ADEN PART 2

55 5 36
                                    

Sıtav kenti,şüphesiz Eltekon gezegeninin en güzel kentiydi.En-dor dağlarının dibine kurulmuştu bu güzel kent,Tanrı ve kralın yardımları ile gün geçtikçe büyümüştü.Olav,işte bu güzide kentin ordularının komutanıydı.İki metrelik boyu,geniş omuzları,inci gibi dişleri ve Erden denizi kadar derin gözleri ile herkesin dilindeydi.Cesareti sadece Sıtav'da değil,tüm diyarlarda bilinirdi.Dostlarına cennet,düşmanlarına ise cehennemdi.Bir gün,aylarca süren bir savaştan sonra Sıtav'a dönmüştü.En-dor dağlarında avlanmayı oldum olası sevmişti,kente döner dönmez ilk işi ava çıkmak oldu.Boş durmayı sevmezdi,savaşmak için doğmuş ve bunun için yetişmişti.Kılıcı ve yayı olmayınca kendini savunmasız hissederdi.Ama ava çıktığı o gün,kılıcı ve yayı yanında olmasına rağmen kendini savunmasız hissetti.Er-don dağlarının için de Rimon tarlaları bulunurdu,bu bölgeye özel nadir bir kuş türü vardı.Olav'ın niyeti ise biraz kuş avlamaktı,ama nerden
bilebilirdi ki avlanan kendisi olacaktı.

Onu,Rimon ağaçlarından birinin dibinde gördü.Üzerinde beyaz bir elbise vardı,narin bedeninin her kıvrımı gözler önündeydi.Saçları,yıldızlar üstüne düşmüş gibi parlıyordu.Teni pürüzsüz,her hareketi ise kutlu bir ayini andırıyordu.Olav tanrılara ve tanrıçalara inanırdı.Kızı gördüğünde tanrıça Ashima'nın yer yüzüne indiğini düşündü.Savaşların yabanileştirdiği cesur adam,bu güzelliği ürkütmemek için usulca yaklaştı ona.Kim olduğunu sordu,ama cevap alamadı.Nereli olduğunu sordu,ama cevap alamadı.Ailesinin kim olduğunu sordu,yine cevap alamadı.En sonunda vazgeçti,demek ki bu güzelliğinde bir kusuru vardı.Belki de tanrıçalar onu lânetlemişti bu kadar güzel olduğu için,sonsuz sessizliğe mahkum edilmişti.Olav,o gün geceye evrilene kadar orada kaldı.Gece yarısı olduğunda kız sessizce uzaklaştı,Olav onu takip etmeyi düşündü ama kız eli ile bunu istemediğini belirtti.
Ertesi gün,Olav yine oradaydı.Ve o yine aynı ağacın altındaydı,bu kez Rimon meyvelerinin renginde bir elbise giyiyordu.Olav,gün boyunca anlattı.Katıldığı savaşları,kral ve ülke için yaptıklarını,ailesini,dostlarını ve kız yüzünde ki güzel tebessüm ile onu dinledi.

Bilirsiniz,zaman hızlı geçmesi ile ünlüdür.Aradan iki ay geçmişti,iki aydır aynı ağacın altında buluşuyorlardı.Aralarında ikisinin de hissettiği,derin bir bağ oluşmuştu.Tensel temaslara gerek duymuyorlardı,Olav sadece yeşil gözlere bakarak büyük bir doyuma ulaşıyordu.Kadınlar girmişti hayatına,güzel kadınlar ama ilk kez böyle hissediyordu.Tanrılar ve tanrıçalar şahidi olsun ki,Olav ilk kez yaşamın gerçek manasını kavrıyordu.

Sıtav'da sonbaharın gelişinin kutlandığı bayramlar gelip çatmıştı,bütün kent heyecan içindeydi.Bayramın ilk günü,kral ve eşleri halkı selamlardı.Halk en çok bu anı beklerdi,kralın eşleri yanlızca o gün halkın karşısına çıkardı.Yılın geri kalanını,sarayda ve kendilerine ayrılan bahçede geçirirlerdi.Kraldan başka kimse onları göremezdi.

Bayramın ilk günüydü,halk sarayın önünde ki geniş meydandaydı.Biraz sonra kral ve eşleri,sarayın büyük kapısından çıkacaktı.Olav,general olarak görevini yapmak için oradaydı.Kralı korumak,mavi gözleri herkes gibi kapıdaydı.Üzerinde zırhı vardı,kılıcı elindeydi.Büyük kapı iki nöbetçi tarafından açıldı,en önde kral vardı.Kral yetmiş yaşında olmasına rağmen hala görkemliydi.Kralın ardı sıra yürüyen altı kadın vardı.Kralın,güzelliği tanrıçaları kıskandıran eşleri.Olav'da halkın geri kalanı gibi,bakışlarını eşlere çevirdi.İşte o an,savaş meydanlarında bile asla tereddüt etmeyen adam donup kaldı.Elinde ki kılıç birden tonlarca ağırlaşmıştı,güzel kızın neden konuşmadığını anladı.Kralın eşlerinin seslerini,yanlızca kral duyardı.Seslerini başkasının duyması ölümleri demekti.Olav,günün nasıl geçtiğini anlayamadı.Kendisine yaşamın ne olduğunu tattıran kadın,ölümün ne olduğunu da öğretecekti demek ki.Bütün gece uyumadı,sabah olduğunda hala ne yapacağını bilmiyordu.Kalbi aynı yere gitmesini söylüyordu,mantığı ise bunun krala ihanet olduğu tekrar ediyordu.Mantık ve kalbin savaşında,galip her zaman kalp olurdu.Olav,av giysilerini kuşandı.Niyeti avlanmak değildi,gideceği yol belliydi.Onu aynı yerde bulduğunda şaşırmadı,Olav'ı gören kızın yüzü aydınlanmıştı.O gece susmadı güzel kız,zaten kraldan başkasına yüzünü göstererek ölümünü kesinleştirmişti.Ölmeden önce konuşabildiği kadar konuşmak istedi.Adı Shekhina idi,fakir bir ailenin kızıydı.Bir yıl önce krala eş olarak verilmişti,on dokuz yaşındaydı.Olav'ı ilk görüşü iki ay önce değildi,çok daha önce görmüştü.Çok daha uzun yanmıştı aşkın ateşinde,nihayet karşısına çıkmaya karar vermişti.Yani rastlantı değildi onları bir araya getiren,Shekhina'nın aşkla yanan kalbiydi.

VİTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin