyerek kendisini izleyen bedeni görünce içinin heyecanlı bir mutlulukla dolmasına engel olamadı.

Yanakları hoş bir şekilde kızarmaya başlarken, mutlulukla adeta parıldayan yüzüyle birlikte nazik bir gülümseme sunarak komutanı selamladı.

"Hoş geldiniz Komutan Sehun."

Sehun, prensin düğününden sonra zamanını tamamen askerlerin eğitim planlamasını yaparak geçirmiş, her ne kadar istese de omegayı görmeye bir türlü gidememişti.

Onu gördüğü ilk anda içine dolan tanıdıklık hissi, mührünün sızlaması ve nabzının hızlanması aslında bu tanıdıklık hissinin nedenini anlaması için gayet yeterli bir sebepti. Bu zamana kadar beklediği şey gerçek olmuştu. Omeganın büyük sulu gözleri, o gözlerin derinliklerinde taşıdığı acı kırıntıları ve sadece yüzünün değil aynı zamanda davranışlarının da mükemmel olması, alfayı tam anlamıyla büyülemişti.

LURK || KaiSooحيث تعيش القصص. اكتشف الآن